Amasya İtimat

DOĞANIN İSYANI!…

 

Bir türlü doymak bilmeyen materyalist aç gözlülüğümüzle doğayı tarumar ettik.

Derelerin, akarsuların, ayaklarına zincir, kollarına kelepçe takıp dört yanını beton bloklarla örüp, özgürlüklerini elinden aldık; dere yataklarını, yem yeşil çevresini kurutup sahibi oldukları suya muhtaç hale getirdik.

Onlarda taşkınla, selle durun artık, gelmeyin üstümüze dediler.

Toprağı ilaçla, hormonla, GDO’yla kapasite üstü verim alma adına, içinde barındırdığı hem hal olduğu onca faydalı böcekleri yok ederek, tabi yapısını felç edip, kimyasını bozduk.

Sayemizde yediğimiz içtiğimizin DNA sı bozuldu, yediklerimizi sindirmede zorlanan vücudumuz bitap düştü; onca hastalıklarla uğraşmaya ne vakti, ne dermanı kaldı.

Geçmişimizden bize emanet ata mirasını, akıl almaz hırsla, kazandığımızı sanarak yeşillik adına ne varsa darma dağın ederek doğayı küstürüyoruz.

Ormanlarımızı daha da zenginleştirip, kırmadan dökmeden, incitmeden verdiklerinden faydalanıp çocuklarımıza emaneti bırakmak varken, her gün altın yumurtlayan tavuğu kesip toptan alma adına, maden arama ruhsatlarıyla, yıllarca kazanmaktan vazgeçip, birkaç yıllık kazanç adına yok ediyoruz.

Başımıza olmadık musibetler gelmeye başladı. Sel baskınları şehirlerimize hınçla yüklenir oldu.

Doğanın biyo çeşitliliğini, zenginliğini yok eden obur faaliyetlerimiz nedeniyle, Covid-19 benzeri hastalıklar ve yeni virüsler meydana çıkacağını söylemek kehanet değil.

Bu şartları bizler oluşturduk.

Ünlü cerrahımız Mehmet Haberal:

“Bu virüs salgını ne ilk, nede son olacak. Çünkü iki temel sebebi var:

1-İnsanların yoğun kalabalıklar halinde iç içe, bir arada yaşamalarını gerektiren metropolleşme.

2-Metropolleşmenin getirdiği ranta dayalı yağma sonucu ortaya çıkan betonlaşma nedeniyle doğanın tahribi ve doğal yaşamdan uzaklaşmak.”

Haberal’ın kafasındaki çözüm son derece açık:

“insanların iç içe, üst üste, doğadan uzak, betona gömülmüş kentsel yaşamdan, doğaya, doğal yaşama, kırsal alanlara, köye, doğayla iç içe yaşama geri dönmek gerek” diyor.

Ve elbette tarımın desteklenmesini bu sürecin ilk adımı olarak öneriyor.

Yarını düşünmeden günü birlik, para kazanma iştiyakı ile Yaptıklarımız, her yıl dünyanın iklimi, bitki örtüsünü daha da kötüleştiriyor. Dünya biraz daha ısınıyor, kötüleniyor. Bu ısınma, yok olan bitki örtüsü yaşantımızı zorlaştıracak, dünyayı yaşanılmaz hale getirecek, bizler daha iyi olmayacağız kötüleneceğiz.

Önceliğimiz belirlemek zorundayız…

Yemyeşil doğanın bağrında iç içe verdiklerinden zarar vermeden istifade ederek, sağlıklı, keyifli bir yaşantı ve çocuklarımıza iyi bir gelecek.

Yâda yaşadığımız çevreyi daha çok para kazanmak adına olabildiğince tahrip ederek, kazandığımız parayı hastane köşelerinde harcarken, çocuklarımıza yaşanılmaz bir çevre bırakmak.

Bu kaçınılmaz yol ayrımında kararı vermek zorundayız.

Yorum Ekle