Amasya İtimat

ÖNCELEDİKLERİMİZ VE ERTELEDİKLERİMİZ

HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI

Bildiğimiz gibi hayat kısa. Bir ırmak gibi durmadan akıp gidiyor. Zamanı durdurmak mümkün değil. İnsanların çoğu bu hayat ırmağının içinde sele kapılmış bir nesne gibi bilinçsizce akıp gidiyor ve zamanı iyi bir şekilde değerlendiremiyor. Çok az insan çok değerli olan zamanı, var olma gayesine yani yaratılış sebebine uygun olarak değerlendirebiliyor.
Öncelikle, anlam arayışı içinde olan insanlar varlık sebeplerini idrak edebiliyor ve ona göre yaşamaya çalışıyorlar. Anlam arayışı içinde olmayan, var olma sebebini düşünmeyen kitleler zamana da zemine de değer vermeyip bilinçsiz bir şekilde hayat sürerken, bazıları dünyaya para kazanmaya geldiğini düşünüyor. Diğer bazıları ise dünyaya eğlenmeye geldiğini düşünüyor. Başka birileri ise hiçbir şey düşünmeyip aynen hayvanlar gibi mutfak ile tuvalet arasında yaşamaya çalışıyor. Hayatta kalmak zor bir iş, geçim derdi önemli ama zaman zaman anlam arayışı içine girerek bu dünyaya niçin gönderildiğimizi düşünüp sorgulamak zorundayız. Bildiğiniz gibi biz bu dünyaya kendi irademizle gelmedik. Bu dünyaya gönderildik. O zaman bir görevimiz olmalı. Yani, bu dünyaya sahip olmak için değil şahit olmak için gönderildik. Allah’ın yüce kudretinin, eşsiz tecelli ve yarattığı sanat eserlerinin birer şahidi olup gereken ubudiyyet ve kulluğumuzu göstermek için yaratıldık.

 

Hepimizin duyduğu ve bildiği bir Hadisi Şerifte peygamberimiz ‘’Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın ‘’buyurur. Pek çoğumuz gerçekten de hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışıyor. Yemek için bile zaman bulamayan insanlar var. Ama yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışan kaç insan biliyorsunuz. Şurası bir gerçek ki hepimiz her an ölebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de Ankebut suresi 63. Ayette ‘’İnsanların çoğu akletmezler’’ buyrulur. Etrafımıza baktığımızda gerçek olan tamda budur. 80 yaşına geldiği halde niçin yaratıldığını hiç düşünmeyen pek çok insan görebilirsiniz. Ekseriyetimiz İnsan suresinde belirtildiği gibi ’’Peşin olanı tercih ediyorlar’’ Bütün emeklerini bu dünya için harcayıp malı biriktirip sonrada bırakıp gidiyorlar. Ahiret için çalışmak zor geliyor. Çünkü verilecek mükâfat peşin değil. Konuşurken hepimiz cehennemden korkuyor, cenneti arzuluyoruz ama gereken işleri de yapmıyoruz. Üstadın dediği gibi cennet ucuz değil. Her şeyin bedeli olduğu gibi onun da bir bedeli var. Yine konuşurken bu dünyanın yalan ve geçici olduğunu, ahiretin ise ebedi olduğunu söylüyoruz ama dünyaya çok, ahirete ise az çalışıyoruz. Dinimiz dünya için çalışmayın demiyor. Hatta tembel insanları yeriyor. Dinimizin istediği dengeli bir durum. Yani dünyada kalacağınız zaman kadar dünyaya, ahirette kalacağınız kadar ahirete çalışın demek istiyor. İnsanların çoğu bunun tam tersini yapıyor. Sanırım sebebi inanç zafiyeti. İnsanlarımızın çoğunun imanı tahkiki değil taklidi iman olduğu için Allah’a inandığını söylüyor ama güveni yok. İmanın akidedeki anlamı inanç , ahlaki anlamı ise güvendir. Allah’a gerçekten inanan aynı zamanda O’na güvenir de. Cennet ve nimetleri anlatılırken heyecanlanan ağzı sulanan, Allah’ı çok sevdiğini söyleyen insanların pek çoğu ölümden çok korkar ve o nimetler için gereken çabayı göstermez. Bunun sebebi taklidi iman yani güven problemidir.

 

Hayat bize verilmiş en büyük ödüldür. İsteyen istediği gibi yaşar. Allah özgür irade verip bizi hür bırakmıştır. Ama yine de merhametinden dolayı bizi uyarıp neleri önceleyip neleri ertelememiz gerektiğini de bizlere bildirmiştir. İnançsızlara bir sözümüz yok. İnançlı insanlar olarak bizler inandığımız Allah’a güvenerek dünyada kalacağımız kadar dünyaya, ahirette kalacağımız kadar da ahirete çalışmalıyız. Böyle yapmayanları kocaman bir hüsran bekliyor haberiniz ola.

 

NOT: Bizim yazılarımız kendimiz dâhil uyandırma yazılarıdır. Bazılarının yaptığı gibi çok güzel hikâyeler anlatarak sizi rahatlatıp uyutabiliriz. Bildiğiniz gibi bazen uyuyan insanı uyandırmak için dürtmek gerekebilir. Bu açıdan değerlendirile. Selam uyanık olanlara olsun.

Yorum Ekle