Amasya İtimat

KENDİ MEMLEKETİNDE MÜLTECİ OLMAK

 

Az evvel Ankara’dan İstanbul’a dönüş için Hızlı Trenden bilet alayım derken yanlışlıkla bildiğimiz eski yavaş Trenden bilet almışım.
Gece seyahat edeceğim için artık olan oldu deyip seyahatime normal Tren ile devam etmeye karar verdim.
Hızlı Tren gibi girişlerde bir denetleme vesaire yok. Hal böyle olunca hangi Tren’e gideyim diyeceğim bir görevli yok ortada.

En doğrusu yolculardan birine sorayım da en azından yanlış Tren’e binmeyeyim…
Zaman azaldı,
Haliyle bende panik havası mevcut.
Aman Tren kaçmasın sakın.

İlk Önüme gelen kişilere soruyorum? Ne yazık ki Arapça birşeyler söylüyor bir şey anlamıyorum.
Başka birine sorayım dedim, baktım ki siyahi biri ona sormaktan vazgeçtim.

Neyse bilet üzerinde yazan bilgiler ışığında 5 Nolu vagon yazıyordu bindim Trene. Koltuğum en arkada olduğundan arkaya doğru sora sora ilerliyorum. Hepsi yabancı kime sorsam tuhaf tuhaf yüzüme bakıyor. Ne yazık ki hala doğru Trende miyim onu bile bilmiyorum…

Neyse trenin ortalarında bir tane Türk buldum galiba, ona soruyorum sanırım Eskişehir’e gidecekmiş fakat Trenin İstanbul’a gidip gitmeyeceği hakkında pek malûmatı yok.

Zaman geldiğinden hızlıca yerimi artık bulmam istiyorum. Elektronik biletimde 45 numaralı koltuk yazıyor, ama koltuk boş değil biri oturuyor. Sanırım yanlış geldim diyerek mırıldanıyorum. Fakat biletimle en uyumlu yer bu koltuk.

-Hay Allah ne yapsam?

Muhtemelen 15-16 yaşlarında bir kız çocuğu. Ona soruyorum; sanırım benim koltuğuma yanlışlıkla oturdunuz diyorum?
Ama elleriyle beni anlamadığını işaret ediyor. Hay Allah bu da Suriyeli galiba.

-Sanırım yanlış yerdeyim…
-Hay aksi Trenin kalkmasına 7 dakika var…

5. vagondan hızlıca inerek ilk vagonun olduğu yerde, gri elbiseli sanırım görevli olacak ona doğru koşarak ilerliyorum.

Hızlıca koştuktan sonra Biraz nefes alıp
panikle “Beyefendi, beyefendi!!” diyerek sesleniyorum. Tenezzül edip bakmıyor…

-Zaman geçiyor, hala panik halim devam ediyor.

iki defa daha beyefendi dedikten sonra, nihayet memur bey ona seslendiğimi anlıyor.

Nefes nefeseyim hala.
Memur bey; “Bu Tren İstanbul’a mı gidiyor? Ben hızlı Trenden bilet almıştım, bu Tren pek de hızlı Trene benzemiyor, Yoksa yanlış yere mi geldim acaba?” diye soruyorum?

Memur bey; Telefonumdaki biletimin bilgilerini kontrol ettikten sonra “bu Tren kardeşim, binin ama yanlış koltuğa oturmayın sadece” diye tembih ettikten sonra tekrar 5. vagona koşarak dönüyorum .

-Hay Allah son üç dakika! Tren kalkmak üzere. Bu sefer emin olarak aynı vagona dönüyorum. Hala kız çocuğu 45 numaralı tekli koltukta oturuyor.

Biletimi gösteriyorum çocuğa.
Türkçe kalkmasını söylüyorum.
Beni anladığını sanmıyorum.
Neyse sanırım dört kişiler öndeki ve arkadaki koltuklardan biri boş. Muhtemelen annesi olan kadın el hareketiyle kızı boş koltuğa gönderiyor.

Şükür koltuğuma kavuştum.
Oturur oturmaz Tren hareket ediyor.
Rahatlıyorum.

Bir memur “ bilet kontrol “ diyerek vagona arka taraftaki kapıdan giriyor…

Arka tarafımda bulunan kişiye gelene kadar kimseye bir şey sormuyor. Sadece elindeki bilet kontrol cihazının bip sesinden başka bir ses yok. Arkamda bulunan şahsa soruyor adın ne?

-“Muhammed Farah”

Cevabını veriyor.
Belli ki Türkçe anlıyor Suriyeli Muhammed Farah.

Neyse şimdi arkamda Muhammed Farah ön ve sol tarafımdaki koltuklarda adını ve milletini bilmediğim siyahi şahıslar, Suriyeliler, Afganlar arasında İstanbul’a aynı vagondaki ikinci Türk olarak dönüyorum…

-Söyleniyorum kendi kendime…
-Ah Tayyip; yatacak yerin yok!
-Ah Tayyip; bu memleketi ne hale soktun?
-Ah Tayyip vah Tayyip!!

Kendi memleketimizde yabancı olduk!
Kendi memleketimizde mülteci olduk!

Al bütün kardeşlerimiz dediklerin senin olsun. Memleketi nasıl bu hale getirdin?
Bize vatanı bırak yeter! O’da kalırsa !!
-Mırıldanıyorum hala kendi kendime.

Artık ne yazık ki bu ülkenin fertleri, benim gibi kendinde dışlanmışlık ve ezilmişlik psikolojisi içinde olduğunu, buna bağlı olarak kuralsızlıkta sınırları aşan davranışların patlama noktasına geldiğini sezinliyorum.

Yakında mülteciler yüzünden halk ayaklanmaları vesaire olursa şaşırmayın şimdiden uyarıyorum! Olursa varsın olsun bende karışırım o gösterilere muhtemelen.

-Elin Arabı oldu vatandaş,
-Biz kaldık mülteci.

Bu bir uyarıdır!
Benim her zaman doğrularım var. Yanlışlara taraf olmam asla. Ak partinin göçmen politikasını desteklemiyorum. Ülkemizde fazlasıyla Türk Kürt gerginliği var.. 50 yıl sonra da Türk Arap gerginliği olacak bir durumdur bu politika. Belkide ülkeyi bölmek için ileriki yılların provasıdır bu göçmen politikası.

Lütfen
Demografik yapıyı bozacak bu politikadan vaz geçin ve göçmenleri kendi ülkelerine iş işten geçmeden yollayın.

Umarım Erdoğan duyar sesimizi.
Duymazsa vay halimize!

Saygı ve selamlarımla

Naci Özkan

Yorum Ekle