ÖĞRENCİ OLAYLARI
Son yıllarda ve özellikle son günlerde üniversitelerimizde öğrenci olaylarında bir artış olduğu gözlenmekte.
Bu eylemlerin, söylenilen gerekçeleri ile gizlenen gerekçelerinin farklı olduğunu bilmeyen bir akl-ı selim olabileceğini düşünmek akla ziyandır. Eğer bakılırsa yapılan eylemlerin hemen hiç birinde öğrenci haklarıyla herhangi bir ilgi gözükmemektedir. Ya bir devlet adamını ya bir siyasi kişiliği ya da öğrencilikle hiçbir ilgisi olmayan bir kişi ya da olayı protesto etmekteler.
Yasalar çerçevesinde eylemin demokratik bir hak olduğunu herkes kabul eder ve bu tür eylemler çoğu zaman hedefine de ulaşır. Ama bakarsınız eylem yapanların istekleri yasaların izin vermediği mekan ve boyutlarda. Bu tür eylemler hedefine ulaşmadığı gibi kendilerine, herhangi bir toplumsal destek bulamamaktalar, bulamıyorlar da. Ama her şeye rağmen bu tür eylemler kamu malına zarar verme, halkı rahatsız etme veya halka zarar verme boyut ve amacında olunduğu takdirde, ideolojik sıfat kazanır ki, kendi yandaşlarından başka hiçbir destek bulmaları mümkün olmamaktadır.
Bir destekçi daha bulabilirler. O da; millet iradesiyle iktidar olamamaya mahkum kokana siyasetçilerdir. Bunlar kimi zaman öğrencileri, kimi zaman halkın belli kesimlerini sokağa dökerek siyasi rant temini yolunu seçmeyi sermaye etmişlerdir. Ne olacak, iktidar olmak için bütün umutlar tükenince bazen, umutsuzluk da “UMUT” haline gelir. Bu kadrolu eylemcilere destek veren siyasilerin durumu işte bu “UMUT” pilavıdır. Ye babam ye!
İşin çarpıcı bir yanı da bu eylemleri hep, ülkede eylemciliği hobi ya da kadrocu eylemcilik haline getiren yabancı fikirlerin yerli temsilcileri yapıyor olmalarıdır.
Yine bu eylemlerin önemli bir tarafı da, bunu yapanların, tarihinde siyasi sicili bozuk bir üniversiteden başlatılması ve yönetilmesidir ve çok manidardır. Evet şöyle geriye doğru bakıp hafızamızı tazelersek; 1960 İhtilali ODTÜ öğrencilerinin eylemleri gerekçe gösterilerek yapılmış ve bir başbakanın idamı ile sonuçlanarak millet yüreğinde hiç iyileşmeyen bir yara bırakmıştır. ODTÜ ki, 1960 İhtilalinin öğrenci olaylarındaki hücre faaliyetleri buradan yürütülmüş, her türlü yıkıcı faaliyetler burada planlanmış ve uygulamaya geçirilmiştir. 12 Mart muhtırasının gerekçeleri yine bu üniversite öğrencilerinin eylemlerine gerekçe gösterilmiştir. 12 Eylül askeri müdahalesinin gerekçeleri de ağırlıkla yine bu üniversitede hazırlanan, planlanan ve uygulanan eylemlere dayandırılmıştır. Bütün bu olaylar gösteriyor ki bu üniversite siyasi sicili oldukça kabarık bir üniversitemizdir.
Bu üniversite kaynaklı öğrenci olayları hafife alınmamalı gerekli tedbirler acilen alınmalıdır.
Güçlü devletleri gençler yıkar, gerçi ihtiyarlar tarafından kurtarılır ve kalkındırılır ama yine de kalkınmayı, yıkılmasına meydan vermeden yapmak hem daha akılcıdır ve hem de daha az maliyet gerektirir.