Amasya İtimat

BORABOY YOLUNDA

Hafta sonu yine geldi.
Mevsim bahar, Boraboy’a gitmenin tam zamanı.
Havada tatlı bir esinti, ne sıcak ne soğuk.
Yaşlar ilerledi, gönüller yorgun.
Sahiller manzara güzel olsa da yorucu.
Ama göl kenarları, doğayla iç içe olmak eşsiz bir duygu.
Hele de Boraboy gibi cennetle buluşmak ömre ömür katıyor.
İşte bu haletiruhiye içinde düştüm yola.
Merkeze uzak değil, atmış kilometre civarında.
Bir saatlik mesafe.
Parkur keyifli, yol boyunca bağların, bahçelerin içinden geçiliyor.
Yeşilırmak ise tüm asaletiyle bir sağımızda bir solumuzda.
Coğrafya âdeta bereketin timsali, kiraz ağaçları hemen fark ediliyor.
Kırmızı, pembe, sarı çeşitleriyle “gel de beni topla” diye el sallıyor.
Şeftaliler, kayısılar her zamanki gibi ağır abi, sadece gülümsüyorlar.
Bu arada Durucasu köprüsünden geçiyoruz.
Şimdi aklıma geldi, baraj gölünün yanında ne çok piknik yapmıştık.
Gençlik işte, delikanlılık zamanları…
Mangal başında memleketi kurtarma muhabbetleri…
İdeallerimiz yüreğimizde, devrim hayâl ettiğimiz yıllar!
Ah o günler ah!
Livaneli daha tanınmıyor, İsveç’te sürgün…
Ruhi Su, Mahsuni, İhsani ile idare ediyoruz.
Pikaplarda kırk beşlikler dönüyor…
Ve bizim Yunus yüzyıllar öncesinden sesleniyor:

“Dervişlik baştadır, tacda değildir
Kızdırmak oddadır, sacda değildir
Eğer bir müminin kalbin yıkarsan
Hakka eylediğin secde değildir.

Ararsan Allah’ı kalbinde ara
Kudüs’te Mekke’de Hac’da değildir
Kabul et Yunus’un ergen sözünü
Tezcek gelir başa, geçte değildir.”

Evet, her zaman yazarım, Amasya anlatmakla bitmez.
Elbette küçük kenttir ama özgül ağırlığı çok fazladır.
Her bir köşesinde ayrı bir hikâye vardır.
Dağları taşları, bağları bahçeleri romanlara konu olacak zenginliktedir.
Tarihsel değerinden vazgeçtim, insanı bile karakteriyle örnek
teşkil eder.
Örnek mi?
Az ileride Belevi köyü var, Taşova’ya bağlı.
Birazdan uğrayacağım, camisinin adı ilginç, bilir misiniz?
CUMHURİYET.
Yanlış okumadınız, gerçekten “Cumhuriyet”.
Bunca yer gezdim, hemen hemen bütün Türkiye’yi…
Bir ibadethaneye “Cumhuriyet” adının verildiğine bizim
topraklarda şahit oldum.
Dindar biri olmamama rağmen hoşuma gitti.
Ne de olsa Amasya, ilklerin merkezi.
Zaten birkaç gün sonra
M. Kemâl’in memleketimize
gelişinin 104. yılını idrak edeceğiz.
Ve on günlük festivalimizi başlatacağız…
22 Haziran’a kadar, sonra tüm dünyaya bağımsızlık
manifestomuz yayınlanacak….
Lozan’a giden yolun taşları döşenmeye başlamış…
Yeni bir devletin doğuşu ilân edilmiştir…
Üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen
hâlâ tartışır dururuz…
Yönetim biçimimiz Cumhuriyet mi yoksa başka bir şey mi?

Neyse efendim, Boraboy’a yolum az kaldı, yeryüzü cenneti
beni bekler.
Orman içinde yemyeşil sular…
Tesisi emekli polis memuru işletiyor, oralı…
Telefonda biraz önce konuştum…
Tokat kebabını fırına atmaya hazırmış…
Tek eksik ben ve bir büyükmüş…
Ohhh!
Yine felekten bir gün çalacağım.
O kadar mutluyum ki, Cübbeli Ahmet Cumhurbaşkanı oldu deseler
yanaklarından öpmeye hazırım…
Yeter ki keyfim kaçmasın!
Siz de buyrun dostlar, neşemiz beraber olsun!

Macit CÜNÜNOĞLU

Yorum Ekle