Amasya İtimat

Esnaf ve Kamu çalışanı kadınlarının günlerini kutladılar… MESAJ

CUMHURİYET HALK PARTİSİ TAŞOVA İLÇE BAŞKANLIĞINDAN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ NEDENİYLE BURUK KUTLAMA.

Cumhuriyet Halk Partisi Taşova Kadın Kolları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü bu yıl 8 Mart 2023 Çarşamba günü 11 ilimizde yaşanan deprem nedeniyle yitirdiğimiz kadınların anısına lokma dağıtarak kutladı.

 

İlçemizde bulunan esnaf kadınlar, kamu çalışanı kadınlar iş yerlerinde ziyaret edilerek lokma dağıtımı yapıldı ve deprem bölgesinin acısının ve yüreklerimizdeki sızısı bir kez daha hatırlatılarak dayanışma duygumuzun artarak devam etmesi üzerinde dileklerde bulunuldu.

 

CUMHURİYET HALK PARTİSİ KADIN KOLLARI
GENEL BAŞKANI AYLİN NAZLIAKA’NIN
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NE İLİŞKİN
BASIN AÇIKLAMASI
08.03.2023
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak; 81 ilde, 973 ilçede eş
zamanlı basın açıklaması yapıyor ve dünyanın bütün kadınlarıyla birlikte
dayanışma içinde eşitsizliğe meydan okuyoruz!
Değerli Basın Emekçileri,
Her kadın emekçidir. Hatırlayalım: takvimler 8 Mart 1857’yi gösterdiğinde New
York’ta 40 bin dokuma işçisi kadın eşit işe eşit ücret ve insanca çalışma
koşulları talebiyle grev başlattı. İşverenin işçileri fabrikaya kilitlemesinin
ardından çıkan yangında, 129 kız kardeşimiz hayatını kaybetti. Bu ölümler bir
son değil, başlangıç oldu. Kadınların haklı direnişi tarihe geçti…
Bu mücadele asla unutulmadı. 1910 yılında, 8 Mart tarihi, yangında yaşamını
yitiren işçi kadınların anısına, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan
edildi.
Bugün, insan onuruna yakışır bir yaşam mücadelesi verirken yitirdiğimiz bu kız
kardeşlerimizi anma günüdür.
Bu sene 8 Mart’ta içimizde hem bir burukluk hem de büyük bir umut var.
Üzgünüz çünkü “sesimi duyan var mı?” diye seslenirken enkaz altında yaşamını
kaybeden canların yüreğimizde acısı var. Umutluyuz çünkü beceriksiz ve
liyakatsiz kadrolar tarafından yönetilen ülkemizin kaderini değiştirecek olan
örgütlü gücümüz ve kararlılığımız var. Gücümüze güç katan Millet İttifakımız
var. Yol arkadaşı olmaktan onur duyduğumuz Genel Başkanımız ve 13.
Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu var.
Değerli Basın Mensupları,
Üzerinden bir ay geçen bu deprem hiç kuşkusuz ki herkesi, ama en çok da
kadınları, çocukları, engellileri ve yaşlıları etkiledi. İktidarın eşitsizliği besleyen
zihniyeti nedeniyle, bakım yükü afet bölgesinde de kadının sırtında. Derin bir
acı yaşayan kadınlar, yüreğine taş basıp yemek yapmak, ailedeki çocuğa,
yaşlıya, engelliye bakmak, çadıra su taşımak, çamaşır yıkamak gibi işleri de
üstlendi. Halen barınma, tuvalet ve banyo sorunu çözülmemiş olan insanlar var.
Bu koşulsuzluklar en çok da kadınları zorluyor.
Evsiz kalan yüz binlerce yurttaşımız sırtlarına bütün bu zorlukları yüklenerek
farklı illere göç etti. Çocuklar en temel ihtiyaçları olan eğitimden mahrum kaldı.
Değerli Basın Mensupları,
