Amasya İtimat

HOŞCAKAL ANGARAM

    Genellikle  Ankara’nın eskileri ve varoşlarda yaşayanlar,     Çankaya ve   Bahçelievler deki   sosyetik kesimin aksine,   Ankara yerine hep Angara demeyi yeğlerler…


    Ben de,  dil kırmayı pek sevmediğimden doğal olsun diye, başlıkta Angara’ yı kullanmayı tercih ettim….

 

    Bu arada,  A.O.Çiftiliğindeki işyerinde gece saat  03.’e kadar süren yoğun iş temposunun izlerini de üzerimde hissetmeye başlamıştım…

 

    Kalp kırmadan  buradan ayrılmayı istiyordum.. 

 

    Yine Taşova’da ki gibi  sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor,  kahvaltı için de  Beşevler,  Kızılay  bazen de Maltepe’de soluğu alıyordum..

 

    Özellikle sabahları kültür kenti  başkentimize yakışmayan bir sürü olumsuzluklarla da karşılaşıyordum…

 

    Sokak araları ve ana caddelerdeki çöp yığınları Angara’ya hiçmi hiç  yakışmıyordu.. Eskiden geceden sabah ezanıyla toplanırdı çöpler….

 

    Bu arada ; sokak aralarında  kelli-felli-kravatlı adamların duvar diplerine işediklerine bile şahit oluyordum… 

 

   “İhtiyacını evinde yapta çıksana be!  adam..” diye söylenerek,  Maltepe’deki kıdemli  işkembeci de soluklanıyordum… 

 

    Çorbalar; Osmanlı kaplarında ikram ediliyor.. Tam bir nostalji yaşıyorum..  Benim arayıpta bulamadığım güzellik…  Lakin,  çorba tadı  bizim oralarınkini  hiç mi hiç tutmuyor…  Sadece  su böreği ve simit konusunda hiç bir şehir  Ankaralı  pastanecilerin ve simitcilerin eline su dökemez….

 

    Sabahları bazan da Beşevlerdeki petrolun yanındaki pastanede,  süt ve puaça ile kahvaltı yapıyordum…Bazan da öğleyin kebap 49’a demir atıyordum… Ha! sahi  Taşova’da  sabahları pastanelerde  neden süt çıkmaz?  Hiç anlamış değilim…Süt içme alışkanlığımız  yok herhal……  

 

    Halbuki   sütün en kralı  bizim ellerde…..

 

    Şunu da belirtmek isterim ki;  simit fiyatı da Taşova’da pahalı.. Angara’da 3’ü 1 TL.  Hatta, akşamları  4 tanesi…..   Yazın olmazsa olmazı… mısıra da  bizim Birol  %50  zam yapmış. Satışlar düşmüş.. Ticaretin; ucuz satıp, sürümden kazanmak olduğunu yazmaya gerek varmı ki ? İşte  biz;  birkaç işletme dışında  bunu becerebilmiş değiliz… Neyse;  Ekonomide zaten  daralma-küçülme varken  birde ben moral bozmayayım…

 

     Angara; ne çokta değişmiş.  Trafiğine bile alışmam  2 haftamı aldı. Havası, trafiği,  suyu, adamı bile  bizim oralardan  çok  farklı…. Daşova; iyiden iyiye gözümde  tütüyordu…

 

    Ali Kesim hocamın;  “Taşova’nın  taşını, ağacını, sararmış yapraklarını bile hiç bir yerle değişmem” deyişi  aklıma geliyor…  Haklısın  be!    Ali  Kesim Ağabey…. Haklısın..

 

     Devlette  26 yıl çalışmış biri olarak, özel sektörde çalışmanın da ne denli zor olduğuna karar vermiştim.. 

 

     Akşam serinliğinde iş yerine genelde işten  çıkan devlet memurları uğruyordu.  … Çoğuyla tanışma fırsatı buldum..   Sağlık Bakanlığı, DDY  ve Meclis çalışanları…  Bu arada DDY  Genel MD.YRD  yurt arkadaşım  Hakan Şahin bile uğramış ne yazık ki o gün izinli günüm  olduğu için görüşme fırsatı bulamamıştım… 

 

     Hatta bizim M.E. Müdürü A.Rıza Atasoy’un  Çamlıdereli  dostları bile  uğramış ve bu vesile ile de  Ali Rıza Beyle de telefonda hasret gidermiştik…

 

     Bu yoğun iş temposu karşısında artık iyice  yılgınlığa düştüm… Cihan Bey kardeşimin de işten ayrılışı, işletmeye gelmeyişi ve beni yalnız bırakması ise zaten bozuk olan moralimin üzerine tuz-biber ekiyordu…. 

 

     Bu şartlar yetmiyormuş gibi,  Angara’nın  sıcağı da bir yandan  beni bunaltıyor,   adeta burdan uzaklaştırmak için var gücüyle benimle cebelleşiyordu……..

 

     Angara’ya ve  yoğun iş temposuna sonunda  yenilmiştim… Cemal Babaya,  personele ve Angara’ma  hoşcakal diyerek,  yine  DAŞOVA’MIN YOLUNU TUTUYORDUM……..

    

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.