SİYASET TOZ-DUMAN
Ömer CELEP
Daha önceki yazılarımızda; 10 Ağustosta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ülkemizde iktidar beklentisi içinde olan siyasi partilerimizdeki yönetim kadrosunda değişiklikler olacağını ya da olması gerektiğini ifade etmiştik. Şu an o süreci yaşıyoruz.
İktidar partisi olması nedeniyle öncelikle Ak-Parti’deki değişiklikleri konuşalım. Ak-Parti, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda da, olamaması durumunda da genel başkanın değişmesinin gerektiren bir sonuçla seçime girdi. Bu şu anlama geliyor. Erdoğan cumhurbaşkanı olduğu için genel başkan değişecek. Olmasaydı yine değişecekti çünkü parti tüzüğünde üç dönem kuralı var. Bu realiteye göre Ak-Parti 2015 seçimlerine yeni genel başkanla girecek. Yani Ak-Partililer artık, Recep Tayyip Erdoğan karizmasından yararlanamayacak ya da onun yanlışlarını savunma zorunluluğu içinde olmayacaklar. 27 Ağustosta seçecekleri yeni genel başkanlarını görücüye çıkaracaklar. İsim üzerinde durmak istemeyiz. Çünkü görücüye hangi isimle çıkacaklarına kendileri karar verecek. Ama genel başkan kim olursa osun bütün partililer o isim etrafında firesiz ve hatta daha geniş bir tabanla buluşacaklar.
Ana muhalefet partisi olan CHP ye gelince; parti yönetimi cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu farklı okuyor olmasına karşın sonuç itibariylre seçim mağlubu olarak kendi delegelerine hesap verme sürecine girmiştir. Bu cümleden olarak parti içi muhalefet, kurultay faaliyetlerine girişince genel başkan Kılıçtaroğlu belki de iç muhalefetin bu gayretiyle partinin daha da yıpranacağını sezmiş olmalı ki, kurultayı toplamak suretiyle delegelerine hesap vermeyi tercih etti ve kurultayı toplama kararı aldı. Süreç başladı. Ama çok önemli bir kadro değişikliği olacağı kanaatinde değiliz. (kurultay seçiminin galibi yine Kılıçtaroğlu.)
İkinci muhalefet MHP ye gelince. Şu an ortalık sakin gibi gözüküyor. Seçim sonuçlarının galibini görmüyor ve kendisini de bu seçimden “mağlup çıkmış” olarak değerlendirmiyor.
Seçimin nasıl okunacağı konusu herkesin kendi bileceği iş… Oraya karışmayız.
Arzumuz; yeni yüzler, yeni projeler, yeni, yarışlar, yeni anlayışlar, yeni akıllar, yeni söylemler ve her türlü yeni, yeni, yeni…
Bu kadar yeni söyleminin arkasından, her türlü eskiyi reddetme anlamı çıkmasın…
Akıllı yöneticiler; eskiyi yayla gerer ama yeniyi iple çeker. Her eski atılamayacağı gibi her yeni de alınmaz, alınmamalı. İşte başarı; hangi eskinin atılacağını bilmek ve hangi yeniyi alınacağını kestirmek basiretinden geçer. İşte bu basirete erenler başarır ve eremeyenler kaybeder.
2015 Seçimlerine Ak-Parti dışındakilerin bir yönetim değiştirmeyeceği ve seçime aynı kadrolarla gireceği kanaatindeyiz.
Dostlarımız kızsa kırılsa bile bu gerçeği söylediğimiz için bizi bağışlasınlar.
Bizdeki muhalefet, ülke iktidarından çok parti içinde iktidar olma başarısıyla avunabiliyorlar. Onlara parti içinde iktidar olmaları yetiyor. Gerisine de gerek duymuyorlar. Tabi bu da kendi bilecekleri bir iş…
İddiamız odur ki; 2015 seçimlerinin galibi yine Ak-Parti olacaktır. Bu ülkede bu toplumda yaşıyoruz. Çok arkadaşımızın şu öz eleştirilerine hemen her gün tanık olmaktayız. Bizim liderin yeterli olmadığını biliyoruz ama ne yapalım oyumuz yine CHP ye veya MHP ye…
Bu ifadeler göre göz ardı edilen şu var. Türkiye’de iktidarı; partisini ne pahasına olursa olsun destekleyenler değil; hizmet alan, beklentilerine göre idare edildiğini düşünen v.s. insanlar belirliyor. Öyleyse iktidar olabilmek için söylem ve eylemlerimizi bu insanları kazanmayı hedefleyerek yenilememiz ve geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde parti içi iktidar olarak yaşamaya mahkum oluruz.
Kendi adımıza söyleyelim. Bu ülkenin iktidarı da güçlü olmalıdır, muhalefeti de… Eğer herkes güçlü olursa seçmenin yanlış karar vermesi, sonucu değiştirmez. Önemli olan ehil insanların iktidar olmasıdır. İktidar olanın hüviyetinin çok fazla önemi yok. Herkes ehil olursa tercihler farklı olsa bile sonuç doğrudur.
Sonuç olarak bizim merakımız; hangi partide kimin kazanacağından çok, ülkenin; kiminle ne kazanacağı noktasındadır.
Şu gerçeği söylememize okuyucularımız lütfen izin versinler. Her seçimi kazanan Tayyip Erdoğan, kurduğu partisinin genel başkanlığını bıraktığına göre, hiçbir seçim kazanamayanların bundan alacakları dersler olduğuna inanıyoruz.
Yanlışta direnirseniz Ak-Parti nin kazanması sonucuna katlanmayı göze almalısınız.
Bir gönül adamı ne güzel söylemiş!
“Görelim Mevla’m neyler,
Neylerse güzel eyler.”