MADEMKİ HER ŞEY AMASYA İÇİN
Sevgili okurlar,
Yaklaşık kırk yıldır gurbette yaşayan bir kardeşiniz olarak dostluk, arkadaşlık, kadirşinaslık nedir, iyilik, kötülük veya dalkavukluk nedir veya yağcılık nedir, çıkarcılık, faydalanmak nedir… adını ne koyarsanız koyun bütün bunları gurbet denen bu yaban ellerde çok iyi görüyor ve yaşıyoruz. Ben şahsen her zaman, mümkün olduğunca, hep güzellikten yana oldum. Dürüstlükten yana oldum ve olmaya çalışıyorum.
Değerli dostlar, yıl bindokuzyüzyetmişdört veya yetmişbeş , tam bilemiyeceğim ama, İstanbul’da bulunan Ali Sami Yen Stadı’nda, Amasyalılar bir etkinlik gecesi düzenliyor; İstanbul’daki bütün Amasyalılar akın, akın oraya koşuyor, inanın iğne atsanız yere düşmüyor.
Ve gecenin başlamasıyla birlikte Rahnetli Arif MEŞHUR sahne alıyor.
Günümüzde ise teknoloji o kadar gelişti ki bizlere her türlü haberleşme imkanını verdiği halde her hangi bir Amasyalı kardeşimizin meclisinde, etkinliğinde, düğününde o düğün salonunu dahi dolduramıyoruz. Bu bizim kötülüğümüz değil mi?
Değerli dostlar, gün birlik günüdür. Gurbet elde yaşayan Amasyalılar bu gün İstanbul’da dörtyüzbin kişi olarak söyleniyor. O zaman nerdeyiz sevgili dostlar? Mademki İstanbul’da bu kadar nufusa sahip Amasyalı varken neden birbirimizden kopuk yaşıyoruz, neden biraraya gelemiyoruz? İstanbul’da kurulmuş ADEF gibi büyük bir kuruluşumuz var, İl derneğimiz var. Bütün dernekler, bu kuruluşumuzun altında bir araya gelerek tıpkı eski yıllarda olduğu gibi büyük bir stadda biletli bir konser düzenleyerek, Amasya dernekler federesyonumuza bir yer alınamazmı? Alınan bu yerde hem il derneğinin hemde ADEF’in yeri olacağı gibi düğünlerimizi toplantılarımızı her türlü etkinliğimizi burada yapamaz mıyız? Derneklerimiz bu dernek yerini kullanarak bir araya gelse daha çok birliktelik olmaz mı? Bugün birbirimizle irtibat kurabilmemiz için gerek görsel gerekse yazılı basın her türlü iletişim aracı, haberleşmemiz için mevcut değilmi?
Değerli dostlar, nasıl ki Amasya’da ART Televizyonumuz ve Onun Radyoları var, bizler gurbet ellerde nasıl onları izleyerek ve dinleyerek o yöresel gazetelerimizi okuyarak sıla özlemlerimizi ve dost özlemlerimizi gideriyor isek, Unutmayalım ki İstanbul’da da aynı imkanı biz Amasyalılara veren, sahibinin Amasyalı olduğunu bildiğimiz ve İstanbul’daki Amasyalıların her etkinliğinde onların yanında bulunan, elinden geldiğince karşılık beklemeden, hemen hemen her derneğin etkinliğinde bulunmaya çalışan, bizlerin yanına koşan ve derneklerimizin etkinliklerini Televizyonundan bütün dünyaya taşıyan, taşımaya çalışan, çiçeği burnunda bir televizyonumuz var.
Bu Televizyonumuzu da unutmayalım. Bir televizyonun uyduya çıkıp yayın yapması kolay bir iş değil; her santimi bin para televizyonculuğun…
Bu yazımı niye mi yazdım?
Sami ASLAN