Amasya İtimat

Doğal Tehlikelerin Değerlendirilmesine Bir Örnek: Taşova (2)

Hazırlayan: Ertuğrul Ümüt

1. Giriş
Taşova, Amasya kentinin 55 km kuzeydoğusunda yer almaktadır (Şekil 1). 2010 Yılı Adrese
Dayalı Nüfus Kaydı’na göre İlçe merkezi 10.759 nüfusa sahiptir (TÜİK, 2011). Karadeniz
Bölgesi’nin orta bölümünün iç kesiminde bulunan İlçe’nin iklimi, Karadeniz kıyı iklimiyle İç
Anadolu’nun karasal iklimi arasında geçiş özelliği gösterir. Etrafı yüksek dağlarla çevrili olan çalışma alanında kışlar ılık ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurak; yüksek tepelik alanlarda ise kışlar soğuk ve karlı, yazlar sıcak ve kurak geçer. İlçe, bölgenin en önemli hidrografik elemanı olan Yeşilırmak Nehri’nin kuzey kıyısında kurulmuştur. Taşova’nın bulunduğu bölge, tarihsel dönemlerde ve 20. yüzyılda yıkıcı depremler ürettiği bilinen Kuzey Anadolu Fayı sistemine ait fayların yakınında ve arasında bulunmaktadır.

 

İlçenin kurulmuş olduğu yamaç, bölgenin alansal açıdan en büyük, aynı zamanda
birden çok eski ve aktif heyelânın gerçekleştiği bir sahadır. Taşova, kısmen de Yeşilırmak Nehri’nin vadi tabanında kurulmuş olması nedeniyle, sel-taşkın tehlikesi ile de karşı karşıyadır. Yeşilırmak Nehri’nin neden olduğu taşkınlar genellikle Mart, Nisan ve Mayıs aylarında meydana gelmektedir.
Deprem, kütle hareketleri ve sel-taşkın gibi birden çok doğal afetin birarada görülebileceği bu alanın tanıtılması, doğal tehlikelerin ortaya konulması ve gelecekte oluşacak doğal afetlere karşı alınacak önlemlerin arttırılması konusunda uyarılarda bulunmak bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.
Şekil 1: Yerbulduru haritası.
2. Kavramsal Çerçeve
Afet geniş anlamıyla canlı ve cansız çevreye büyük zarar veren, önemli ölçüde can ve mal
kaybına neden olan olağan dışı, doğal ve beşeri olaylardır. Bu bağlamda doğal afetler (ing. natural disasters) toplumların sosyo-ekonomik ve kültürel etkinliklerini olumsuz yönde etkileyen, can ve mal kayıplarına neden olan, büyük ölçüde veya tamamen doğal etkenlerin neden olduğu ve doğal tehlikelerle ortaya çıkan olaylar olarak tanımlanabilir. Ancak “doğal afet” ile “doğal tehlike” kavramları da ayrı anlamlar taşımaktadır. Doğal etkenlere bağlı olarak doğada ortaya çıkan ve fiziksel hasara, can ve mal kaybına neden olan olaylar doğal afetler olup bu etkenlerin doğada yıkıma neden olmadığı, insanların can ve/veya mal kayıplarına neden olmadığı durum ise “doğal tehlike (ing. natural hazard)” olarak adlandırılır (Şahin ve Sipahioğlu, 2002). Açıklanması gereken bir başka kavram ise “risk” kavramıdır. Gerçekte tehlike (ing. hazard) ile risk (ing. risk) arasında karıştırılmasına neden olabilen bir anlam yakınlığı ile birlikte belirgin bir farklılık da sözkonusudur.
“Risk” kayıp, yaralanma veya bir tehlike ile karşılaşma olasılığı veya şansını ifade etmektedir (Hornby, 1979). Yeats vd. (1997) de belirttiği gibi tehlike kavramı fay hareketi, sıvılaşma gibi bir fiziksel fenomenin kendisi olup risk bir tehlike sonucu oluşabilen can ve mal kaybını ifade etmektedir.
Tehlike ne kadar büyük olursa olsun şayet can ve mal kaybına neden olmazsa risk asla sorun değildir ve değeri 0 dır (Yeats vd., 1997: 449).

 

Doğal afetlerle ilgili çalışmalarda kavramsal açıdan iki ayrı sözcük de ayrıca önemlidir.
Bunlar “sel (ing. flood)” ve “taşkın/su baskını (ing. inundation)” dır. Ancak flood tanımı zor bir terim olup “bir akarsuyun yatak kapasitesini aşan yüksek su düzeyi”dir (Carlton, 2007: 30) ve taşkın anlamında da kullanılmaktadır (Goudie, 2006: 378); inundation sözcüğü ise daha çok taşkın anlamını kapsamaktadır. (Hornby, 1979: 456; Dyson, 2001: 323). Birbirini tümleyen ve birbirleriyle neden￾sonuç ilişkisinde irdelenebilecek bu iki kavramdan hem sel, hem de taşkın ortak özellikler olarak akış büyüklüğü ile ortaya çıkan olaylardır. Sel ani ve aşırı yağışlara veya hızlı kar erimelerine bağlı olarak havzanın yukarı kesimlerinde, eğimlerin yüksek olduğu yerlerde meydana gelen, özellikle şiddetli bir erozyona, bir başka deyişle aşındırmaya neden olan hidro-jeomorfolojik bir olaydır. Taşkın ise bu işlemin sonucu olarak bir havzanın aşağı kesimlerini etkileyen, daha az eğimli, düz veya alçak bir alanda, sel olgusuna göre daha uzun süreli etkili olabilen, sel ile gelen suyun göllenmesi ve sel suları ile taşınan gerecin biriktirilmesi aşamasını ifade etmektedir (Şahin ve Sipahioğlu, 2002).

Dolayısıyla hem sel hem de taşkın birbirini tümleyen doğal tehlikeler olup denetim altına alınabildiklerinde doğal afet oluşturabilme riskleri azalmaktadır. (Devam edecek)

Yorum Ekle