Amasya İtimat

KORONALI GÜNLERDE GÜNCELLENMEK…

1970-1972 arası ilçemizde görev yapan merhum Kaymakamımız Osman Turan Erçin’in kızı Asuman Erçin’in ”Babalar Günü” yazısı

Hayat öyle bir akış ki biranda bir duvar gibi penceresiz,bir fotoğraf gibi çerçevesiz kalakalıyorsunuz.
Pandemi günleri de yaşamımız da böyle süreçlerden biri.Bir an da dört duvarla sınırlanan yaşamın çıraklığı ve boşluğuna tanıklık ederken.
Bazen de bir fotoğrafla içselleşip Onca gün nasıl devrilip gitmiş birbirinin üzerine çokça hüzün birazcık mutlulukla diyorsunuz.
Çünkü o kare de yüreğiniz de güzel izler bırakanların bir çoğu yok artık.Olsalar anlatacakları bizim de soracağımız yarım kalan ne çok sorumuz vardı halbu ki diye mırıldanıyorsunuz.

O an da bir yazı ilişiyor gözünüze için de sizden bir parça.Siz hatırlamasınız da o anları size anlatan kalemiyle gönlü güzel vefalı insanların olması muhteşem bir duygu.
Bunlardan biri Şaban Karakaya eğitim emekçisi,yazar,o günler de 15 yaşların da bir çocuğum diyor yazısın da…Özetlersem beni anlayışla karşılaşacağını biliyorum…

Anlattıkları yarım asırdan fazla bir zaman dilimine gidiyor…
Küçük bir ilçe de yaşayan/ yaşanan büyük sel felaketinin silinmeyen anılarından…
Gece başlayan ve ilçeyi adeta yutma çabasında ki sel felaketinden can ve mal kaybı olmadan bir filmi aratmayacak sahnelerin yaşandıği kurtarma operasyonlarında ki başarılı yönetsel erkleri…Sonrasın da ise(2.gün) halkın mağduriyetinin giderilmesin de en önemli ihtiyaç olan ‘EKMEĞİN KARNE’ye bağlandığını öğrendiğim andı…(En çok etkilendiğim ) Eşit,demokratik ve adil bir düzenin oluşumunda ki varetme/varolabilme çabalarını müthiş bir takdir duygusuyla dinliyorum…
Bu gün… Dünya devlerinin şahşahalı yaşamlarını ve halklarına yaşattıklatırını gördükçe ne değişti diye sorguluyorsunuz her defasın da… ‘Onu çok iyi idrak ediyoruz ‘ elbette gelinen noktayı da ‘Ben’ merkezli kirli siyasi çıkarların köşe dönmeciliğin,hesapçılığın, bencilliğin, en önemlisi güçlüden yana hizalanmanın durumunu da.Pandemi günlerinin tutarsız,sağlıksız tırmanış ve yönetsel çöküşün de…
****
Devam ediyor yazısın da
Osman Turan Erçin
Sel felaketinin 2. gününde , ilçenin ileri gelenleri ve bazı daire amirleriyle kurduğu ‘AFET KRİZ MASASI’ ile evleri sele gidenlere ve evlerinde konaklama durumu olmayanlara çözüm ürettiler…

İlçe merkezinde devletin yaptırdığı betonarme köprüyü sel almış…
Ve geriye sadece 1885’lerde yapılan Kemer Köprü kalmıştı.
İlçenin ulaşım mağduriyeti yaklaşık bir-iki ay sürdü…
Bu süre içerisinde yaşanan mağduriyetlerin en önemlisi de fırınlarda yaşanan ekmek bulma sıkıntısıydı…
İlçe kaymakamı Osman Turan Erçin, bu mağduriyeti azaltıp ve asgariye’ye indirmek için ilçede yaşayan ailelerin ihtiyacından fazla ekmek almaması için alilere uyarıda bulunduğu gibi ilçedeki tüm fırıncıları da bu konuda talimat verdi…

Yani o günleri bir parantez içerisinde ifade edecek olursak;

(‘BUZLAR ÇÖZÜLMEDEN’ tiyatro oyunundaki öyküye benzeyen yanları vardı.)
***
Ve ‘Afet Kriz Masasının’ aldığı bu kararın en güzel yanı de neydi biliyor musunuz?
***
Alınan bu kararlara ilk önce ilçenin kaymakamının uymasıydı.!!!
Nereden mi biliyorum?
Nereden bildiğimi hemen söyleyeyim;

İlçe kaymakamı Osman Turan Erçin’de eve alacağı ekmeği kemer köprüyle adeta bitişik olan Yusuf Kurt’un fırınından alıyordu da oradan biliyorum..

Peki buradan aldığını nereden biliyorum?
Durun hemen onu da söyleyeyim;

Onu da;fırınla duvar-duvara bitişik, bizimde küçük bir dükkanımız vardı da oradan biliyorum..
*****
Fırıncı Yusuf dayı (OKUMA-YAZMA bilmediği için) veresiye alınan ekmekleri deftere bana yazdırıyordu da oradan biliyorum..

Bir müşterinin gönderdiği pusulayı bana okutuyor ve ondan sonra ekmek veriyordu pusula getirenlere de oradan biliyorum.

Hatta birkaç kez gece bekçisinin elinde kaymakamın mührü ve imzası olan bir pusulayla gelip ve Yusuf dayıya uzatarak;
********
“Yusuf dayı, kaymakam bir ekmek istedi” deyip ve parasını da verip ekmek alıp gittiğini çok iyi biliyorum..

Ve kaymakam beyin gönderdiği pusulayı neden mühürlü olarak gönderdiğini de bir parantez içerisinde hemen belirteyim:
*****
(Fırıncı Yusuf dayının okur-yazar olmadığını kaymakam beyde çok iyi biliyordu. Ve mühür olmazsa başkaları da fazla ekmek almak için bekçide pusula yazabilir endişesiyle mühür vurmuş olabilir diye düşünüyorum.)

Nasıl iyi mi?
Hani o zamanlarda bu kadar geniş imkanlar yoktu da, onun için ‘iyi mi?’ diye soruyorum..
Daha doğrusu bugünün bolluğu ile mukayese edilsin istiyorum!

(ve sıcağı-sıcağına da ben kendi yorumumu söylüyorum)

“O dönemlerde bu kadar zengin imkanlar yoktu ama, her türlü felaketlerde birbiriyle sürtüşmeden yardımlaşmasını bilen ve devlet terbiyesiyle disipline olmuş yönetsel erkler vardı”
Düşünsenize bir; İktidarda bir başkası ve küçücük bir ilçede iktidara muhalif bir Belediye Başkanı var…

Ama konu ‘hizmetse’ veya ‘yaşanan ortak bir felaketse’ anında bir bütünleşme ve beraberlik ‘birlikteliği’ var…diye bitiriyor yazısını.
**********
Babamı anlatılanlarla hayal etmeye çalışıyorum hatırlayamayacak kadar küçüğüm.
Olsun duvar da kocaman bir pencere açılıyor yüreğime;
Onurla, gururla… ‘Babamı’ dinliyorum…Ruhu dahi bu ülkenin ışığı olan…Özlemimi dinliyorum.!

Anımsamak ve anmak…Bir güne ve
Günün anlamına binaen değil…Yaşamımızın her zaman diliminde…Sadece bizim babamız olarak değil…Zamanın ötesinden bu güne çocukların,halkın demokratik,adil güven duygusuyla yaslandığı ‘BABA’ sözcüğünün evrensel büyüklüğünü hissettirdiğin, ‘DEVLET BABA’…olabilmenin aydın ışığını yansıttığın yönetsel çabayı bu günün Türkiyesi çok özlüyor… Saygıyla,minnetle yad ediyorum.

Önemsediğin mirasındayız…

‘Ne bir haram yedi ne cana kıydı
Ekmek kadar temiz su gibi aydın…’

Huzurla uyu…Babalar Günün kutlu olsun.🙏

Ve…
Babalık duygusunu için de barındıran,babalık yapan,baba olan tüm aile bireylerinin,dost,akraba arkadaş ve tabikii… Öğrencilerimin😊…Aynı zaman da babalık yapan annelerin babalar gününü kutluyor 💕,hayatta olmayanlara rahmet diliyorum.🙏

Asuman ERÇİN

Yorum Ekle