Ülkemizde her üç kadından sadece biri kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer
alıyor. Tablo bu kadar ürkütücü iken, yaşanan deprem binlerce kadını işsizlik
kıskacına hapsetti. Depremde kadınlar, kanından, canından, malından olduğu
yetmezmiş gibi, bir de işsiz kaldı. Geleceksiz kaldı.
Gaziantep’te genç bir kadın, “Depremin ilk üç günü kimse gelmedi. Ellerimle
annemi enkazın altından çıkarmaya çalıştım. Günler sonra annemin cansız
bedeni çıkarıldı. Öyle bir hale getirdiler ki bizi, annemin cansız bedenine tek
parça halinde ulaştığımız için seviniyoruz. Bize dilenci muamelesi yapılıyor.
Yapılmasın. 6 Şubat öncesinde bizim de her şeyimiz vardı. Evimiz vardı, işimiz
vardı, sevdiklerimiz hayattaydı… Bir gecede her şeyimizi yitirdik” diyerek
yaşananlara isyan etti.
Adıyaman’da iki haftanın sonunda zar zor çadıra erişebilen bir kız kardeşimiz
ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
Mülteci kampında bile koşullar daha iyidir. Depremin 15. gününde çadırımız
oldu diye sevindik! Çadırda iki aile kalıyoruz. Beş çocuk var, yarı aç yarı tok
yatıyoruz. Yatıyoruz dediğime bakmayın, yatağın altında ısıyı tutacak bir
korunağımız yok. Ne bulduysak yere serdik, üzerine de yatak koyduk. Sadece
iki tane yatağımız var. Resmen sırayla uyuyoruz. Havalar çok soğuk.
Üşüyoruz… Çocuklarımız hastalandı. Vücut dirençleri düştü. Kahvaltı
tanımımız değişti. Kahvaltıda çorba, akşam bulgur pilavı ve nohut yiyoruz.
Koskoca günde sadece iki öğün yemek var. Buna da seviniyoruz çünkü diğer
çadırlarda kalan akrabalarımızın bunu da bulamadığını biliyoruz. Meyve sebze
lüks oldu. Deprem günü sokağa ayağım çıplak fırlamışım, çocuğuma zar zor bir
ayakkabı bulduk. Oğlumun terliğini ben giyiyorum. Yardım tırları geldi
haberlerini görüyoruz. Bize ulaşmadı. İçme suyunu sayıyla veriyorlar. Gün
içinde ekmek için, su için, bir tabak çorba için sürekli kuyruktayız. Canımıza tak
etti!
Yaşananlar öylesine ağır ki…Bu nedenle çok öfkeliyiz. Ağzını her açtığında “üç
çocuk, beş çocuk” diye dayatanlar, bu süreçte hamile kadınlar için ne yaptı?
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verilerine göre, deprem bölgelerinde 226
bin hamile kadın bulunuyor. Bu kadınların gebe takibi bir yana resmen
unutuldular, yok sayıldılar. Hamile kadınlar, stres nedeniyle düşük tehlikesiyle
karşı karşıya bırakıldı. Beslenemeyen lohusa kadınlar sütten kesildi. Küçücük
bebekler karda kışta sokakta kaldı. İktidar ne yaptı? Koskocaman bir hiç!
Değerli Basın Mensupları,
Depremde AFAD afetin ta kendisi oldu. Çadır dağıtması gereken Kızılay,
parayla çadır sattı. Kayıp çocukların peşine düşmesi gereken Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı, hesap soruyoruz diye bizim peşimize düştü. Ne yaparlarsa
yapsınlar, bizi susturamayacaklar! Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: deprem
sonrası açığa çıkan refakatsiz ve kayıp çocuklarımızın peşini asla bırakmadık,
bırakmayacağız.
Koltuk sevdasına düşenler, bu süreçte halkın yanında olmadı. İnsanlar, açlığa,
sefalete ve yoksulluğa mahkûm edildi. En kritik saatlerde, enkaz altından gelen
