Amasya İtimat

(Türk Eczacılar Birliği) TEB’e MEKTUP

Sevgili Hilmi;


 


Yazıma bir fıkra ile başlamak istiyorum. Kazlar ve Turnalar fıkrasını bilir misiniz?


Kazlar ve Turnalar bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.


Ders;


Yakalananlar her zaman suçlu olanlar değildir.


Sevgili Hilmi evrensel hukuk “SUÇLU”  için şöyle der;


Normal bir hukuk düzeninde önce deliller toplanır sonra şüpheli veya suçluya ulaşırlar…


Normal olmayan bir hukuk düzeninde ise önce şüpheli kişiler gözaltına alınır sonra delil aranır.


Genel hukuk kuralı uyarınca, “Suçu ispatlanıncaya kadar herkes masumdur.”


BİZDE İSE “SUÇSUZLUĞU İSPATLANANA KADAR HERKES SUÇLUDUR”…


Sevgili Hilmi, bizlerin temsilcileri olarak Maliye Bakanlığıyla imzalamış olduğumuz mevzuatların acı faturasını ödemiş bir meslektaşınız olarak üç yıl “Bağ-Kur”! denen kurumla yaşadıklarımı ancak benim gibi damdan düşenler anlayabilirler.


Bu kurumla olan ihtilaftan dolayı tüm kurumlarında iptali bir eczacının eczacılığının sonu olduğunu hesap etmeyenlerin attıkları imzalarla meslektaşlarına böcek kıymeti kadar değer vermediklerini biz yaşadıklarımızla öğrenmiş bulunuyoruz.


Bir hemşehrim, bir meslektaşım olarak içinde bulunduğum zor durumdan kurtulma adına şahsınıza yaptığım bir ricayı “Bunu duymamış olayım” şeklinde yanıtlamanıza çok  incindim.


Otuz yılını bu mesleğe vermiş biri eczanesi kapatılınca ne iş yapabilir? Bir eczacı mesul müdür bulmanın muvazaa ile ne alakâsı olabilir? Biz doğunun ağası değiliz.


Amasya ağır cezada yargılandığım her iki davadan da beraat ettim.


Hukukta kişi mahkûm oluncaya kadar masumdur. Buna hukukta suçsuzluk karinesi denilir. Anayasamız, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin, suçlu olarak nitelendirilmeyeceğini hükme bağlamışken, sizin imza attığınız mevzuatlarla tüm resmi dairelere hakkımızda suç duyurusunda bulunuldu. Anlaşmalar iptal edildi. Yargısız infaz yapıldı.


Üç yıl süren ağır ceza yargılaması sonucunda beraat ettim. Mahkeme suçsuzluğuma karar verdi. Şimdi sizlere soruyorum: “Toplum tarafından verilen yanlış mahkumiyet kararını nasıl ortadan kaldıracağız?”


Tarihin bugüne kadar kaydettiği en alçak, en namussuz, en kalleş silahı İFTİRAdır.


İnsanoğlunun atası olarak bilinen Hz. Adem’den günümüze kadar çağının en vurucu silahları ile dize getirilemeyen nice yiğitler, en yakınlarının kafalarında bile “ACABA” kuşkusunu uyandırabilecek nice kahpe iftiraların kurbanı olmuşlardır.


Yıllarca yolsuzluk suçlamalarına muhatap olarak yaşamak kolay kaldırılacak bir yük değildir.


Yargısız infaz yasalarının hayata geçirilmesine imza atan, şimdi TBBM sıraların-da oturan eski başkana anlatılması ricası ile bir fıkra gönderiyorum;


Adamın biri hep başı önde gezermiş. Kimseye selam vermezmiş. Bu durumu fark eden bir arkadaşı adamı uyarmış. Selamın insanlar arasında sevgi ve muhabbet yarattığını dayanışmayı artırdığını söyleyerek adamı selam vermeye ikna etmiş.


Adam bu uyarıdan sonra her şeye selam vermeye başlamış. İnsanlara, dağa, taşa, kuşlara herkese selam vermiş. Bir gün iş icabı yolu değirmene düşmüş. Dönen değirmen taşlarına yaklaşıp selam verirken ceketini değirmen taşlarına kaptırmış. Taşların arasında ezilmekten son anda ceketini çıkararak kurtulmuş. Çok korkmuş. O günden sonra kendi kendine bir karar vermiş;


Ulan demiş bundan sonra “DÖNEN” ne olursa olsun selam verirsem namerdim…


Makam ve mevki için dönmeden, meslektaşlarının sorunlarına “Ben bunu duymamış olayım” diyerek duymazdan gelmeyi yeğlemeyen, sorunlarımıza duyarlı temsilcilerimize selam olsun.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.