Amasya İtimat

48 yıl önce 48 yaşında vefat etmişti, ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMENİ:

Taşova’mızda eğitim adına hizmet vermiş pek çok isim vardır. Unutulmayan, unutulmaması gereken bu isimlerin başında Merhum Öğretmen Osman SEVİM gelir. Ağırbaşlı, bilge tavrı, yapıcı ve uzlaştırıcı kişiliği ile çocukluk, hatta ilk gençlik anılarımda yerini korur.

Babam Rahmetli Terzi Nazım Ustanın “Osman Abi” diye hitap edip saygısını her fırsatta gösterdiği önemli şahsiyet. Bildiğim, tanıklık ettiğim bir durum da var bu önemli saygı ile ilgili. Kardeşim Mustafa’nın ilkokula başlamasına daha bir yılı varken, babam; o sene birinci sınıfları okutacağını öğrendiği Osman SEVİM’in öğrencisi olması için kardeşimi bir yıl erken kaydettirmişti okula. Mahallemizde kardeşimle akran olan Ahmet GÜNAYDIN ve Fethi KARAİSMAİLOĞLU ile Ünal ERDAL’ın da öğretmeni olduğunu hatırlıyorum.

Babam öğretmenlerle de samimiydi. Onlardan da öğreneceği çok şey olduğunun farkındaydı. Öğrenmek için illa okulda öğrencisi olmak gerekmiyordu ki. öğretmenlerin. Onlarla sohbet ederken de çok şey öğrenilebilirdi. Önemli olan, ilgi duymak ve öğrenilecek bilgiye ihtiyaç olarak görmek.
Babamdan doyduğum ve Osman SEVİM’e ait olduğunu hatırladığım eğitim yöntemi, eğitime dair anekdotlar da var yadımda.

O yıllarda Tabiat Bilgisi adında ders vardı şimdilerde dersin adı da içeriği de değişti. Çocuğunun durumunu öğrenmek için okula çağırılan bir anneye öğretmen, Tabiat Bilgisi Dersini ima ederek “Tabiatı kötü” der. Belki okuma yazması da olmayan gariban kadıncağız kendi kendine; “Çocuğumun tabiatı da iyidir emme, okulda mı değişiyor acep?” diye söylenir.

Her sınıfta olduğu gibi onun sınıfında da seviyesi düşük, okumada gözü olmayan, ilgisi zayıf öğrenciler vardır. Bunlardan birisi daha geri düzeydedir ve ne yapsa bir türlü okuma konusunda istenen düzeye gelememekte, verilen ödevleri de yapmamaktadır. O tarihlerde Hükümet Caddesinde, Ziraat Bankasının eski binasından dönüştürülerek açılıp hizmete sunulan İlçe Kütüphanesi çarşıya yakın, kırtasiye dükkanından bakılınca da görülebilecek konumdadır. Öğretmenlik sınıfta öğrencilerini güdüleyip gerektiğinde rol de yaparak öğrencilerin ilgisini oluşturmak sanatıdır. Onları birey olarak tanıyıp, ihtiyaçlarını tespit etmek ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda öğrenmeye yöneltmektir. Osman SEVİM Öğretmen girer sınıfına ve öğrencilere; “ Biliyor musunuz dün ben ne gördüm kırtasiye dükkanından bakınca” Tüm öğrenciler öğretmeni merakla dinlemektedir. Devam eder öğretmen; “ Önce çok şaşırdım görünce ama zaten onda son zamanlarda olumlu gelişme olduğunu, okumasının da düzeldiğini fark ediyordum. “ diyerek öğrencilerinin daha da meraka sürükleneceği, ” İçinizden bir arkadaşınız dün okuldan sonra ilçe kütüphanesine giriyordu. Yanlış mı görüyorum diye baktım ama uzaktan da olsa tanıdım onun olduğunu. O arkadaşınızı tebrik ediyorum. Sizlerin de kütüphaneden yararlanmanızı isterim.” der. Tüm öğrenciler o öğrenciyi merak etmekte ve ders durumu daha iyi olan öğrencileri süzmektedirler. Öğretmen sınıfında okuması diğerlerine göre zayıf, derslere ilgisi az olan öğrencisinin yanında durup ellerini onun omuzlarına koyarak “ O arkadaşınız işte budur” dediğinde; öğretmenin ellerini omzunda kendisine güç veren bir enerji gibi hisseden öğrenci heyecandan yanakları al al vaziyette “ O bahsettiğiniz ben değildim öğretmenim.” diyemeden tüm arkadaşlarının gıpta ile bakışlarının hedefinde karmakarışık ama önemli, hatta hak etmediği halde ön plana çıkmışlığın verdiği haz ile sessizdir. Öğretmeni yalancı çıkaracak gücü de yoktur, isteği de. Kendisine gösterilen ilgi hoşuna da gitmiştir ayrıca. Osman SEVİM Öğretmen de öğrencisi de biliyordur gerçeği. O çocuk kütüphanenein yolunu bile bilmiyordur aslında. Ama bu sözlerle öğrencinin sınıf içindeki rolü değişmiş, öğrenme güdüsü kamçılanmıştır. Öğrenci “o gördüğünüz ben değildim” deme cesaretini göstermiş olsa da Osman Öğretmen “ Ben sen sanmıştım. Sana ne kadar çok benziyordu” der geçerdi. Ayrıca böyle bir durum olsa bile bu da yine öğrencinin “öğrenme yolunu” aydınlatırdı. O gün en önde o çocuk olmak üzere hemen tüm öğrenciler dersten sonra ilçe kütüphanesindedir. Bu bir öğretme yolu, bir öğretmenlik sihridir. Ben çocukluk anım olan bu yöntemi değişik uygulamaları ile yeri geldiğinde kullandım ve müfettişlik görevimi sürdürürken de pek çok seminerde öğretmenlere aktardım.

