Amasya İtimat

ŞU SAZIMA BİR DÜZEN VER

0
869

Dünya denilen varlık ya da gezegen yerinde durmuyor. Hilkatinde var olan bir ezber/yetenek ile kendisine verilen görevi kusursuz yerine getiriyor. Akşamın sabah olmasında, sabahın öğlen olmasında, gecenin sessiz, ıssız ve serin geçmesinde mutlaka büyük payı var. Çünkü, ölçüsü var, gayesi var. Koynunda barındırdığı canlılara hayat sunuyor. Bağrından çıkan suyu canlıların hizmetine sunuyor. Yaşama sevinci veriyor. Nefes almadan yaşamak imkansız. Canlıların nefes almasını sağlıyor. Üzerindeki canlı veya cansız her şeye toprak ve toprağın imkanlarını bedelsiz, ücretsiz, karşılıksız sunuyor. İmkanlarından, bir ölçü içerisinde herkes faydalanıyor, yararlanıyor. İlanihaye bu görevine devam edecek. Ne zamana kadar? Kendisine bu yeteneği, beceriyi, görevi verenin; bu yetki ve imkanları elinden alana kadar.
*
Oysa, yeryüzünün en güzel varlığı insana bakalım. İnsanda, akıl ve fikir yaratılışından beri var. Dünyanın en özel ve güzel imkanları insanda. Hayatı kotarabilme konusunda yetki alanı var. Sonsuz bir yaşam verilmemiş. Sonsuz bir imkan da verilmiş değil. Varlığının ve hayatının sebebi belli. Kendisini yaratana bir imtihan verecek. Bu imtihanın soruları ve cevapları fıtraten kendisinde var. Gah gökyüzüne bakacak, gah yeryüzüne. Hayır ve şerri fehmettiğine göre, eylemlerini bu iki kelime üzerinden ifa etmeye gayret edecek. Kaldı ki zorunluluk yok. İster şer içerisinde yer alır, isterse hayır içerisinde.
*
İnsanoğlunun geçmişine bakılınca, nelerin üstesinden geldiği görülüyor. Yeryüzüne ayak bastığı günden itibaren yeme, içme, barınma ve çoğalma güdülerinin kendisine bahşedilmiş olduğundan haberdar. Bir eylem ve hareket kabiliyeti yüklenilmiş doğuştan. Bakıyor, görüyor, üretiyor, icat ediyor, toprağın sunduğu imkanları zorluyor, tüketiyor. Hava, su, toprak bahşedilmiş en büyük sermaye. Akıl bunun üstüne artı bir sermaye. Geriye kalan düşünce ikliminde yol almak.
*
Bütün bu güzel şeylerle mücehhez kılınmış, donatılmış insanın yapacağı, ölümlü dünyada görev ve ödevlerini yerine getirmek. Bunun için fazla zorlanmasına da gerek yok. Kendisine canı, kanı, malı, aklı, fikri bahşeden yol da göstermiş. O yol kimi vakit ve süreç dahilinde karanlık ve girift olabilir. Dikenli yollar olmadan olmuyor; karanlıklar, sabahın, güneşin, aydınlığın kıymetini öğretiyor. Dünya aynı zamanda bir öğreti alanı. Yine de, hayatı devamlı aydınlık tutmak insanın elinde.
*
Savaşların, kanın, imkansızlığın, yoksulluğun çarkında kıvranan insanın, önü belli sonu belli dünyada neyin hesabını gördüğünü anlamak mümkün değil.
Malın hesabını yaparken, canın hesabını yapmamak insanlıkla bağdaşmıyor. Hep benim olsun, en güzel imkanlar içinde hayat süreyim düşüncesi içinde, insan o kadar benlik ve hırsa bürünüyor ki tarifini can verenin yaptığı ” bir damla su” dan halkedilmiş olduğunu, bir gün, bu çok sevdiği dünyadan “bir top bez” ile gideceğini unutup gidiyor.
*
Dünya düzeninin ve siyasetinin; imkanları daha çok ve daha fazla, daha savurgan, daha emredici, daha keskin, daha bencil, daha ölümcül, daha insani değerler dışında ve daha insanı köleleştirme, yoksullaştırma, sömürme, kan ve kin üretme sevdası elinde olanlarda olduğu sürece, dünyanın hilkatinde var olan yapının düzeni asla tutmayacaktır.
*
“Şu sazıma bir düzen ver” diye diye nice ömürler tükenip gidecektir.

Emin Hoca Tortukoğlu

03.11.2013
İstanbul

Yorum Ekle

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz