Bu sohbetimizi “Nisan 1” esprisi olarak algılamayın. Aslında “Özel gün” olarak kabul edilen bu tür etkinliklere pek ilgi duymam. “Analar günü, Babalar günü, Sevgililer günü v.s.” gibi günler, oldum olası benim tarzım değil. Fakat bunca yıllık öğretmenlik hayatımda edindiğim birikimlerin bana gösterdiği bir çok gerçekler var. Baharı, sizlerle bu gerçekleri paylaşmak adına selamlıyoruz.
Kapalı bir kış mevsiminden çıktık. Havalar ısındı, toprak ısındı, toprak altında yatan çekirdek uyandı. Eşya (Tabiat) yeni bir elbise ve yeni bir görünüme büründü. Bir bakıma dünya yeniden canlandı. Hani bir Şairimiz enfes bir söyleyişle ifade etmiş ya;
“Erdi yine ürdi behişt oldu heva anber sirişt
Alem behişt ender behişt her gûşe bir bağ-ı İrem”
(Nisan ayı geldi, hava misk kokulu oldu. Dünya cennet içinde bir cennet, her köşe (de) bir İrem Bağı (oldu).)
Yukarıdaki beytin günümüz Türkçe’siyle ifadesi bu. Tabiatın böylesine canlanmasından, doğaldır ki, insanlar da etkilenir. Bu etkilenme içine girenler ise en çok gençlerimiz ve özellikle yaşları daha çok öğrencilik yıllarına gelen çocuklarımızdır.
Bir öğretmen sıfatıyla, öğrencilerimizi potansiyel hatalı göstermek gibi bir densizlik yapmayı kesinlikle düşünmem ve böyle bir hataya düşmekten de Allah’a sığınırım. Ancak; edindiğim bunca tecrübeler gösterdi ki, öğrencilerimizin özellikle gönül ilişkilerindeki hataları en çok bu günlere tesadüf etti. Bu nedenle özellikle öğrenci velileri bu günlerde çocuklarının arkadaş gruplarına, okul devam-devamsızlık durumlarına ve okul ev gidiş gelişlerine dikkat etmek sorumluluklarını hatırlatmak isterim.
Çocuklarımızın bu dönemleri hepimizin bildiği gibi hassas dönemleridir. Bu hassas dönemler iklimin ve doğal güzelliklerin coşkusuyla birleşince, akıldan daha çok duygular öne çıkmaya başlar. Duyguyla verilen kararların doğruluğu tamamen tesadüflere kalmıştır.
Açıkça söylemek gerekirse çocuklarımızın hata yapmaya müsait olduğu yaş ve mevsim işte içinde bulundukları bu dönemdir bu nedenle hem okullarımızdaki öğretmen ve idarecilerimizin ve hem de velilerimizin öğrenciler üzerinde dikkatli davranacakları en hassas dönemdir.
Bunu söylerken, çocuklarımızın iki ayağını bir pabuca sokalım gibi bir mantık asla taşımıyoruz ancak; kontrollü olmaları konusunda takip edilmeleri de elzemdir diye düşünüyoruz.
Bu mevsimde ki karşı cins arkadaşlıkları genelde bitki isimleriyle başlar. Örneğin, gençler birbirlerine, “gülüm, çiçeğim, menekşem v.s.” gibi hitaplarla başlarlar. Biraz ilerleyince bu hitaplar “kuş” isimlerine dönüşür. “Bülbülüm, kanaryam, muhabbet kuşum v.s” gibi. Daha sonraları da Vahşi Hayvan hitaplarına dönüşür. “Köpek, it, eşek, domuz, hayvan v.s” gibi.
Ama bu arada çocuklarımızın kaybettikleri çok şeyler vardır. Kimileri derslerinden geri kalır, kimileri devamsızlık yapmak durumuna düşer, kimileri yalana alışır v.s.
Bütün bu sebepler dolaysıyla, bu ve bundan sonraki özellikle bahar aylarında çocuklarımıza yaptığımız takipleri daha dikkatli yapmak durumunda olduğumuzu hatırlatmak isterim.
Mutlu bir bahar ve başarılı bir yıl dileğiyle.