HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
Seyahatimizin ikinci günü sabah erkenden uyanıp zamandan kazanmak istiyoruz. İlk işimiz Taşkent’te metroya biniyoruz. Metro duraklarının çok geniş ve sanat eserleri ile donatılmış olduğunu görüyoruz. Her beş dakikada bir tren geliyor. İnsanlar arasında bir koşuşturma ve telaş yok. Herkes birbirine selam veriyor. Buna bayanlarda dahil. En çok kullandıkları kelimenin başında ‘rahmet’ geliyor. ‘Rahmet’ Özbeklerin dilinde teşekkür manasına geliyor. Metroda bir kaos yok. Gençler büyüklere yer veriyorlar. Bizim önceki halimiz gibi sakin ve geleneklerine bağlı insanlar. Orta Asya Türkleri içinde Özbekler en sakin bir millet olarak tanınıyorlar. Bir haftalık gezi boyunca hiç kavga ve gürültüye şahit olmadık. Trafikte sadece bir tane basit bir kaza gördük. İnsanlar kurallara uyuyorlar. Özellikle trafikte dikkatliler. Çünkü trafik cezaları 100 dolar civarındaymış.
Bindiğimiz metro ile önce Özbeklerin ‘Müstakillik Meydanı’ dedikleri bağımsızlık meydanına varıyoruz. Meydan çok büyük ve ağaçlarla donatılmış. Taşkent düzlük bir alana kurulmuş ve yatay mimari hakim durumda. Yollar çok geniş ve her iki tarafı devasa ağaçlarla çevrili durumda. Temizlik bakımından bizden iyi durumda. Herkes görevini iyi yapmaya çalışıyor. Çünkü görevini yapmayanlardan devlet hesap soruyor. Mesela dediklerine göre yaptırılan bir caminin çatısı bir sene sonra akmaya başlayınca sorumluların hepsi hapse atılmış. Geldiğimiz Müstakillik meydanında ilk olarak Özbeklerin milli kahraman olarak gördükleri bizim Timurlenk dediğimiz Emir Timur’un at üzerinde devasa bir heykeli var. Heykelin hemen karşısında Ruslardan kalma büyük bir Özbekistan oteli var. Timur’un heykelinin kaidesinde Rusça, Özbekçe ve Osmanlıca ‘Güç Adalettedir’ sözü yer almakta. Timur heykelinin önünde bir hatıra fotoğrafı çektikten sonra hemen karşısında bulunan Taşkent’in en meşhur Şehir müzesine gidiyoruz. Müzede Özbeklere ait tarihi ve kültürel bir çok eşyayı görüyoruz. En önemli parçalar arasında Hz. Osman zamanından kalma orjinal Kur’an-ı Kerim’in 1905 yılında yazılmış bir kopyasını görüyoruz. Bu orijinal Kur’an-ı Kerim’in aslını ise başka bir müzede ziyaret ediyoruz. Bu orijinal Kur’an-ı Kerim İslam dünyasında Taşkent nüshası olarak biliniyor. Bunları ziyaret ediyor ve fotoğraflarını çekiyoruz. Daha sonra Taşkent’te Ak mescit, Raket mescit, İslamabad mescitlerini ziyaret ediyoruz. Dikkatimizi çeken şey mescitler çok büyük alana kurulmuşlar. Hepsinin otoparkı mevcut. Ayrıca çok temiz ve bakımlılar. Mescitlerin içleri çok süslü ve sanatlı olarak yapılmışlar. Vakit namazlarında bile kalabalık bir cemaat var. En önemlisi ise cemaatin çoğunluğu gençlerden oluşuyor. Hanefi mezhebini taklit ediyorlar. Ezanlar Rus işgali sırasında okunmaz iken şimdi açık bir şekilde okunuyor. Cuma namazını bir kenar mahallede kılmamıza rağmen benim tahminime göre beş bin civarında insan vardı. Cuma namazından önce her cami çevresinde yirmi civarında resmi ya da sivil polis güvenlik tedbiri alıyorlar. Cuma namazından sonra ‘damla’ ile tanışıyoruz. (Not: damla Özbek dilinde imam demek) Damla bizimle yakından ilgileniyor ve bizi caminin mutfağında pişirilen Özbek pilavını yemeye davet ediyor. Bir taraftan yemek yerken aynı zamanda konuşuyoruz. Özbeklerin kullandıkları kelimelerin çoğu bize benziyor. Daha sonra damla bize camiyi ve eklentilerini gezdiriyor. Özbekistan’da camiler ciddi bir planlama ile külliye şeklinde yapılmış. Caminin yemekhanesi, misafirhanesi, Kur’an Kursu, okuma salonu, kütüphanesi, imam odası, tuvalet ve abdesthanesi ve başka birimleri mevcut. Camilerde imam ve müezzinlerden başka kadınlardan oluşan temizlik görevlileri de mevcut olduğu içi camiler tertemiz ve güzel halılar mevcut. En çok dikkatimi ise tuvaletler ve abdest yerleri çekti. Tuvaletlerin içleri bile çini ile kaplanmış durumda. Tuvaletler bize göre daha temiz. Her tuvalette kâğıt mevcut ve içeride bulunan raflarda yedek kağıt ruloları var. Ayrıca abdest alma yerleri planlı bir şekilde yapıldığı için abdest alan insana su sıçramıyor. Abdest yerlerine de cami kadar önem vermişler ve güzel yapmışlar. Gayet planlı ve temiz. Abdest alma yerlerinde fazla bir şekilde hem kağıt rulolar hem de yüz ve ayakları silmek için mendil büyüklüğünde temiz havlular mevcut. İsteyen istediğini kullanıyor. Yine buraların bakıcıları var. Abdesthanelerde çamaşır makineleri var. Görevliler kirli havluları yıkayarak temizliyorlar. Sonuçta temiz bir tuvalete girip temiz bir yerde abdest alıp temiz bir camiye giriyorsunuz. Almamız gereken çok ders var.
(DEVAM EDECEK)