Amasya İtimat

KÜFÜR VE ZULÜM ÜZERİNE-1

HASAN APAYDIN-İLAHİYATCI-PALEOĞRAFYA BİLİM UZMANI
Dünya üzerinde insanın var olduğu zamandan bu yana artarak veya eksilerek küfür ve zulüm var olagelmiştir. Hiç bir zaman bunları sıfıra indirmek mümkün olmamıştır. Akıl ve özgür iradeyle donatılan insanların bir kısmı bunları kötüye kullanmıştır. Kehf suresi 29. ayette Allah “Hak rabbinizdendir. Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin” buyurmaktadır.
Bildiğimiz gibi insan-insan ilişkisi ile kul hakkı, insan-Allah ilişkisi ile de Allah hakkı oluşmaktadır. Toplumsal yaşantımız içinde her gün çeşitli sebeplerle hem kul hakkına hem de Allah hakkına girmekteyiz. İnsanların çoğu Allah’ın kul hakkını affetmeyeceğini bilir ama kul hakkı yemekten de geri durmaz. Yapılan pek çok eylem kul hakkıdır ama en kötüsü de insanlara çeşitli bahanelerle zulüm etmektir. Bu zulmü çeşitli şekillerde gücü eline geçiren insan yine kendi hemcinsine yapar. Bir hadisi şerifte “Küfür devam eder ama zulüm devam etmez.” buyrulur. İslam dininin ilkelerine göre İslam ülkelerinde yaşayan, kimseye zarar vermeyen gayri Müslimlere zımmi denir ve onlara güvence verilerek koruma altına alınır. Yani kimseye zarar vermediği müddetçe kâfire bir şey yapılamaz. Yukardaki ayette belirttiğimiz gibi kâfir olma özgürlüğünü ona Allah vermiştir. Allah isteseydi insana özgür irade vermez ve hayvanlar gibi herkes zoraki Müslüman olurdu. Ama Allah öyle dilemedi. Önemli olan bizim özgür irademizle Allah’a iman etmemizdir. Şunu da biliyoruz ki hiçbir kâfir küfrüyle Allah’a zarar veremez. Sadece ve sadece kendine zarar vererek her iki dünyasını da berbat eder.
Küfür olayı Allah’ı ilgilendirir. Zulüm ise insanı ilgilendiren bir olaydır. Kur’an-ı Kerim’in hiçbir yerinde zımmi olan kâfirlere düşmanlıktan bahsetmez ama Bakara suresinin 193. Ayetinde “Zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur” buyrularak bu gerçek dile getirilir. Yine Kehf suresinin 29.Ayetinde “Biz, zalimler için alevleri kendilerini çepeçevre kuşatan bir ateş hazırladık. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar buna, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir.” buyrulur.
İnsanlık tarihine baktığımız zaman yakın ve uzak zamanlarda birçok zalimi ve onların zulümlerini görürüz. Yine biz biliyoruz ki hepsinin sonu feci olmuştur. Geçici bir süre zulümlerinden sonra mazlumların ahı onları yerle bir etmiş ve kıyamete kadar lanetle anılmayı hak etmişlerdir. Hepimiz Adem’in çocukları olduğumuz halde birileri hemcinsine neden zulmeder bunu anlamak zordur. Adaletli olunsa dünyadaki nimetler herkese yetecek kadar vardır. Ama Yahudi inancında olduğu gibi birileri kendini daha üstün görüyor. Hakça paylaşım yerine üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi “bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye ise bir pul” düşüyor bu adaletsiz dünyada. Bu durum sürdürülebilir bir durum değildir. Başta da belirttiğimiz gibi zulüm devam etmez ve etmemeli. Zalimin zulmü varsa mazlumunda Allah’ı vardır ama bu durumu tersine çevirebilmek için mazlum insanlar ve mazlum milletlerde artık uyanmalıdır. Biz durumumuzu değiştirmek için çaba göstermediğimiz sürece Allah’ta durumumuzu değiştirmeyecektir. Zalimler bize bir şey olmuyor diye boşuna sevinmesinler. Allah imhal (mühlet verir) eder ama asla ihmal etmez. Bir gün her şeyin hesabı sorulacaktır. Ehli vicdan olanlar Gazze şeridinin güneyinde refahta bir Filistinlinin evini yıktırmamak için buldozerlerin önüne yatan ve İsrail kuvvetleri tarafından 24 yaşında öldürülen RACHEL CORRİE’nin dediği gibi “Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diyebilmelidir. Son söz Bediüzzaman’ın olsun. “Zalimler için yaşasın cehennem.” (amin)

Yorum Ekle