Uzunca bir Karayaka şeması ve mazisi konulu yazı yazmak mümkün iken daha kısa bir yazıyla meseleye bakmak gerektiğine inandım. 19. Yüzyılın başlarında bölge, sırtındaki Ayan feodalizmi kamburuyla muzdaripti. Bu kamburu 2. Mahmud hayatından ve iktidarından olmak pahasına ortadan kaldırmak için uğraştı didindi ve başardı da…
(Ve o kahırla düşüne düşüne iklimin en mümtaz padişahı verem oldu bu dünyayı terkedip gitti.)
M. Yavuz Erler Ziğdi’nin geçim kaynaklarını yani sosyo – ekonomik durumunu şöyle izah ediyor:
“Ziğdi köyünde ZAHİRE dışında da bazı ürünlerin yetiştirildiğini tespit etmek mümkündür. 1840 – 41 yılında Ziğdi ile ilgili tutulan bu kayıtlardan belirlenebilen bu ürünler, Mercimek, Nohut, Kartoli, Kendir, Duhan, Soğan, Fiğ ve Dimnit olarak belirginlik kazanır.”
Tohum ekimine bakıldığında, Mercimek ve Nohuta fazla rağbet gösterilmediği görülmektedir. 1840 – 41 yılında Ziğdi’de 15 kile Kartoli tohumu ekilmiştir. Kartoli ziraatının o yıllarda bu seviyede yapılması da dikkate şayandır.
Fransızlar tarafından 1854 yılında Canik Sancağı’nda ekilen Kartoli, muhtemeldir ki
Ziğdi ve Sonisa kazası dolaylarında önceden bilinen bir mahsüldü. Kartoli ekiminin bölgeye erken girme sebebini de; Amasya, Tokat ve İstanbul ile gelişmiş olan ticarete bağlamak mümkündür.
Ziğdi de başka bir mahsül de Dimnittir. Yörede bu ürün Civek Üzümü olarak bilinmektedir. Bu dönemde 2 kile Dimnit tohumu ekilmiştir. Genelde sınır boyları, su hendekleri, su arkları boyunca ekim yapılmıştır. Bugün de Civek Üzümü yörede ekime ihtiyaç duymadan kendiliğinden sulak yerlerde yetişmektedir. Ağaçlara ve sınır kıyılarına sararak kendisine yaşam alanı açan Dimnit, genelde mor renkli ve ince kabuklu bir üzüm türüdür. Yapraklarından yemek yapıldığı gibi Civek üzümünün kendisinden de vaktinde şıra, şerbet ve şarap üretilmiştir.
Ziğdi’de mezkur dönemde tarım alanlarında en fazla Hınta = Buğday ekildiği görülmektedir. Hınta 254 kileyle (6.350 kilogram) ilk sırada yer almaktadır. Buğday ekimini 204 kileyle Arpa, 39 kileyle Çavdar, 20,5 kileyle Darı, 15,5 kileyle Burçak ve 8.5 kileyle (212,5 kg) Alef yani Yulaf takip etmektedir.
Bir de yörede özellikle kömüşlerin = mandaların (camuzların) beslenmesinde faydalı olan Cılban ürününün ekildiği anlaşılmaktadır. Nitelik olarak fasülyeye benzer bu ürün tohumlu olduğu için koşum hayvanlarının beslenmesinde güç ve kuvvet kazanmasında önemli yer tutmaktadır. Ayrıca Hatay yöresinde de ekildiği görülen Cılban, iki bölge arasında demoğrafik yapı anlamında bir yakınlaşmayı sağlamaktadır.
Kümes hayvanları için ekilen ürünün adına Ciyaz (Siyez) denilmiş o devirde. Kaz, Ördek, Tavuk ve Culuk = Hindi gibi hayvanlara yem olmak üzere ekilmiştir. Bu ürünün bir adı da “Süpürgelik” olabilir mi acaba diye aklımdan geçirdim.
Emlak olarak gelir temin edilen bina ve işletmeler temelinde Asiyab, Hamam ve Berber dükkanlarından söz etmek mümkündür. Yine Külekçi, Demirci esnafı da Ziğdi’de mezkur dönemde faaliyet icra etmektedir.
Aynı dönemde Karayaka Nahiyesi’ne bağlı köyleri ayrıca bir cetvel halinde ayrı bir bahiste ele alacağım.
ES
15 Mayıs 2021
İstanbul
***
Asiyab:Un ve Kendir değirmeni.
Cılban: Yabani fiğ.
Duhan: Tütün.
Külekçi: Tahtadan yemek kabı, kaşığı ve mutfak eşyaları yapan kimse.
Kartoli:Patates.
Feodalizm: Sosyal, siyasal ve ekonomik manada örgütlenme biçimi. Derebeylik.