AMASYA’DA ALMANYA SKANDALI
Türkiye’de İş sahalarının darlığı, mevcut İş yerlerindeki ücretlerin çağın yaşama koşullarına uygun olmayışı, yüzbinlerce Türk gencini Avrupa ülkelerine İşçi ve beyin olarak sürüklemiştir.
Sadece Almanya’da işçi olarak çalışanların sayısı 400 000’in üzerinde. Beyin olarak çalışanların sayısını bilmiyoruz. İşsizlikten, geçim sıkıntısından kurtuluşu Almanya’ya gitmekte arayan daha yüzbinler var yurdumuzda. Almanya düşlerimize, türkülerimize konu oldul. “Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun” diyemiyeceğiz artık.
Almanya türküsü söylemekten fırsat bulamıyoruz çünkü. Almanya’ya gidenlerin orada çektiği sıkıntı ne olursa olsun burada kalanları bize göre daha rahat geçirdiği İçin Almanya’yı aklımızdan çıkaramıyoruz bir türlü. Gidebilmek için de her türlü gülünçlüğe düşürüyoruz kendimizi.
13. sayımızda bir Almanya heyetinin İşçi seçmek için kentimize geldiğini haber olarak vermiştik. Yazımıza konu olan skandallar bu heyetin gelişiyle başladı.
Alpaslan Belediye Başkanı Sayın Muttalip Öztürk’ten gördükleri büyük konukseverlik karşısında duygularına Alman heyeti, Amasya ‘dan 1000 kişilik bir işçi topluluğunu seçerek almaya karar verdiler. Alacakları işçilerde tecrübe arıyorlardı.
Bu bakımdan maden ocaklarında çalışmış oralardan sertifika almış işçileri tercih ediyorlardı.
Amasya’da sertifikalı 1000 tane işsiz maden işçisi olmadığından, bir sertifika bu işi halledebilirdi. İşte üç beş açıkgöz bu düşünce ile tanesi 500-1000 TL. arasında sertifika Satışlarına başladı. Almanya’da beş on yıl çalışmaktan daha kârlı idi bu İş. 1000 İşçiden 500.000- 1.000.000 TL. arasında bir kazanç sağlıyordu. Çaresiz insanlar, Amasya’ya bir iş yeri kazandıracak bu parayı üç beş açıkgöze kaptırıverdiler. Bu arada Ruhrkahle A.G. şirketinin iki temsilcisi, mutlaka kendilerinin seçilmesini isteyen bir kaç kişi tarafından ölümle tehdit edilince, o ana kadar seçtikleri 500 işçi ile yetinerek Amasya’yı terk ediyorlar. Kalan 500 kişide bir iki kişinin aşırı haksızlığı yüzünden bütün ümitlerin, kaybediyor. Öyle ümitsizlik ki;bu! Yeniceli bir kişiye Türk vatandaşlığından çıkarak Alman tabiiyetine girme dilekçesini yazdırıyor. Bu dilekçe yetkilileri uyarmalı Almanya simsarlarının kökü kazınmalıdır.
Not: Amasya İşçi Bulma Kurumu Müdürünün olaylarda gösterdiği dürüstlük ve konuk severliğine, olayları önlemek için harcadığı emeğe teşekkür ederiz.
Borabay Gölü
Bundan 13 yıl önce gitmiştim ilk kez göle. Tokat İlköğretmen Okulu kamp kurmuştu. Kampa katılacak ikinci kafileye kılavuzluk etmiştim Taşovalı olduğum için. Kamp yöneticisi Beden Eğitimi Öğretmeni Faruk Sükan’dı. Çevrenin güzel yerlerini tanıtmak için bu tür kamplar kurar, konuklar çağırırdı. Çağırdığı konukları gölün tanıtılmasında faydalı olacak kişlerden seçerdi. Göl tanındı, tanıtıldı.
Emeği geçenlere minnettarız. O günden bu yana gölde çok değişmeler oldu. Birçok tesisler yapıldı. Ziyaretçiler çoğaldı.
Bu aylar gölün en çok yerli ve yabancı turist çektiği günler. Bir asayiş Karakolunun bulunuşu da oraya gidenlere güven veriyor. Fakat temizlik zayıf. Gerçi bu biraz da yerli turistlerin kayıtsız ve sorumsuz davranışından ileri geliyor. İlgililer biraz dikkat ederlerse düzelebilir kanısındayız. Ayrıca lojmanların bazı demirbaşları eksik, kırılabilecek, hasar görebilecek bu demir başların eksilmesi normal ama, yenilenmeyişleri pekte hoş değil. İlgililerin biraz gayretleri, biraz titiz davranmaları bu aksaklıkların hepsini düzeltir, daha çok kişiyi oraya çekebilir. Bu mevsim gayretlerin daha çok kişiyi çekebilecek güçte olmasını temenni ederiz.
öküz çaldılar
İki gün önce Çakırsu ( Yonnus) köyünde bir hırsızlık vakası olmuş, Necati Aslan ve İbrahim Köksal İsimli hırsızlar Hamza Almış’a ait bir öküzü çalmışlardır. Çaldıkları öküzü Lâdikli bir çelebe 900 Tl. mukabili satan Necati Aslan, bu parayla Kadimköyündcn silâh kaçakçısı Kara Ahmet Çelik’ten bir tabanca satın almıştır.
Hamza Almış’ın İhbarı üzerine Necati Aslan yakalanmış, tahkikata başlanılmıştır.
Bizleri Yönetenler
Ropörtaj
SAYIN BELEDİYE BAŞKANI KADIR TORUN’LA
Zeki ALAN
Belediye başkanını sabah saat 9.45 te makamında ziyaret ettiğimde çalışırken buldum. Röportaj yapmak istediğimi söyleyince gülümseyerek “Buyrun„ dedi.
Soru: Sayın Kadir TORUN Bey, Bize biyografiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Cevap: 1340 yılında Taşova’da doğdum. Evli ve dört çocuk babasıyım.
Soru: Kaç yıldır Belediye başkanlığı görevinde bulunuyorsunuz?
Cevap: İlk olarak 1957-60 arası Belediye başkanlığı yaptım, 27 Mayıs İhtilalinden sonra, 1963’te yapılan seçimlerde bağımsız olarak, 1969’da ise CHP’den belediye başkanı seçildim.
Soru: Siyasete isteyerek mi girdiniz, yoksa şartlar mı sizi itti?
Cevap: Siyasete şartların zoru ile girdim. 1956 da belediye meclis üyesi iken zamanın belediye başkanının bir tahkikat neticesi görevden alınmasıyla, o zamanki “Adem-i İtimat” kanunu ile diğer üyelerin seçmesiyle Belediye Başkanı oldum.
Soru: Başkanlığınız süresince ne gibi hizmetler yaptınız veya hangi problemlerin halli için çalışmalarda bulundunuz?
Cevap: Belediyeyi teslim aldığımda akar olarak hiçbir gelirimiz yoktu. Akar temin etmek için 28 dükkan yaptırarak kiraya verdim. Bir modern mezbahane ve gazhane yaptırdım. Şehrin göbeğinden geçen Samsun Caddesini 6 metreden 35 metreye genişleterek asfaltlandırdım. % 20’sini peşin Ödeyerek şehre Almus Barajından elektrik getirdim. Çarşı içi tamamen beton kaplama yapılmış, yaya kaldırımları da kısmen döşenmiştir.
Bazı önemli cadde ve sokakların yaya kaldırımları da betonlanmıştır. İki mezarlık temamen çam ve meşe ile ağaçlandırılmıştır.
Soru: Taşova’da şimdi öncelikle çözüm bekleyen sorunlar ve bunların çözümü için gerekli ön düşünceleriniz nelerdir?
Cevap: Terkos suyu ön plandadır. Zamanında yapılan bir hatanın tamirinin zorluğunu tahmin edersiniz. Mercimek köyünden getirilen su Taşova su deposuna 60’lık borularla getirilmiş, şehir içi şebekesi ise 100-125’lik borularla döşenmiştir. Bu bakımdan zamanla nüfusun artması ve sulama suyunun da bulunmayışı nedeniyle gelen su ihtiyaca yetmemektedir.
1962 senesinde Mercimek köyü arazisinden çıkarılan sudan Mercimek köylüleri bize daha fazla su vermek istememektedir.
Sayın Kaymakamımız Osman Turan Erçin de yoğun bir çaba harcayarak suyun yeterli hale getirilmesine çalışmaktadır. Durum Sayın Valimiz Şevket Gür’es’e de bildirilmiştir. Valimizin bizzat Mercimek köyündeki temasları da daha fazla su alınmasını temin edememiştir.
Suyumuzun yeterli hale getirilmesi için hukuki çarelere de başvurularak bu önemli sorunumuzun halline çalışılacaktır.
KALKINMAK HAKKIMIZDIR
A. R. GÜNAYDIN
Amasya ve civarından, Almanya’da madenlerde çalıştırılmak üzere yapılan maden işçileri seçimi bir skandalla kapandı. Bu, aslında kalkınmış bir memlekette olsaydı (Olmaz ya) kıyametlerin kopmasına yeterdi. Böyle bir hal bizde olmadığına göre, demek ki; geri kalmış (kalkınmamış) milletler aynı zamanda akılla, izanla, namus ve vicdan hisleriyle hareket edemiyor demektir.
Atatürk’ten sonra Türkiye’nin kaderine hükmetmiş devlet adamları, demek ki hiçbir şey yapmamışlar. O zaman ki durumumuzu incelersek, şimdiye dek geçen zamanın bizim hiç de lehimize çalışmadığım görürüz. Diğer milletlerle aramızdaki farkın aleyhimize olarak bozulduğunu görmek üzüntüsü, bizi hak-11 olarak şimdiye kadar idare edenleri birşey yapmamış olmakla itham etmeye götürmektedir.
İşin en kötü tarafı, maddeten geri kalmışlığın, büyük ölçüde manevi gerilemeye sebep olduğunun anlaşılmaması bir tarafa, manevi çöküntünün hızlanması için elden gelen gayretin esirgenmemesidir.
Amasya’daki işçi seçiminde, Yenice köyünden bir vatandaşımızın Almanya’ya gitme şansını yitirince, Türk Vatandaşlığından çıkma pahasına Almanya ya gitmek istemesi;
Gene, Almanya da çalışan bir arkadaşımın bana: Bize şimdiye kadar öğretilen vatan severliğin, millet severliğin, bir enayi dolması olarak yutturulduğuna inandım. Beni, insana yakışır bir seviyede yaşatamayan bir vatanı sevmek, mantığıma artık yatmıyor.
Yukarda misal verilen, birincinin hareket; ve ikincinin sözlerinin size neler anlattığını bilemem ama, şunu demekle yetineceğim:
Atatürk’ten sonraki devlet adamları kadromuz, sadece kendileri için çok şey, tüm millet için hiçbir şey yapmamışlar.
….
..
..