Amasya İtimat

İSRAİL VE OĞULLARI ÜZERİNE -2

HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI

Kendi peygamberlerine her türlü ihanet ve zulüm eden İsrail oğulları aynı zamanda kendi kutsal kitaplarını da tahrif edip bozmuşlardır. Bildiğimiz gibi Tevrat, bugün elde olan Kitab-ı Mukaddesin ilk beş kitabına verilen isimdir. Tevrat kitabının Hz Musa’ya indirildiğine inanılır ama Kur’an-ı Kerim’de bu bilgi yer almaz. Kur’an-ı Kerim ayetlerinden anlaşılan bilgiye göre ‘’Tevrat’’ Hz Musa’ya verilen kitaplar başta olmak üzere İsrail oğullarına gönderilen tüm peygamberlere verilen kitapların tümünün ortak adıdır. Bu kitapların toplamı 39 tanedir. Üç bölümden oluşur. Birinci bölümü oluşturan ilk beş kitaba Torah adı verilir. İkinci bölüm peygamberler (nebiim), üçüncü bölüm ise azizlerin hayat hikayelerini anlatan ketubimdir. Bu gün elde olan Tevrat’ta Hz Musa’ya indirildiği kabul edilen ilk 5 kitaptan başka Ezra, Eyyüb, Süleyman, Zekeriyya, Yunus ve başka bir çok peygambere isnat edilen kitaplar da yer alır.
Hristiyanların Hz İsa’ya yaptıklarını Yahudiler daha önce kendi peygamberleri olan Hz Uzey’re(Ezra) Tevbe suresi 30.ayette belirtildiği gibi ‘’Uzeyr Allah’ın oğludur.’’ Diyerek sapmışlardır. Tevrat’ın Tekvin bölümünün 19/ 30-36 arasındaki bilgilere göre Lut peygamberin kızlarıyla zina yaptığı iftirasını atmışlardır. Tevrat’ın Çıkış bölümünün 32/1-6 arasında ise Harun peygambere put yapma iftirasını atmışlardır. Tevrat’ın sayılar bölümünün 11/10-15 arasında Hz Yakup’u Allah’ı azarlayan ve ona başkaldıran birisi olarak iftira atmışlardır. Yine Neşideler Neşidesi bölümünün 1/ 1-4 arasında Hz Süleyman’ın ağzından müstehcen şiirler uydurmuşlardır. Krallar kitabının 11/4 bölümünde Hz Süleyman’ı puta tapan biri olarak göstermişlerdir. Yine makalenin birinci bölümünde belirttiğimiz gibi Allah’ın, Hz Yakup’la güreştiği ve ona yenildiği gibi komik hikâyeler anlatılır. Daha başka Nuh ve İbrahim peygamberlere burada yazamayacağımız kadar çirkin iftiralar atmışlardır.
Tarih boyunca yaptıkları sapmalar ve zulümlerden dolayı Allah’ın lanetine uğramışlar ve yüzyıllarca toparlanamayıp dağınık bir şekilde kapalı havza toplumu olarak yaşamışlardır. Makalenin birinci bölümünde de belirttiğimiz gibi kendilerini seçkin ve La yüs’el görmüşlerdir. Dini önderleri, onlara kendi milletlerinin ‘’Allah’ın seçilmiş kavmi, Rabbin kutsadığı zürriyet’’ olarak takdim etmişlerdir. Onlara göre diğer insanlar ikinci sınıftı ve görevleri İsrail oğullarına hizmet etmekti. Kendilerinden olmayana öteki ve kâfir anlamına gelen ‘’Goiim’’ diyorlardı. Yahudilikte bulunan 10 emire göre adam öldürmeyeceksin var ama onlar bunu kendilerinden olan insanlar için anlarlar. Yani diğer insanlar onlara göre adam değildir ve onlar için geçerli değildir. O bakımdan başka insanları sinek öldürür gibi acımadan öldürürler. Yine Yahudi şeriatına göre faiz haramdır ama bu Yahudiler arasında geçerlidir. Başka insanlardan istedikleri kadar faiz alabilirler. Bildiğimiz gibi kutsal kitaplarına elleriyle Nil’den Fırat’a kadar olan toprakların Tanrının kendilerine vaat ettiğini yazmışlardır. İşte bundan dolayı yıllardır yayılmacı politikaları acımasızca devam etmektedir. Burada yazdığımız ve yazamadığımız pek çok sebepten dolayı Yahudiler kendilerini Tanrı’nın seçtiği üstün ırk olarak görüp diğer milletleri hor görerek aşağılamış ve onlar üzerinde her türlü siyasi ve ekonomik tahakkümü meşru görmüşler ve ona göre siyaset üretmişlerdir.
Bize göre bu gün 2 milyara yaklaşan İslam âleminin yapması gereken kuru nutuk ve hamaset üretmekten ziyade öncelikle aralarındaki kısır çekişmeleri bırakıp birlik olarak kendi potansiyel güçlerini gösterme zamanıdır. Ecnebilerden yardım ve lütuf beklemek yerine çok çalışıp üretimde atılım yapmak suretiyle ekonomiyle beraber siyasi bağımsızlıklarını da kazanmalarıdır. Peygamberimizin belirttiği gibi düşmanın silahıyla silahlanıp barış olması için savaşa hazır olmalarıdır. Plan ve programlar uzun vadeli yapılmalı ve işe insanımıza milli ve manevi bilinç verilerek başlanmalıdır. Şunu unutmayalım ki bunlar yapılmadığı sürece oturduğumuz yerden milyon kere de kahrolsun İsrail demekle, ya da sabah-akşam mesaj paylaşmakla İsrail kahrolmayacaktır. Çünkü sünnetullah böyle işliyor. Allah ilk adımı bizden bekliyor. Eğer biz üzerimize düşeni yaparsak o zaman Allah, Bedir’de olduğu gibi bize yardımcı olarak meleklerini gönderecektir. Ne dersiniz? İsterseniz bir daha düşünün. Selam, sünnetullaha tabi olanlara olsun.

Yorum Ekle