Amasya İtimat

KORKMA! SÖNMEZ…

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!

Mehmet Akif

Zaman ahlaki değerlere galip geldi sonunda; insan galip geldi; hayat şartları galip geldi; maddiyat galip geldi!

Ahlak; yüreğin yani gönlün kendini iyi, kötü, doğru veya yanlış karşısında sorgulaması ve imtihana çekmesidir.
Ahlak, insana fıtratında bahşedilmiştir. Yani ahlak, insanda doğuştan vardır ve bunu olumlu yahut olumsuz manada geliştirebilir ve genişletebilir.

Erdem; ilkeler ve kurallar tahtında insanlara, hayvanlara, nebatata, havaya, suya, eşyaya karşı adam gibi dosdoğru durmak, dosdoğru davranmaktır.
Ahlaki değerleri iyilik, doğruluk, dürüstlük ve adalet muvacehesinde hareket ettirmektir.
Hayatın ölçüsüdür erdem.
Haktır, hukuktur, adalettir, iyiliktir, doğruluktur erdem; iyiye, doğruya, adalete yönelmedir ayrıca.

Başkalarına zarar vermemektir erdem. Başkalarının hakkına girmemektir. Kendi tutum ve davranışlarını ölçmektir.
Erdemden soyutlanmış kalabalıklar; yani koskoca dünya başıboş dönüp duruyor da nereye kadar?

*
Bu konulara girmeme sebep çok da lakin iki nedenden buraya geldim:

a) Spor:

Spor sadece futbol mu?
Futbol hayatın gereklerinden mi?
Futbol olmasa hayat durur mu?

Gerçekten ömrümün kalan kısmına zarar vermemek için her konuda her şeyi tamamıyla, bütünüyle, külliyen Allah’a havale ediyorum.
Bu boş, tamtakır hikaye nedir Allah aşkına?
İnsanları hakiki hayattan soğutuyor.
Normal haberleri uzun zamandır dinlemiyordum. Spor haberlerinden de nefret ettim.

b) Siyaset:

Bu konuda Hz. Ali’nin bir sözünü yazacağım:

“Makamından aldığın her şey rüşvettir!”

Yani şan, şöhret, hediye, güç, hırs, ihtiras, para, mal, mülk olarak dünyalık olarak her neyse bu…

Yetmiş yaş hududunu geçen insan sayısı Türkiye’de yüzde ‘on’ muş. Diyelim ki, kaynağımda hata var ve düzeltme babında yüzde ‘elli’ ile bu ölçüyü lalettayin yazayım ve sonra ilk inanan da kendim olayım.
Düzeliyor mu her şey, düzelir mi, düzelecek mi?

Benim yaşım çoktan Dante’nin ilahi yolculuğunun başında söylediği ve Cahit Sıtkı’nın itina ile şiirine koyduğu “otuz beş yaş” sınırını geçti.

Niçin yazdım?
Çünkü günlük siyasi hikayeler, manevralar ve yalanlar da artık gına getirdi. İnsan sadece Allah’a havale ederek mesrur olabiliyor.

Siyasetin hikayelerine kulak asıp ömrümün kalan günlerini zehir etmek istemiyorum.

Elbette ihtirastan dünyalık kotaranlar, güce tapanlar ve şu sayılı günlerin hitamını düşünmeyenler vardır ve hatta bu gibi lüzumsuz bahis onları rahatsız da edebilir.

İlave edeyim:
Siyaset, güç, ihtiras ve iktidar kimilerinin serveti olabilir. İktidar sadece devlette olmaz, hayatın her alanındadır. Mahalledeki bir büronun müdürü de iktidar sahibidir.

Mehmet Akif, tam da bugün hayata gözlerini yumdu.
Ardında hiçbir şey bırakmadı.

İstiklal Marşı, milletimize yazılmış bir “vasiyetname” gibi geliyor bana. Galiba defalarca okumak ve yeni nesillere de öğütlemek gerekiyor.

Yorum Ekle