Amasya İtimat

REFERANDUM SONUÇLARI

                        REFERANDUM SONUÇLARI


                                                                                                 Ömer CELEP / 17 Eylül 2010


 


            12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum, aziz milletimizin; teklif edilen anayasa değişikliğini kabulü ile neticelendi. Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi bu sonucu herkes farklı okuyor ve herkes kazançlı çıktığını ifade ediyor. Sadece Başbakan” Bu referandumda kazanan millet olmuştur, demokrasi olmuştur” diyor. “EVET diyenler de “HAYIR” diyenler de kazanmıştır.” Diyor. Aslına bakarsanız başbakan bu ifadesiyle oldukça mütevazi davranıyor.


            Sonucu başından belli olan bir referanduma keşke MHP de ”EVET” deseydi, en azından makas daha çok açık olurdu ve sonucu başından belli olan bu yararlı oylamada o kardeşlerimiz de paylarına düşen gururu yaşarlardı. Gerçi “HAYIR” tercihinde bulunmuşluklarını bir ayıp olarak algılamıyoruz ama gönlümüz öyle istiyor.


            İşi, göstermelik gülücükle “hayırlı olsun” kabullenmesinden ve zorlama gülücükle “başarılıyız” aymazlığından kurtarıp milletin mesajı mecrasına oturtursak sanırız şu çarpıcı sonuç ortaya çıkacaktır. Bu millet, kendisini anlayana veya kendisini doğru okuyana daha fazla değer veriyor. Kendi düşüncesini millete dayatanlara yüz dönmüyor. Başbakan kabul etmek gerekir ki milleti iyi okuyor, onun istek ve beklentilerine doğru teşhis koyuyor ve imkanlar ölçüsünde tercüman oluyor.


            Biraz objektif, biraz sağduyulu değerlendirirsek, istemesek dahi kabul etmemiz gereken şu çarpıcı sonucu en çıplak gözle dahi net bir şekilde görebileceğiz. Başbakan, çeşitli isimler altında tam yedi defa seçime girmiş ve tamamını net bir sonuçla kazanmıştır. Bu başarıya sadece saygı gösterilmelidir.


            Bu noktada şu tespiti dillendirmeden geçersek sanırız haksızlık olur. CHP ye gönül veren seçmenler “Kılıçdaroğlu rüzgarıyla aşırı bir beklenti içine girmişlerdi ama görüldü ki, Başbakanın gücünü ve hızını kesmeye Kılıçdaroğlu rüzgarı az geldi, hem de çok az geldi. Gerçi kendisine bakarsanız “başarılıyız” diyor ama bu ifadeyi kullanırken kulak memelerinden burun ucuna kadar kızarmadık yeri kalmıyor, çok zorlanıyor çok. Gerçi CHP sempatizanı medya mensupları Klıçdaroğlu’nun başarısızlığına bir takım “ef” ten “püf” ten kılıf yakıştırmaya çalışıyorlar ama siz ne yaparsanız yapın ak yamada siyah iplik sırıtıyor beyler, sırıtıyor.


            CHP deki 1970 model söylemlerle 2010 yılında iktidar olma hevesi oldukça Tayip Erdoğan iktidarı ne yıprar ne de kan kaybeder. Millet artık soyut söylemlere değer vermiyor. Yolsuzluk, haksızlık usülsüzlük gibi somut delilden yoksun soyut söylemlerle hiç ilgilenmiyor bile. Recep Bey, Tayip Bey gibi başbakanı hafife alan söylemler ise, başbakanın tam dişine göre söylemler.


            En önemli gördüğümüz bir konu da şu. Herkes kusuru kendi dışında arama aymazlığına düşmekte. Bir anımı paylaşmak istiyorum. Çok samimi görüştüğümüz bir arkadaşım bana; kendilerine oy vermediğim mahalli seçimlerinden sonra bir süre küstü. Sonra ben barışmak için kendisine laf attım ama bana dönerek, “sana küstüm” dedi. Neden diye sordum; “Bize oy vermedin” dedi. Kendisine çıkıştım, ben de sana küstüm. “Neden” diye sordu. Siz neden benim oyumu alamadınız dedim ve barıştık.


            Siyasi partiler yenilgiye uğradıklarında hep başka sebeplere sığınırlar, başarısızlıklarına kılıf uydurmaya çalışırlar. Kendilerini hesaba çekme yoluna hiç girmezler. Örneğin, “Ben neden bu milletin oyunu alamadım” demezler. Bunu diyemedikleri sürece millet desteğine mazhar olamayacaklarını bilmeliler diye düşünüyoruz.


            Sokrates’e sormuşlar;


         Siz şansa inanır mısınız?


         Elbette inanırım, inanmasaydım rakiplerimin başarısını nasıl izah edecektim?             

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.