Amasya İtimat

BONZAİ SORUNU…

0
565

Birçok televizyon kanallarında bıktırıcı bir şekilde “gıda takviyesi” “bitkisel mucize ürünler” ve “cinsel performans artırıcılar” gibi başlıklar altında pazarlanan ve internetten kolayca temin edilen sağlık bakanlığının denetimi dışında bırakılan bu ürünlerin toplumumuza verdiği zararlar yetmezmiş gibi bir de bonzai denen bir illetle karşı karşıyayız.

 

Bonzai gençlerin son yıllarda kullandığı, bağımlılık yapan, bitki yapraklarına emdirilen sentetik maddeler ve uyarıcı, hayal gördürücü (Halusinojen) kimyasalların karışımından elde edilen, Macaristan üzerinden kargo ile ülkemize girdiği söylenen, 3 gramlık paketlere konulup satılan sentetik bir uyuşturucu maddenin adı.

 

Alkol, esrar, eroin, kokain gibi maddeler tek bir etken madde ihtiva ettikleri halde bonzai bir karışımdır. Bu karışımın içinde böcek öldürücü nitelikler taşıyan zehirler ve tarım ilaçları vardır. Bunların beyine ve beyin sinir hücrelerine kolayca nüfuz etmesi sonucu ani beyin kanaması ve kalp krizlerine bağlı ölümler meydana gelmektedir.

 

Son zamanlarda gençlerimiz arasında kullanımı hızla yaygınlaşan ve ani ölümlere neden olan bu zehire gençlerimiz sigaradan daha ucuz ve kolay ulaşır duruma gelmiştir.

 

Bir anekdot hatırlıyorum;

 

“Bir çocuk hastanesinde yılbaşı öncesi tüm çalışanlar ve doktorlar erkenden evlerine gitmişlerdir. Son kontrollerini yapıp evine gitmeyi hazırlanan hastane müdürü Dr. Fernando, koridorda bir ayak sesi duyar. Dönüp bakınca hasta çocuklardan birinin peşinden geldiğini görür. Loş ışıkta sessizce gelen bu kara bahtlı, kimsesiz çocuğu tanır. Hasta çocuğun artık ölümle karışmış olan yüzüne ve belki de izin almak ister gibi kıpırdayan gözlerine bakar bir süre. Hasta çocuk ellerini uzatır doktora ve “birilerine söyleyin” diye fısıldar. “birilerine söyleyin benim burada olduğumu”…

 

Evet, bütün kentlerimizin, şehirlerimizin kısaca tüm yaşadığımız yerlerin görülen bir yüzü vardır ve o yüz herkesin günlük yaşamına girer. Bir de öbür yüzü vardır, sokak aralarında bir köşede fark edilemeyen bir ayrıntı gibi unutulmuş ya da gizlenmiş kireç badanalı, küçük fakir evlerde yaşayan işsiz, harçlıksız, geleceğinden ümitsiz gençlerimizin yaşadığı göremediğimiz diğer yüzü. İşte onlar hastanedeki çocuk gibi “birilerine söyleyin” diyorlar bizim burada olduğumuzu…

 

Bırakın yolunu adını bile bilmediğimiz bu mahallelerde yaşayan çocuklarımız suçun kucağında doğuyorlar.

 

Cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık, kapkaç ve uyuşturucu temelinde işsizlik yatan sorunlar. Sokakta suça zorlanan gençlerimizin farkında olmak onlara sahip çıkmak devletimizin görevi ama devletimiz bu mahallelerin sadece şafak operasyonlarıyla hatırını soruyor. Hayatın adil olmadığı mahallelerde büyüyen gençlerimize öğrettiği suçlar için kızmaya fazla hakkımız olmadığını düşünüyoruz.

 

Televizyon ekranlarında haber olarak görüntü olarak yer alan gencecik yavrularımıza ölümcül zararlar veren, ucuz olduğu için hızla yayılan, esrardan yüz kat fazla bağımlılık yapan bonzai denen bu zehiri kullanışın asıl nedenlerini bulmaya yönelik bilimsel ve araştırmacı yaklaşımlar sergilenmeli ve gerekli önlemler biran önce alınmalıdır.

 

Riskli gruplar doğru bir şekilde belirlenmeli ve buna bağlı eğitim ve araştırma programları bir devlet politikası olarak uygulamaya sokulmalıdır. Yoksa genç nüfus üzerinde telafisi mümkün olmayan bir zarar ve kayıpta geç kalmış olabiliriz.

 

Gençlerimizin çığlığını duyunuz;

 

“ Bonzai değil, iş istiyoruz, geleceğimizi istiyoruz.”

Yorum Ekle

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz