Amasya İtimat

EPDK NİÇİN VARDIR?..

 

 


İstanbul Üniversitesi eski adı ile Darülfünun müderrisi ( Profesörü) olan ünlü bilginlerimizden Ömer Ferit Kam’ın yıllar öncesinde yazmış olduğu bir dörtlük günümüze ne kadar da uygun düşmüş…


 


        Medeniyette çok terakki var.


        Galiba müntehasını (son, uç) bulacak.


        Bu terakki (gelişme) devam ederse eğer.


        Beşeriyet belasını bulacak…


 


        Elektriğin İstanbul’da günlük hayatta kullanılmaya başlandığı sıralarda bir gece kitap okurken oğlu Ruşen Kam’a tavandaki ampulü göstererek ‘Ruşen şu var ya şu’! çok mükemmel bir buluş ama göreceksiniz insanlığın başına bela olacak tarafları da ortaya çıkacaktır, demiş.


 


        Sanıyoruz değerli profesörümüz bu dörtlüğü ve oğluna söylediklerini günümüz orta ve dar gelirli vatandaşlarımızın ödemekten şikâyet ettiği pahalı elektrik faturalarını kastederek yazmamıştır, söylememiştir ama bugün tüketilen elektriğin gerçekten insanımızın cebine, ekonomisine bela olan tarafları ortaya çıkmıştır.


 


        Sözde hukuk devletiyiz. Hukuk devletinde yasaların kaynağı Anayasadır. Anayasadan kaynağını almayan hiçbir devlet yetkisi kullanılamaz. Anayasayı açıyorsunuz 130’uncu madde ‘ tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.’ Diye okuyorsunuz.


 


        Bakıyorsunuz nehirlerimize, derelerimize yerlisiyle yabancısıyla özel ortaklar egemenlik kurmuş.


 


        Ülkemizde tesisleri verimliliğe yöneltmek, ülke ekonomisinin belini doğrultmak gayesiyle devlet kontrolündeki bazı kurumları özelleştirmiştik. Bunlardan biri de tükettiğimiz elektriğin bağlı olduğu kurumdu.


 


        Sohbet ediyorsunuz vatandaş özelleştirilen elektrik faturalarının pahalılığından ve de kendisinden elektrikle alakası olmayan ek ücretler alınmasından şikâyetçi.


 


        Bunlardan biri, ‘kaçak kullanım bedeli’ birileri kaçak elektrik kullanacak vatandaşımız kaçak elektrik kullananın bedelini ödeyecek bu da ödenen faturanın %16 sına tekabül edecek.


 


        Oysa özelleştirme ne güzel takdim edilmişti vatandaşımıza. Verimlilik artacak, işsizlik azalacak, daha iyi hizmet sunulacaktı. Bu mudur verimlilik?… Adama sorarlar; elektrik dağıtım işini almışsın, kaçağı niçin önlemiyorsun da vatandaşımı söğüşlüyorsun.


 


        İkinci bir şikayet konusu da ‘Sayaç okuma bedeli’ sayacı okuyan elemanın parasını tüketiciye ödetmenin akıl mantık ve vicdanla alakası var mı? Parayı dağıtım şirketi kazanacak, çalışanlarının maaşını dar gelirli vatandaşımız verecek. Çantacı tabir edilen bu ihale alıcılarının enerji işlerine bu kadar sevdalı olmaları boşuna değilmiş.


 


        ‘İletişim sistemi kullanım bedeli’ ‘Dağıtım bedeli’  ‘Parekende satış bedeli’ vatandaşlarımız soruyor genellikle aydınlanma amacıyla tükettiğim elektrik bedelinin içinde bu ödemelerin işi ne?…


 


        Yıllardır ödemekte olduğumuz bir de TRT payı var. Genellikle iktidara hangi parti gelirse onun değirmenine su taşıyan, topun kale çizgisini geçip geçmediği üzerine saatlerce konuşarak milyarlarla spor geyiği yapanların parasını vatandaşımız niçin ödesin?..


 


            Elektrik özelleştikten sonra bu alanda iş yapan kuruluşları denetleyecek güya piyasayı da düzenleyecek bir kurum kurulmuştu. Adı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)


 


        Nerede bu kuruluşumuz. Hani denetleme, düzenleme… EPDK’nın görevi vatandaşın soyulmasına göz yummak mıdır yoksa özelleştirmeyle özel sektöre geçen bu alanda iş gören kurumları zengin etmek mi?


 


        Evet, 89 yıllık siyasi gidişatımızın yarattığı siyaset, memleket meselelerini çözmeye yönelik bir çabadan ziyade oy avcılığından ibaret bir bezirgânlığa dönüşmüşse, gelinen noktada EPDK’ya da fazla söylenecek bir şey kalmıyor…


 


        Eğer bir ülkede 50 milyon seçmen, 10 milyon vergi mükellefi varsa o ülkede iktidarlar gayrı memnun bir kitle oluşturmayı politik çıkarlarına uygun görmedikleri için vergi değil haraç toplamak zorunda kalırlar. Toplanamayan vergi pahalı akaryakıt, pahalı içki sigara, pahalı elektrikle dolaylı olarak vatandaşın cebinden alınır.


 


        Bu memlekette işlerin ne zaman düzeleceğine dair bir yazarımız gülümseten ve düşündüren bir cevap vermişti:


 


        ‘Vatandaşın soyulması, magazin artistlerinin soyunması kadar ses getirdiği zaman’


 


        Bu yazımızın ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ ne verilmiş bir dilekçe olarak kabul görmesini istiyoruz.


 


        Yazımıza Ömer Ferit Kam’la başlamıştık onun günümüze ışık tutan bir beyit’i ile son verelim.


 


        Tutar sinekleri, lakin yarar geçer kuşlar


        Örümcek ağına benzer bu kanunlar!…    

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.