Amasya İtimat

SINAVIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 


11 Nisan 2010’da YGS var. Üniversiteye giriş sınavının birincisi olan bir sınav. Pazar günü sınava girecek olan bütün adaylara başarılar dilerim.


Öğrencilerimiz, dört yıllık birikimlerini sınayacaklar. Başarılı olanlar LGS’ye girecekler.


Değerli gençler, sınav önemli, fakat siz daha önemlisiniz. Bu sınavın eleyici bir sınav olduğunu biliyorsunuz. Siz elinizden gelenini yapınız. Sonuç olumsuz olursa, yeniden deneyebilirsiniz. Sağlıklı olmak ve çalışmayı sevmek en önemli kazancımızdır. Bu nedenle üzerimizdeki sınav baskısını azaltınız.


Türkiye’mizin sorunları çok. Bazıları birbirine bağlı. Büyüyen sorunlarımız var. Ülkemiz iki ayrı koldan ilerleyen iki sorunla kuşatılıyor; eğitim ve yoksulluk. Bu iki sorunun kesiştiği yerde acılar yaşanıyor. Muğla-Fethiye’deki  olay basit bir olay değildir.  Ailenin ya da “bireyin” hatası olarak değerlendirilmemelidir. Edindiğimiz bilgiye göre anne Emine Arslan ödenemeyen dershane borcu nedeniyle hapse girmiş. Duruma üzülüp suçluluk duyan Soner Semih Sipahi ise intihar etmiş. Sonlanan bu.. Dershane daha sonra alacağından vazgeçti, anne hapisten çıktı fakat 18 yaşındaki genç geri getirilebiliyor mu?


Yetkililer ve ilgililer bu olay üzerinde ciddi olarak durmalı. Hepimiz düşünüp, önerip bir çözüm bulmalıyız. Bu sınav çılgınlığı nereye varacak? Her aile çocuğunun üniversitede okumasını istiyor. Bunun için çırpınıyor. Nüfusumuzun yarısının bu durumda olduğunu söyleyebiliriz. İşsizliğin ve yoksulluğun çözümü olarak üniversite eğitimi görülüyor. Yetersiz üretim modeli ve bunun yarattığı işsizlik nedeniyle üniversite “iş” kapısı olarak algılanıyor. Bu yanlış algı, sorunları çoğaltıyor.. “Gemisini kurtarma” anlayışı, özel okul, dershane, özel ders yönlendirmesini artırıyor. Şu anda dershaneye başlama yaşı 10 (on) olarak biliniyor. Çocukluğunun tadını yaşayamayan öğrencilerin durumu üzücü. Her evde sorunlar var. Fakat öğrencili evlerin sorunu giderek büyüyor. Dershaneler bir talepten çıkıyor. Elbette talep varsa dershane de olacak. Sorun sistem sorunu… bu ülkede eğitim hakkı, anayasada düzenlenen temel haklardan. Peki yıldan yıla artan sorunlar ne olacak?


1994 yılında 1089 olan dershane sayısı bugün 4 bin 193’e çıkmış. 1994 yılında dershaneye giden öğrenci sayısı 317 bin 217 iken bugün 1 milyon 174 bin öğrenci sayısı da yüzde 270 artmış. Dershanecilik bugün parasal değer olarak 9 milyar dolarlık dev bir sektör. Özel dersler de düşünülürse bu rakamlar artar.. bir açmaza doğru gitmekteyiz. Aile bütçelerini zorlayan bir sorun var. Para ile sınırlı değil sorun… Daha boyutlu..


Ataması yapılamayan öğretmenler sorunu var. KESK’in bir araştırmasına göre; öğretmenler, kadrolu, sözleşmeli, geçici sözleşmeli, vekil ve ücretli olarak 5 farklı biçimde istihdam ediliyor. Kadrolu hizmetli alımı neredeyse donduruldu. KESK araştırmasında şu önerilerde bulundu:


1Kamuda çalışan tüm kesimler kadroya alınmalıdır.


2 Sayısı yüz binleri bulan kadro açığı derhal giderilmelidir.


Neden bu sorunlar TBMM’de tartışılmıyor? Çocuklarımız ve gençlerimizin artan sorunlarına yönelik çözüm nerelerde üretilecek? Partiler, sendikalar… Bu konu için işbirliği yapamaz mı?  Hoş ve esen kalınız.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.