yardım çığlıkları karşılıksız bırakıldı.
Biz bu yaşananlara göz yummadık, yummayacağız.
Depremin ilk gününden bu yana Genel Başkanımız ve 13. Cumhurbaşkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde, bütün parti yöneticilerimizle,
belediyelerimizle, örgütlü gücümüzle deprem bölgesindeyiz. Depremzedelere
bütün gücümüzle destek oluyoruz.
Bu süreçte, betona insan hayatından daha çok değer veren zihniyetin, fay hattı
üzerine sil baştan kentler kurmaya çalıştığı görüyoruz. Bizler, yeniden ölüme
davetiye çıkaranların rant hırsına halkımızı kurban etmeyeceğiz. Yaşattıkları
acılar yanlarına kar kalmayacak. Gözyaşımızı kurutanlardan hukuk önünde
hesap soracağız.
Eşitsizliğe başkaldırıyoruz. Depremin ilk gününden bu yana dayanışmayı
yükseltiyoruz. Ülkemizi yeniden ayağa kaldıracak politikalarımızı hayata
geçiriyoruz. Kadınlar ve çocuklar için bir seferberlik başlattık. Bugün size
bunun da detaylarını aktaracağız.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak afet bölgelerindeki depremzede kadın ve
çocuklar için Kadın Danışma Merkezleri kurduk. Bugün bu merkezleri
depremden etkilenen illerimizde halkımızın hizmetine açıyoruz.
YaşamHak Kadın Danışma Merkezlerimizde kadın kolları üyelerimiz görev
alacak. Burada psikolojik destekten hukuki danışmanlığa, kadınlara özel ihtiyaç
malzemelerinin temininden sağlık hizmetlerine her türlü desteğin verilmesini
sağlayacağız.
Kadın Danışma Merkezlerimizde kadına yönelik şiddete ve çocuk istismarına
karşı da bilinçlendirme çalışması yürüteceğiz. Genel Merkezimiz bünyesinde
7/24 hizmet sunan 444 82 85 hattımızı arayan kadınlara tek tek çözüm
üreteceğiz.
Değerli Basın Mensupları,
Depremin yaralarını birlikte saracağız.
Yaşanan bu enkazın altında kalan iktidarı, tarihin tozlu raflarına kaldıracağız.
Cumhuriyetimiz, 100. yılında yeniden kimsesizlerin kimsesi olacak.
Önümüzde bir seçim var. Millet İttifakı olarak, ülkemizin kurucusu ve
kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün laik, çağdaş ve demokratik Türkiye
anlayışını bu topraklarda yeniden hâkim kılacağız.
Bu seçim biz kadınlar için ölümle yaşam arasındaki ince çizgidir.
Yaşamımız ya pamuk ipliğine bağlı ya da güvenli olacak.
Ya kadını eşya gibi gören zihniyete teslim olacağız ya da eşit yurttaş olarak
insan onuruna yakışır şekilde yaşayacağız.
Ya emeğimiz gasp edilecek ya da emeğimizin karşılığını aldığımız güvenceli
işlerde, güven içinde çalışacağız.
Ya afetler karşısında çaresiz kalacağız ya da bilimin ışığında tedbirler alacağız.
Ya çocuklarımızı geleceksizliğe mahkûm edileceğiz ya da çocuklarımıza
aydınlık yarınlar inşa edeceğiz.
Buradan ülkemizin bütün kadınlarına çağrı yapıyoruz:
Ayağa kalkın!
Gelin! Halil İbrahim sofrasına birlikte oturalım.
Bizim yolumuz da yapacaklarımız da belli.
Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, hakkın, hukukun ve adaletin sağlandığı,
hepimizin eşit, hepimizin tok, hepimizin güvende, hepimizin özgür olduğu bir
düzen kurmak için geliyoruz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun!
BAŞLIYORUZ!

Yorum Ekle