Aslen İlçemiz Uluköy beldesiden olan, pek çok öğrenci yetiştirmiş Öğretmen Osman SEVİM, en büyüğü kendisi gibi ilçemizde pek çok öğrenci yetiştirmiş Öğretmen Necdet SEVİM olmak üzere Nedim ve Bedrettin, Nurten ve Gülşen’in babalarıdır. Kendisini 1975 yılında kaybettik. Işıklarda uyusun. Allah rahmet eylesin.

Taşova Doğu Mezarlığında yatan babamı ve annemi her ziyaretimde yola yakın mesafede mezarını görür ve duadan sonra dikkatle incelerdim mezar taşını. Kaç kez konuştuk Kardeşim Mustafa ile de . “Bu kadar genç yaşta mı vefat etmiş? “ demekten alamadık kendimizi. Doğum 1927 Ölüm 1975 yazıyor mezar taşında. Çocukken insanlara 50-60 yaşlardaki insanlar çok yaşlı gibi görünebilir ama Osman SEVİM öğretmen sanki daha yaşlıydı gibi geliyor bana. Meğer ne kadar genç yaşta kaybetmişiz. Ellisine bile varmadan göçüp gitmiş fani dünyadan. Oysa hem örgün eğitim adına hem iyi bir insan olarak örnek kişiliği ile daha çok şey öğretirdi insanımıza.

Benim öğretmenim olmadı kendisi ama kendisi ile ilgili duyduklarım bana da pek çok şey öğretti. Tokat Öğretmen Okulunun sınavından döndüğümde terzi dükkanımızda aklımda kaldığınca verdiğim yanıtları dikkatle dinleyip, Babama; “Nazım hatırladığı sorulara verdiği cevapların tamamına yakını doğru. Kazanabilir sınavı.” Diyerek beni desteklemiş, babama da moral vermişti. Nurlar içinde uyusun Sevgili Öğretmenimiz. Yazıyı okuyunca kendisini anımsayanlar mutlaka olacaktır. İlle de mezarının başına gitmeye gerek yok ama ruhu şad olsun diyerek bir fatiha ile anmak, onu anılarda yaşatmak olacaktır.
Güzel insanları yaşatmak; onları anmak ve anlatmak ile olur…
Sevgiyle Kalın….

11 Ocak 2023
Celal GÜNER
Emekli Eğitim Müfettişi –DÜZCE

 

Yorum Ekle