Amasya İtimat

TEKEL İŞÇİLERİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

Ülke genelinde özlük haklarının verilmesi için eylem yapan Tekel işçileri 12 Ocak 2010 Salı günü Basın açıklaması yaptı.

 

Saat 12.00’de Tekel İşletme Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklaması öncesinde sazlı sözlü konser verildi.

 

Basın açıklamasına tekel işçileri, emekli Tekelciler, sivil toplam kuruluş temsilcileri, Erbaa Tekel İşletme işçileri ve vatandaşlar destek verdi.

 

TEK GIDA İŞ Sendikası temsilcisi Ömer Alpat tarafından ilçemiz sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan Basın açıklaması, AK Parti aleyhine atılan sloganlar eşliğinde okundu.

 

Program  Tekel İşçilerinin topluca çektikleri halay ile son buldu.

 

Tekel İşçilerinin Basın açıklaması şöyle:

 

Bizler TAŞOVA’DA örgütlü sivil toplum kuruluşları olarak TEKEL çalışanlarının eylemine tam destek verdiğimizi ve bu süreçte tekel çalışanlarının yanında ve ülkemiz genelinde gündeme gelecek olan diğer özelleştirme, işsizleştirme, hak ihlallerine karşı tek yürek olacağımızı ifade ediyoruz.

Filistin’e yol açık konvoyuna katılan herkese buradan selamlar yolluyoruz. Müslüman bildiğimiz mısırlı yetkilileri de size havale ediyorum.

Değerli TAŞOVALILAR bizler tekel işçileri olarak yaşadığımız sıkıntılı günlerimizde sizleri yanımızda görmek, direnme gücümüzü artırıyor. Hepinize teşekkür ediyoruz.

29 gündür süren direnişimiz konusunda ve yaşadığımız süreç hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum. 1980’li yılların başında IMF reçeteleriyle tanıştı ülkemiz. ‘Serbest Pazar ekonomisi, dışa açılma, özelleştirme ‘üçlüsü güzel bir yenileşme olarak sürekli anlatıldı. Türkiye’nin ekonomi politikası yeni bir rotaya sokuldu.

24 Ocak 1980 ekonomik kararlarından sonra 30 yıl geçti. Ekonomide hangi sorunlar çözüldü, hangi dengeler sağlandı? Sadece belli bir kesime çıkar sağlandı. Tutulan yolun yanlışlığını söyleyenler oldu. Şarlatanlar her gün konuştular. Şarlatanların yalanları doğruların yerine kondu. Şarlatanların anlattığına göre Türkiye’nin ekonomik büyümesi hızlanacak, dış ödeme dengesi sağlanacak, yatırımlar artacak, işsizlik oranı azalacak, iç tasarruf oranı yükselecek, borçlanma gereksinimi hafifleyecek, kamu kesimi finansman dengesi kurulacak, enflasyon kontrol altına alınacak, ekonomideki kara delikler tıkanacak, yabancı sermaye doğrudan yatırımları doğrudan artacaktı. Peki, ne oldu? Olanları birlikte yaşayıp, öğreniyoruz. Şarlatanların söylediklerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Sayın Taşovalılar Tekeldeki gelişmelerin tarihini de kısaca anlatayım. IMF’ye verilen niyet mektuplarında Tekelin önce üçe bölüneceği sonra da içki, tuz ve tütün ürünleri .üreten kuruluşları özelleştirilecekti. TEKEL’i yok etmek için IMF’nin talimatıyla hazırlanan Tütün Yasa Tasarısı, 20 Haziran 2001’de meclisten geçti. Dönemin Cumhurbaşkanı   Ahmet  Necdet   Sezer   bu   yasanın   sorunlara   yol açacağını belirterek yasayı veto etti. Fakat IMF direktifleri baskın geldi, yasa geçti. Tütün üretimine büyük darbe vuran bu yasa sonrası üretici tütün ekmekten caydırıldı. Bu uygulamalarla tütün üreticisi köylü tasfiye edilip göçe zorlanırken, Taşova’da bunu somut olarak yaşadık. Sekiz bin tütün üretici köylümüz vardı. Bu sayı bugün beş yüze düşmüş olup, özel sektör insafına terk edilmiştir.

Tekel, 147 yıllık geçmişiyle binlerce çalışanı, tütün üreten yaklaşık 750 bin üreticisi, nakliyecisiyle uzun yıllar en çok vergi veren kuruluşlar arasında daima ilk üçte olmuş. Ülkemizin en ücra köşesine yatırını ve istihdam sağlamış ve bunun en güzel örneği ilçemizin kuruluşuyla birlikte bir kişiyle başlayan istihdam bugün 800’e yakın insanın iş ve aş kapısı olmuş ve bu süreçte kapanma noktasına gelmiştir.

