12 Haziran seçimlerine bir aydan az bir süre kaldı.
Parti liderleri seçim meydanlarında bol keseden vaatlere devam ediyorlar.
Bırakalım etsinler.
Yapılan vaatlerin ekonomik alt yapısı yok.
Kaynaklar nereden bulunacak dendiğinde, benim adım falan ben bulurum ifadesini seçmen çok inandırıcı bulmuyor. Ciddiye alınacak vaatler de yok değil. Yeni Anayasa yapılması gibi..
Seçim öncesinde C.H.P, M.H.P. ulusalcı milliyetçilik rayında aynı kompartımanda yol alırken ülkemizdeki Kürtleri temsil ettiğini iddia eden B.D.P’lilerin de aynı rayda farklı vagonda oldukları görülüyor. Bu üç partinin savundukları ulusalcı politikalar ülkeyi bölecek mahiyettedir.
Ak Parti’nin 12 Haziran seçimlerine yönelik yapılan anketlerde yüzde 45-50 bandında oy alacağı rakamsal olarak ifade edildiği, M.H.P’nin baraja takılabileceği ya da kıl payı geçebileceği, C.H.P’nin yüzde 20-25 civarında oy alacağı tespitleri yapılmaktadır.
Ak Parti’nin seçim sonrası yeni anayasa çalışmalarını başlatacağını açıklaması olumlu bir vaaddir.
Anayasaların değişip değişmeyeceği hususu tartışılırken siyasilerin akademisyenlerin farkında olmadan ya da bilerek devletin mevcut yapısı ve bazı geleneksel değerlerin muhafazası hususunda aşırı derecede korumacı oldukları görülmektedir.
Bu anlayış, devleti kutsallaştıran, onu vasıta olmaktan çıkaran ve onun bir gaye, yüceltilmesi gereken en üstün oluşum olarak niteleyen Makyavelist devlet anlayışıdır… Bu anlayışa sahip C.H.P ve M.H.P’nin aksine Ak Parti yetkilileri, insan merkezli çoğulculuğu, insan hak ve özgürlüklerini koruma altına alan bir anayasası olan devletten yana olduğunu deklare etmişlerdir.
Çağdaş normlardaki anayasalarda değiştirilemez maddeler olmamalıdır. Bizlerin, gelecek nesillerin karar verme konusundaki özgür iradelerine ipotek koyma hakkımızın olmadığını bilmemiz gerekir. Eğer çağdaş demokrasinin ileri derecede uygulanmasını garanti altına alacak yeni Anayasa yapmak istiyorsak içinde değiştirilemez maddeler olmamalıdır.. Eğer değişmez maddeler olacaksa onların insan merkezli hak ve özgürlüklerin korunmasını içeren maddeler olması doğru olur kanısındayım.
Yeni Anayasa aynı coğrafya üzerindeki farklı etnik ve farklı inanç gruplarının kendilerine has inançlarıyla yaşamlarını sürdürmelerini garanti altına almalıdır.
Devlet ya da onu temsil ettiğini iddia eden iktidar sahipleri; bireyleri, etnik ve inanç grupları nitelik olarak tanımlamamalıdır. Herkes kendini nasıl inanıyor ve düşünüyorsa öyle tanımlamalıdır. Mevcut anayasamızdaki millilik kavramı yeniden tanımlanmalı ideal olmaktan çıkarılmalıdır. Türkiyelilik anlayışı idealize edilmelidir.
Laikliğin yaşam ve inanç özgürlüğünü esas alması (özgürlükçü, devletin inanç sahipleri ve topluluklara müdahil olmaması) anayasada yer alması sağlanmalıdır.
Anayasanın ruhu devlet merkezli değil, insan merkezli olmalıdır.
Temennim odur ki 12 Haziran seçimleri sonrası yeni bir Anayasayı siviller yapar