Amasya İtimat

BATI İSLAM’I NASIL TANIYOR

BATI İSLAM’I NASIL TANIYOR
Ömer CELEP
İslam, bir dünya dinidir, insanlık dinidir. Her türlü etnik kökenciliği reddeder, dindarlık sınıf üstünlüğünü de reddeder. İnsanın değerini Allah’a yakınlığı ya da değişik bir ifadeyle İslam’ı doğru yaşamakla ölçer.
İslam’ın ibadet emrini yerine getirip de İslam ahlakına taallük eden emirlerini yerine getirmede zafiyet gösterenleri ideal mü’min saymaz.
Örnek vermek gerekirse, ibadetlerini yerine getiren ama fakire yardım etmeyen, ya da irtikap yapan veya rüşvet alan veren kimsenin ya yaptığı ibadeti, ya da içine düştüğü ahlak zafiyetini sorgulaması gerektiğini emreder.
Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle, şuursuzca, akılsızca ve idraksizce ibadet edenleri “kaba softa ham yobaz” lar İslam’ın yansıyan yüzü olamazlar, olmamalılar. İslam’ın yansıyan yüzü; aşk dolu iman, kalbî muhabbet, şuurlu ibadet, akıllı ahlak, bilinç dolu sevgi olmalıdır.
Sıkıntı şu… Avrupalı İslam’ı bu gün saydığımız vasıflarla mücehhez mümin gerçeği ile değil, oluşturulan algı neticesi; terörle, teröristle, irtikapçı ile, kara çarşaf ve sakal bıyık ile tanıyor. İslam’ı bu şekilde algılatma misyonerliği görevini yapmış, ecnebi nezdindeki İslam anlayışı maalesef bu şekilde oluşmuştur.
Öncelikle bunun kırılması gerek. Bunun kırılması için, Çin’de yaşayan, Finlandiya’da, Amerika’da Arabistan’da ve dünyanın neresinde olursa olsun her Müslüman üzerine düşeni yapmalıdır. İslam’ı bütün bir dünya nizamı olarak kabul etmeli ve onun şartlarını misyoner fedakarlığı içinde yerine getirmelidir.
Madalyonun bir başka boyutu daha var. Dünyadaki bütün semavi dinlerin bir başı varken bizde maalesef İslam dünyası bu gün için başsızdır. Bu nedenle aklı esen her örgüt kendince fetvalar çıkarmakta, kendince söylemler geliştirmekte.
Hıristiyan dünyasında Papa belirleyici iken İslam dünyasında belirleyici bir kurumun olmaması acıdır.
İslam dünyası başına buyruk yaşamaktadır. Birinci Dünya Harbi yıllarında dünyada Osmanlı ve İran olmak üzere başlıca iki İslam ülkesi varken bu gün İslam ülkesi sayısı atmış üç tür.
Bu rakam İslam dünyasının ne kadar büyüdüğünü mü yoksa ne kadar bölündüğünü mü gösterir? Değerlendirme okuyucuya aittir.
İslam dünyasında bu gün cereyan eden iç olaylar, terör olayları, dış entrikalar, dış baskılar ve bu saydıklarımızın dışındaki bütün kanlı olayların tamamı, İslami değildir, dünyevidir. Yani İslam’ı kabuk İslam olarak algılayan bir takım iktidar düşkünlerinin hükmetme ihanetinden başka hiçbir şey değildir.
İslam’ın özünde kan, kin, nefret yoktur. İslam’ı Avrupalıya bu şekilde lanse edenlere ve İslam’ın özünde konulan hükümleri göremeyen ahmaklara lanet olsun.
Mevdudî’nin dediği gibi artık bundan böyle “Müslümanları da İslam’a davet etmek gerek”tiğini düşünüyoruz.
En başta şuurlu Müslim, akıllı Mü’min, gönüllü Müslüman olmak gerektiğine inanıyoruz.
Dünya üzerinde oluşan ve gelişen olaylar gösteriyor ki, bilerek ya da bilmeyerek İslam’ı, içine düşürdüğümüz kabuslu günlerden kurtarmamız gerek. Bunun için yollar aramalıyız.
Bazı şeyleri bulamıyor olsak bile “aramak” sevaptır. Örneğin namaz kılacak bir Müslüman, kıbleyi arasa ama yanlış bulsa bile sevap yazılır. Çünkü onu bulmak değil aramak eylemi bile sevap yazılmasına yeterlidir.
Kurtarış yolu aramalıyız. Bulamasak bile sevap kazanırız diye düşünüyoruz.
Dünya hakimiyetinde tek geçerli kural “güçlü” olmaktır. Onun dışında ne kadar ne varsa teferruattır. Güçlü olmanın yolu güçleri birleştirmekten geçer. Başarıyı birleştirilen gücün sürekliliği getirir.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.