Amasya İtimat

“SUYA SABUNA DOKUNMAYACAK”

Bu başlık Hasan Pulur üstadımızın 34 yıl önce yazmış olduğu bir yazısının başlığı. O gün şöyle demiş üstad;

            “Gün hikaye yazılacak gündür. Hem de hikayelerin en suya sabuna dokunmayanlarını…

Evet, gün öyle gün ki, devran öyle devran ki, adama “canım” desen “canın çıksın” anlıyor.

Kimsenin burnundan kıl aldırdığı yok.

 

Kıl aldırmak ne demek; öfkeler burunların ucunda, ter damlaları gibi, ha düştü ha düşecek…

Onun için çoğu kimsenin tavuğuna kışt demeden, kimsenin kızına pıştt demeden idare etmek gerek.

Yani adım atarken sakınacaksın, karıncayı bile ezmeyeyim, diye.”

           

            Ve üstad devamla sakınılacak, dört şeyden bahsediyor.

            “ Bir şems-i şita, yani kış güneşi… Kış güneşine güvenilmez. Aldatır. Hasta yapar adamı.

            Taife-i Nisa – Kadınlar. Niçin sakın sakınmak gerekir diye söylemeye gerek yok.

            Üçüncüsü nasihat-ı ada…  Düşman nasihati.

            Dördüncüsü de İltifat-ı ümera… Büyüklerin iltifatından sakınacaksın.

 

            O sonuncusu yok mu? en tehlikeli olan odur deyip büyüklerimizin ne zaman ne yapacakları belli olmayacaklarını belirtiyor, ve sakınılacak şeylere bir ilave daha yapıyor;

            “Erken gelen kıştan,

Gülerek gelen kuştan,” Kuşun yerine uygun bir kafiye bulabilirsiniz diyor sevgili üstadımız.

            Günümüzden bir örnek verecek olursak, 21 ay hainlerin elinde rehin kalan eğilmeyip dik duran hemşehrimiz Amasyalı Uzmançavuşun karşısına gülerek gelen, yedi askerimizi şehit ettiren terörist başı, Süleyman Şahin’in o duruşu ve bakışı gülerek gelen ………. bakışıdır.

            Hemşehrimiz uzman çavuş Zihni Koç’un bakışı ve duruşu ise, Victor Hugo’nun satırlarında cevap bulur. “BİR BAKIŞIN KUDRETİ, BİN LİSANDA YOKTUR”

 

            Gazeteciliğin ve gazetecilerin duayeni, Hasan Pulur’a yapılanları, basından okuduğumuzda üzüldük. Olayları, okuyucuya aktarmasındaki, isabet ve lezzet, “tam Hasan Pulur’luk” darbı meseli ile dillere pelesenk olan değerli yazarın yazılarını sansür koymak, yayından kaldırmak, sanata ve basına yapılmış, bir haksızlık, üstada da yapılan bir büyük vefasızlıktır.

            Ömrünün 59 yılını gazeteciliğe veren “sözü eğri büyrü söylemeye gelmez, insanı sigaya çekecek bir Molla Kasım’ın gelmesi ihtimali, her zaman mevcuttur.” İlkesi ile kalemi hep ülke gerçeklerini ve doğrularını, yazma gayreti içinde olan yazarımız, gazeteciliğin, temelini atan Sedat Simavi’nin “Kalemine efendi kal, uşak olmamaya gayret et, mecbur kalırsan kır, sakın satma.” Öğüdünü de unutmadan, 59 yıllık gazetecilik hayatında yazmış olduğu yazıları okuyucular tarafından merakla izlenmiş, zevkle okunmuş ve okunmaya devam edilmektedir.

            Bizler aklı selim, zevki selim ve objektif görmeye çalışan okuyucuları olarak bu ilkelerle yazanların yazdıklarını hep inanarak okuduk. Taraf olduk. Tarafsızlığın fikirsizlik ve ilkesizlik olduğunu, onların yazılarından öğrendik. Yine o ve onun gibi yazarlardan düşünen, ilkeli olan, insanın bağımsız olduğunu, tarafsızlığın sorumsuzluğun ifadesi olduğunu öğrendik.

            Neden yana taraf olunacağını da Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinde yazılı olduğunu okuyucularına sık sık hatırlatan duayen yazarımıza reva görülen tavrı meslek ilkelerine ve demokrasiye uygun olmayan bir tavır olarak gördük.

            Basın dilinde çok söylenen bir söz vardır. “Yazar var geceyi ağartır, yazar var gündüzü karartır.” Her kütüğün başına karınca kolay toplanmıyor. Yarım asır okuyucuları tarafından sevilmek, yazıları okunmak kolay bir iş değildir.

            “Olaylar ve İnsanlar” köşesi Milliyet Gazetesine, Hasan Pulur’un yadigarıdır. Bu köşenin tiryakileri çoktur. Çoğu okuyucu, Milliyet Gazetesini sadece Hasan Pulur’u okumak için alır. “Olaylar ve İnsanlar” köşesi Milliyet’in en çok okunan ve en fazla beğenilen köşelerinden biridir.

            59 Yıllık usta gazeteci Hasan Pulur okuyucularına ışık olmuş yazarlardandır. Dide-i Hufaşların ziyadan, Nakısların da Erbab-ı Kemal’den rahatsızlık duymaları normalden sayılmalıdır.

            “Bütün çağlarda yazarın soylusu, ezilenden yana, soysuzu ezenden yana ola gelmiştir. Yazdıklarına yüreğini koymayan yazar, kandırsa da duyurmaz, seslense de uyarmaz.”

            Sosyal olayları ustalıkla yakalayıp yazılarına yansıtan Hasan Pulur üstadımıza sağlıklı bir ömür ve bereketli bir yazı hayatı diliyoruz.

                                                                                      NACİ KONYAR

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.