Tekel’in alkollü içkiler bölümü 2003’te 290 milyon dolara Limork- Nural- Özaltın-Tütsab Girişim Grubu’na satıldı. Bu grup da 3 yıl sonra şirketi yaklaşık 1 milyar dolara Amerikan Texas Pacific Group’una sattı. Kamusal” varlıklardan nasıl büyük rantlar kazanıldığını ibret verici bir örneğidir bu olay. Hiç unutulmaması gereken bir örnektir… Bu örnek bilincimize kazınmalıdır. Tekel’in sigara fabrikaları ve markaları ise 2008’de 1 milyar 720 milyon dolara British American Tobacco’ya (BTA) satıldı. Bu satış yapılırken tütün üreticisi ve çalışanı mağdur edilmeyecek sözü verildi. Bizler bu söze inandık; çünkü söz verenler devletimizin temsilcisiydi. Bizi bu konuda eleştiren dostlarımız ve aydınlarımız vardı; fakat biz yetkililere güvendik, inandık. AKP hükümeti Tekel’in tütün alımını engelledi. Fabrikaları işletme atölyelerini kapatarak önce üreticiyi sonrada çalışanları mağdur etmeye kalktı ama TEKEL işçisi bu oyunu bozacak işçiye dayatılan 657 sayılı devlet memurları kanununa eklenen 4-C maddesi yirmi birinci yüzyılda kölelik yasasıdır. Hükümetin on iki bine yakın arkadaşımıza dayatılan 4-C Özlük haklarımızın yok edilmesi iş güvencemizin elimizden alınması demek

Bizler özlük haklarımızla birlikte yeni iş yerlerimize geçmek çalışarak üreterek kazanmak istiyoruz. BU isteğimiz gerçekleşinceye kadar direnişimizi sürdüreceğiz. ÖLMEK VAR DÖNMEK YOK DİYOR ve bunda kararlıyız. TEKEL işçisi tarihlerden gelen şanlı direnişlere sahiptir. Cibali’de cevizlide İzmir tütün işletmelerinde yaşanan direnişler unutulmadı, Bizler bu direnişlere yenisini ekliyoruz. ANKARA, nın soğuğunda havuza atılan arkadaşlarımızı. Biber gazına tazyikli suya maruz kalan TEKEL işçilerini ANKARA da tüm sivil toplum kuruluşları dernekler odalar sendikaların desteği çığ gibi büyüyor. Tekel işçisi yalnız olmadığını gördü. Türkiye emek sınıfı dayanışma içerisindedir. Bu durum umudumuzu artırıyor. Bu olaylar sürerken Sayın Recep Tayyib Erdoğan üç çocuk yapın diyor. Bu nasıl bir öneridir. İş, aş, eğitim nasıl sağlanacak. Sorumlu bir insan bu öneriyi nasıl yapar.

Televizyonda   görüyoruz,   gazetelerde   okuyoruz.   2010   yılına, TEKEL  işçisi  damgasını  vurmuştur.  Sınıf dayanışması  sürdükçe, kazanma umudumuz artıyor. 93 ülkeden destek aldık. Bu gelişme çok önemlidir. Mutlaka başaracağız.

Bu direnişimiz bekli de kötü gidişin bitişini hazırlayacaktır. Bütün emekçiler el ele verse, dünyayı yeniden düzenlerler.

Bizim bu direnişimiz, pancar üreticilerine de ışık tutacaktır. Şeker fabrikalarına yönelik özelleştirmeler yargı tarafından durduruldu. Bu süreç iyi değerlendirilmeli ve satışlar önlenmeli.

TEDAŞTN satışı gerçekleşti. Elektrik ile ilgili sorunlar yaşayacağız. Yakında bu satışın faturaları hepimize kesilecek. Özel Güvenlik Birimleri yasallaştırılıyor. Bu gelişmeler emniyet çalışanlarının da iş güvencesini tehdit ediyor. Üniversiteler de araştırma görevlilerinin de iş güvencesi kaldırıldı. Ücretli, sözleşmeli öğretmenlik eğitim emekçilerinin önemli bir sorunu durumunda. Sağlığın özelleştirilmesi, hastanelerle birlikte eczanelerimizi de etkiledi. Eczacıların haklı tepkileri gündemdedir. Hükümet, hastaneleri sınıflandırıyor. Bu değişiklikler hepimizi etkileyecektir.

Bizler, TEKEL’in satışı gündeme gelince, “TEKEL vatandır, vatan satılamaz!” diyerek sesimizi yükseltmiştik. Fakat satışı önleyemedik… Cumhuriyetimizin en büyük yatırımı olan bu işletmeler satıldı… Ülkemiz bu satıştan zarar etti.

Peki, kim kârlı çıktı?

Karlı çıkan emperyalizmdir. Karlı çıkan emperyalizme bağlı hareket eden işbirlikçi kapitalizmdir.

