Amasya İtimat

AMASYA BASIN TARİHİ BELGESELİ 2. BÖLÜM CESARETTİN TUZLA

Hazırlayan: Serdoğan Sıvacı

Ben Cesarettin Tuzla. 1948 doğumluyum. 40 yıldır  Taşova’da kalmaktayım. Esas mesleğim Öğretmenlik, sınıf öğretmeniyim. Hemen hemen emekli olalı da 20-25 seneyi doldurdum. 1994 yılı emeklisiyim. Bizim aile olarak elektroniğe karşı bir uyarlılığımız vardı. Benimde özel bir zaafım vardı. Dolayısıyla, Taşova’da 1995 ilk kez kendi imkânlarıyla bir yerel televizyon (TAŞOVA TV – TTV), RTÜK’ten izin almak kaydıyla şirket olarak televizyon kurduk. Ve bu televizyonun gerek vericilerini, gerek stüdyonun hazırlanması, gerekse elemanların oluşturulmasında tamamen benim kendi imkânlarımla oldu. O televizyon döneminde, haber nasıl yapılır, haber saatleri ne zaman olmalı, bunların konusunda çok yabancıydık. Şartlar bugünkü gibi değildi. Bugün teknoloji çok ilerledi. Bilgisayarlar var. O günlerde bilgisayarın adı bilgisayar mıdır, kompitür midir, bunu bile bilmiyorduk. Yerel gazetemizin sahiplerinden Ahmet Günaydın’ın deneyimlerinden yararlanarak, buradan kendisini saygıyla anıyorum. Çünkü her gün usanmadan, bıkmadan, saat 7’de televizyona geldi. Ve televizyonda haberleri hazırlamak suretiyle o alanda sunucu arkadaşımıza nasıl yapması gerektiğini bildiklerinden daha fazlasını aktararak televizyonumuz akşam saat 9.00’da her gün haberlere girerdik. Ortalama olarak 7-8 saat yayın yapıyorduk. Biz daha ziyade teknik bölümüyle uğraşırken, o arada haberlerin hazırlanması, kasetin ve donanımların ortaya konması.. Baktık ki işin içindeyiz. Haberin içindeyiz. Haberci olmuşuz. Bu kez, yayın masası. O zaman videoyu ileri geri alan cihazımız falan hiçbir şeyimiz yok. Kendi imkânlarımızla, arabalarda kullanılan aç-kapa düğmelerinden yararlanmak suretiyle tahtadan bir masa hazırladık. O masada yayın yapıyoruz. Elamanlarımız, tamamen ilçeden temin ediliyor. Ve bunların herhangi bir basın-yayınla alakalı eğitimi yok. Bizde içinde dâhil olmak şartıyla. Biraz önce dediğim gibi ben sınıf öğretmeniyim. Dolayısıyla bu yayın bu şekilde sürerken, tabii hareketlilikte başladı ilçede. Biz kamera omzumuzda elemanlarla koşturuyoruz. Vardığımız zaman kişiye ne soracağımızı dahi bilmiyorduk. Tüm belediyeler bir şenlik, festival düzenliyordu. Güreş falan yapıldı. Çokta bilinen güreşçiler katıldı. Kameramanların kameralarında, televizyon kablosu bağlıydı. Böyle telsiz falan yoktu. 30-40 metre kablo bağlı. Ve ona bağırıyoruz, “1 numara sende!, 2 numara sende!” biz masanın başında kumanda masasında. Bu şekilde haber veriyorduk. Çünkü herhangi bir duyuracak alet yok. Bunlar böyle devam ederken yine bir anımı anlatayım, Taşova Lisesi’nin bahçesinde festivalle ilgili bir konser düzenlendi. O konserde canlı yayın yapıyoruz. Bir vatandaş yayın masamıza geldi. Siz ne yapıyorsunuz diye sorunca, canlı yayın yapıyoruz dedik. Canlı yayın yapıyoruz deyince senin canlı yayın aracın nerede dedi. Canlı yayın aracı yok, masanın altında dedik. Biraz önceki konuşmamda söyledim. Bende elektroniğe karşı bir zaaf var. Adam baktı ve gerçekten sen canlı yayın yapıyorsun dedi. Evet dedim, ama o arada düğmelerin sesleri geliyor, çat, çat diye. Kameralarda bir kesilmeler oluyor. Ama program devam ediyor ki Tokat’ın Erbaa ve Niksar ilçeleri bazı bölümleri bizim yayınlarımızı izliyordu. Daha sonra yine Taşova Gazetesi ile olan ilişkimden dolayı sağ olsun Ahmet Bey (Ahmet Günaydın), bize bu konuda çok büyük bir emeği var. Bu seferde kendimizi yazılı ve görsel basında bulduk. İlk bana muhabir olarak, İhlas Haber Ajansı (İHA) ismini söylüyorum çünkü çalıştım orada. Daha sonra Kanal 7 ve en sonda TRT Haber olarak muhabirliğe devam ettim. Çünkü İHA’nın zamanında, televizyon vardı. Zaten haber elinde. O zamanlar olaylara biraz daha cesurca gidiyorduk. Yani elimizdeki imkânlar bizi, oralara kadar götürdü, zorlattı ama korkmuyorduk. Şimdi şuanda bana deseler ki, o zamanlarda terör olayları da vardı. Katılır mısın, ben şu anda olaya katılmak gibi bir cesaret gösteremiyorum. Yine bir terör olayında, ilçemizin sanayisinde bir terör olayıyla ilgili güvenlik güçlerimiz çatışmaya girdiler. Düşünebiliyor musunuz, biz kamera omzumuzda terörist kaçıyor, biz de peşi sıra koşuyoruz. Sanki film çeviriyormuşuz gibi. Cahil cesareti diyelim biz buna biraz da. O şekilde devam etti. TRT’nin en son şu anda, TRT Haber’in yerel muhabiri olarak devam ediyorum. Taşova Gazetesi’nin editörlüğünü yapmaya çalışıyorum. Taşova Televizyonu’muzun 1995 yılında resmen kurulan televizyonumuzun 2003 yılına kadar resmen devam etti. Mevcut olan 95 adet VHS kasetlerimizi dijital ortama aktarılmak üzere de gönderdik, tekrar o anıları hatıraları yaşamak için. Onlarla da böyle bir çalışmamız var. İnşallah o da olursa Taşova’mıza bir arşiv olarak kalır diye düşünüyorum. O dönemler de birçok ilde televizyon yok iken, 30 bin 40 bin nüfuslu (köy ve beldeleriyle toplam) Taşova’da televizyon vardı ve bu televizyonda, yüksek düzeyde insanlarımızı konuk ettik onları televizyonda ağırladık. Ha böyle bir imkan olsa televizyonda aktif olarak görev almasam bile, bize teklifte bulunurlarsa, bilgilerimizi aktarmak için yardımcı oluruz. Hatta Rahmetlik Başbuğ Alparslan Türkeş, Taşova’ya bir açılış için geldiğinde, mevcut bizim Sanayi Köprüsü diye tabir ettiğimiz köprünün üzerine 200 metrelik kablo döşemiştik. Bir kişi kablo topluyor, bir kişi kameramanın önünde yürüyor, bir kişi de kameramanı tutuyordu düşmesin diye. O zaman Türkeş Bey bize, ne yapıyorsunuz diye işaret etti. Canlı yayın yapıyoruz efendim dedik. O şartlarda bile bunları gerçekleştirdik. Ama bugün dediğimiz gibi bir telefon, 5G çıktı şimdi, 4.5G derken, bir telefon işi halledebiliyor. Yani bu meslek maddi bir beklenti olmayan bir meslek. Bir kere bulaştıktan sonra, o arada bir daha ondan kurtulamıyorsunuz. Yine gecenizin gündüzünüzün olduğunuzu fark etmiyorsunuz. Gençler için söylüyorum yani. Gece-gündüz demeden o haberin peşine koşuyorsunuz. O haberi en iyi şekilde ulaştıracağım diye işte televizyonlarda izledik, arabanın altında kalan muhabir arkadaşlarımız oldu. Kaza geçirip, ölenlerimiz var, duyuyoruz. Ama her şeye rağmen çok iyi bir meslek. Ve sürekli kendi yenileyen bir meslek. Sürekli kendini yenilediği içinde artık ben bundan usandım deme şansınız yok. Bunlara (İletişim Fakültesinde okuyan gençlere) başarılar diliyorum. Gençlerde bu konuda heveslensinler, bu işi benimsesinler. Alpaslan’da var, Çılkıdır’da, Taşova’da var. Başka bir köyde daha duyduk, basın-yayın okulunda okuyan veya basınla ilgilenen ulusal kanalların editörlüğünü yapan bir sürü Taşovalı insanlarımız var. Bunlara da buradan başarılar diliyorum ve selamlarımı iletiyorum.

Röportajı Gazetemizin ınstgram sayfamızda izleyebilirsiniz.

Yorum Ekle