İstikrarsızlığın tek sebebi sadece darbeler değildir. Siyasi partilerin demokratik yapılanmaları, seçim sistemi, seçmenler, bürokratlar, gruplar da ülkemizde istikrarsızlığın bir başka nedenleridir.
Bir düşünce adamı ‘siyaseti ıslah etmek için, siyaset oyununun kurallarını ıslah etmek gereklidir. Siyasetin ıslah edilmesi için, güç ve yetkilerini ‘kamu çıkarı’ doğrultusunda kullanacak iyi ahlak sahibi kimselerin seçilmesi ve bunların yönetime getirilmesi şeklinde bir öneri söz konusu değildir.
Bir oyun, kuralları ile belirlenir ve daha iyi bir oyuna ancak oyunun kurallarını değiştirmek suretiyle ulaşılabilir’ diyor…
İlle de demokrasi diyerek alternatif düşünmediğimiz, siyasi aktörlerin oynadığı demokrasi oyunu gerçekten ülkemizde kuralları ile oynanıyor mu? Bu soruya ülke sorunlarına ilgi duyan, siyasete teşne hiç bir Türk yurttaşı evet cevabı vermeyecektir.
Zira ülkemizde toplumsal ve ekonomik gelişmeye engel olan siyasi istikrarsızlık; bu oyunun kuralları ile oynanmamasından ileri geldiğini hepimiz görmekteyiz.
Demokrasilerin vazgeçilmezi siyasi partilerin iç işleyişlerindeki demokratik zaaflar ve demokratik olmayan seçim yasaları ‘ille de demokrasi’ iddiamızı zayıflatmaktadır.
Siyasal istikrarsızlığın diğer bir sebebi siyasal süreçteki ‘özel çıkar’ ilişkileridir.
Bu süreçteki siyasal aktörler politikacılar, seçmenler, bürokratlar, çıkar gruplarıdır.
Seçmen ‘fayda’ peşindedir, siyasi parti iktidarını devam ettirmek ve de yeniden seçilmeyi garantilemek için ‘oy’ peşindedir. Bürokrat makam, prestij imkanlarını kaybetmemek adına kendini atayanları memnun etmeyi düşünür, çıkar veya baskı grupları da devletten elde edeceği rantı düşününce siyasi istikrarsızlık kaçınılmaz olur.
Günümüz Türkiye’sindeki siyasi manzaraya bir göz atacak olursak ilkeli, omurgalı bir siyasetin yerine ilke ve ideolojik boyutu olmayan kişisel hırs ve kavgaya dönük bir siyasi mücadele bir de bunun içine çıkar ilişkileri sokularak kirletilen bir siyaset anlayışı ile siyasal ortam yozlaştırılmış, siyasi tarihimizin en kararsız seçmeni ortaya çıkmış millet siyasetten soğumuş, marjinal partilere kaçış hızlanmış, merkez sağ ve sol partiler güçlerini yitirmişlerdir.
Akşam gazetesi yazarlarından rahmetli Şakir Süter köklü siyasi partilerin bu gün ki haline bakıp ‘geçmiş olsun’ derken partilerin neden bu hale getirildiğinin tespitini de çok güzel yapmış.
‘Bir siyasi geleceğin, bir inancın sağlam duruşlu mutemet adamlarının üvey evlat muamelesi gördüğü ‘yabancıların’ istilasına uğramış, köklü siyasi geleneklerin gerçek temsilcilerinin yok sayıldığı bir ortamda, iki kelimelik söz var: GEÇMİŞ OLSUN’
Eğer siz siyaset oyununun kurallarını ıslah edip daha iyi bir oyun için oyunun kurallarını değiştirmez toplumun gençler gibi önemli bir kesimini ve kamu görevlileri gibi meslek sahipleri için siyasal faaliyet yasağı ve üniversite öğretim üyelerini her türlü siyasi faaliyetten uzak tutan kurallar koyarsanız siyaseti toplumun daha az okuyan ve daha az düşünen bir kesimin yaptığı bir uğraş alanı yaparsınız ki o zaman da çobanla mankenin oyu bir midir tartışması gündeme gelir…
Kısaca siyası parti yapılanmalarında demokratik olmayan tutum ve davranışlar, diyalog ve uzlaşmadan kaçış, çıkara bağlı siyaset yani demokratik ilke ve yöntemlerin uygulanmaması siyasal rejimin dolayısıyla demokrasinin istikrarsızlığını temel nedenleridir.
‘Demokrasi oyunu kuralları ile belirlenir. Daha iyi bir oyuna ancak oyunun kurallarını değiştirmek suretiyle ulaşılabilir.’
Siyasette ne oyunlar var!…
Ülkemizde bir türlü var edemediğimiz istikrarın anahtar cümlesi budur…