“Zararın neresinden dönülürse kârdır” demiş atalarımız. Var olan zenginliklerimize sahip çıkalım… İlçemizde Zirai Donatım Kurulu kapatıldı, Kara Yolları Bakımevi kapatıldı, TEKEL kapatılıyor… Yeterince tepki göstermedik. Şimdi HES kuruluşları toprağımızı, doğal çevreyi tehdit ediyor. Hidroelektrik Santralleri konusunda örgütlenmezsek, küresel ısınmanın da etkisiyle,  bir felaketle karşılaşacağız.  Bu  tehlikeyi  önlemliyiz…   İşçisiyle,

DEĞERLİ ARKADAŞLAR

Biz herkes için sosyal adalet istiyoruz. Ülkemizde bir yanda on binlerce kişi açlığa itilirken büyük halk kitleleri insan haysiyetine yaraşır bir yaşam seviyesi elde etmenin umudunu çoktan yitirmiş sadece ölmemeye çalışırken diğer yandan bir takım rakamlar yan yana sıralanarak halkın gerçeğine hiç de uymayan pembe tablolar çiziliyor.

Özelleştirmeler ve iş yerleri kapatmalarıyla işsizler ordusu her geçen gün daha da büyütülüyor.

Kar da kış da ve sokak da bu mücadelenin nedenleri üzerinde durmak yerine ideolojiktir denilerek işin kolayına kaçılıyor.

Ekmek mücadelesi için sesimizi duyurmaya çalışırken tazyikli su biber gazı sıkılıyor. Arkadaşlarımız coplanıyor gözaltına alınıyor. Askeri ücret adı altında sefalet ücreti belirleniyor. Kiralık işçilik düzenlemesiyle işçiler köleleştirilmek istemiyor. İşçiler sendikalaştırma hakkından ve kıdem tazminatından yoksun 4/c statüsüne mahkum edilmeye çalışılıyor. Örgütlenmek için atılan her adım işten çıkarmalarla sonuçlanıyor. İşsizlik sigortası fonu amacı dışında kullanılıyor. Sosyal diyalog mekanizmaları işletilmiyor. Evet ülkemizde bunlar ve daha fazlası oluyor.

Değerli arkadaşlarım; Bir yerde mağduriyet varsa ve bu mağduriyet büyükse demokratik hakkımız olan eylemlerin gündeme gelmesi kaçınılmazdır. Bunu herkes kabullenmek zorundadır. Kimse bize niçin eylem yapıyorsunuz diye sitem etmesin sitem edenler bizi eyleme mecbur etmişlerdir.

Emek örgütleri halk’tan demokrasiden ve halktan yana her iktidarı başımızın üzerinde taşımaya hazırız. Bizim isteklerimiz sade ve masumdur. Biz arkadaşlarımızın sosyal devlet çatısı altında mutlu huzurlu çalışmalarına geleceğe güvenle bakmalarını istiyoruz.

İddiaların aksine ne ideolojik yaklaşıyor ne yatarak para kazanmak istiyor sadece ve sadece bu masum amaç için mücadele veriyoruz.

Değerli arkadaşlarım ekmek mücadelesi için yaptığımız eylemler bir ihtiyaç halini almıştır. Hükümete düşen görev inadından vazgeçip taleplerimizi hemen dikkate alarak gereğini yapmaktır.

Taşova ‘ da tekelin kuruluşu 1946 yılında başlıyor. 1 işçiyle başlayan süreç 800 insanın iş ve emek kapısı olmuş Taşova merkez ve köylerimizde emekli ağabeylerimiz ve şuan tokat Erbaa samsun İstanbul olmak üzere 250 civarı arkadaşımızın da iş ve aş kapısı olmaya devam etmektedir. Bu arada rahmetli olan arkadaşlarımızı, ağabeylerimizi bir kez daha rahmetle anıyor hayatta olan emekli amcalarımıza ağabeylerimize uzun ömürler diliyorum.

Değerli arkadaşlarım sevgili Taşovalılar bu ayın sonu itibariyle tekelimiz kapanıyor. İlçemizde ilk kapanan kamu kuruluşu tekel değil tabi ki bundan önce zirai donatım kurumu şeker bank ceza evi karayolları bakım evi kapatıldı. Burada çalışan onlarca insan ilçemizden göç etti o günün iktidar temsilcileri ne yaptı. Ve bugün iktidar temsilcileri ne yapıyor Bu ses On binlerce insanın sesidir Eylemlerimize katkı veren herkese teşekkür ediyoruz. Hoş görüşünden dolayı halkımıza teşekkür ediyoruz. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da soğukkanlı ve sorumlu davranmaya devam edeceğiz. Biz barış ve istikrar içinde bir TÜRKİYE istiyoruz Umuyoruz ki hükümet bu olgun eylemlerden gerekli mesajı çıkaracaktır Umuyoruz ki hükümet gereken uzlaşma zeminini hazırlayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor eyleme destek veren emek ve meslek örgütlerine teşekkür ediyorum.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.