Amasya İtimat

NOT: Bu yazı siyasi değil insanidir. BİZE NE OLDU BÖYLE ?

HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI

Toplumsal hal ve gidişatımızdan memnun olan varsa lütfen elini kaldırsın. Akşam televizyonda izlediği haberlerden mutlu bir şekilde ayrılan varsa lütfen bana baksın. Bırakın sokaktaki vatandaşı aynı camide, aynı safta namaz kıldığı insanlardan her konuda bu güvenilir bir adamdır, devlete ve millete ondan zarar gelmez, ben onlara kefilim diyebilen biri varsa lütfen bana da haber versin.

 

 

Her zaman iyiler de kötüler de olmuştur. Ama iyiler çoğunlukta kötüler az idi. Şimdi ise durum tersine dönmüştür. Maalesef durumumuz hiçte iç açıcı değil. Kafamızı kuma gömerek, görmezden gelerek, hamaset edebiyatı yaparak sorunları çözemeyiz ama sadece kendimizi kandırırız. Birilerinin riski göze alarak kral çıplak diye bağırması gerekiyor.

 

 

Hep geçmişimizle övünüyor ve kendimizi avutuyoruz. Kendimize bakmıyor ve bize ne oldu böyle, bizim atalarımız böyle değildi, cihana medeniyet dersi veriyordu, evlerinin kapılarında kilit bile yoktu, huzur ve güven veriyorlardı emin insanlardı demiyoruz. Bu yozlaşma ve çürüme nereye kadar gidecek, nerede kendimize geleceğiz ve tekrar eski mutlu ve huzurlu günlerimize döneceğiz acaba. Bu durumdan hepimiz kendi çapına göre sorumluyuz. Ama en çokta yönetici durumunda olanlar, aydın geçinenler, kendini kanaat önderi olarak görenler sorumlu durumda.

 

 

İşin kötü tarafı kendilerini etkili ve yetkili görenler sorumluluğa gelince yan çiziyorlar. Anlı-şanlı ilahiyat hocalarımız, diyanetteki yetkililer, kendini toplumun üstünde aydın gören akademisyenlerimizden kayda değer bir ses çıkmıyor. Kendini aydın görenler toplumu aydınlatmıyorlar. Herkes kendi çapında sorumluluk alması gerekirken rahatını bozmak istemiyor ve başkasına topu atıyor. Birileri dünyalık makam ve mevki elde etmişler ve bunu kaybetmemek için doğruyu söylemekten kaçınıyorlar. Birileri mal ve mülk elde etmişler ve bunu kaybetmemek için haklıdan yana değil güçlüden yana tavır alıyorlar. Birileri benim keyfim yerinde bana ne diye aldırış etmiyorlar. Büyük çoğunluk ise ”bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” modundalar. Ama o yılan onlara da dokunacak. Bu durum sürdürülebilir bir durum değildir. En çok zararı düzgün insanlar görüyorlar. Onların da suçu sessiz kalıp çapulculara ve kötülere ses çıkarmamalarıdır. Herkes yılan kendine dokununca bağırmaya başlıyor. İyiler bir ve beraber olurlarsa yılanlar hiç kimseyi ısıramaz.

 

Hayat kitabımız yüce Kur’an bize geçmiş millet ve ümmetlerden haberler verir. Onların yaşadıklarını bize anlatır. Çünkü insan her zaman duygu ve düşünceleriyle aynı insandır. Medeniyet ve teknoloji değişse de insan değişmemektedir. Geçmiş milletlerin hayat tecrübelerinden faydalanmamız, onların düştükleri hatalara tekrar düşmememiz için bu kıssalar anlatılırken biz bunlarından hiç ders almadan hikâye okur gibi okuyor ve dinliyoruz. Allah’ın tabiata ve topluma koyduğu yasalara ‘’sünnetullah’’ denir. Bu yasalara göre hareket edersek sonuca ulaşabiliriz. Oturduğumuz yerden sünnetullaha uymadan fiili dua yapmadan Allah’ın bizi değiştirmesini beklersek daha çok bekleriz. Biz elimizden geleni yapmadan tembel tembel oturup birilerinin gelip bizi kurtarmasını beklersek daha çok bekleriz. Hem hadislerde hem de ayetlerde biz toplum olarak kendimizi değiştirmeden Allah’ın bizi değiştirmeyeceği gerçeği ifade edilir.

 

 

Başımıza bir olay gelince biz deriz ki bakalım Allah ne yapacak. Allah’ta der ki bakalım kulum ne yapacak. Onun için Allah ilk hareketi bizden beklemektedir. Eğer memnun ve mutlu olmadığımız toplumsal olarak bu yozlaşma ve bozulma durumundan kurtulmak ve eski mutlu günlerimize tekrar dönmek istiyorsak hep beraber harekete geçmek suretiyle önce fiili dua, daha sonra da sözlü dua yaparsak ben eminim ki Allah nusretini bize gönderecek ve bu çıkmazdan kurtulacağız. Ha gayret.

Yorum Ekle