Amasya İtimat

NEŞET ERTAŞ’ın LEYLA’sı

Ahmet Şimşek

Kıymetli Leyla, büyük usta Neşet hocanın babasının sahne aldığı gazinoda çalışıyordu. Babasını izlemeye giden Neşet Ertaş, bir gün gazino kapısında Leyla hanıma denk gelir ve o gece ustayı uyku tutmaz. Gönlüne bir yıldırım gibi düşen Leyla’yı görmek için her gün gazinoya gitmeye başlar. Leyla’yı her gördüğünde yüreği uyuşan büyük usta, daha fazla dayanamayıp bu dev sevdadan Leyla’ya bahseder. Neşet’i dinleyen Leyla duygularına saygı duyduğunu ama gönlünün onda olmadığını söyler. Aldığı cevaba çok üzülen Neşet hoca, Leylam beni çok üzdün diyememiş.
“Yazımı kışa çevirdin“ diye bir türkü besteler…
Özledikçe yazmış büyük usta. Yazdıkça da söylemiş ve halkın gönlünde taht kurmaya başlamış… Daha önce hiç kullanılmamış bir dille anlatmış Leylasını halka. Sokak ortasında duran taşları bile “Leyla’nın ayağına takılır” diye toplarmış bu kusursuz adam.
Bir gece o kadar çok özler ki Leyla’yı, sabaha kadar uyumayarak “Niye çattın kaşlarını” türküsünü besteler.
Leyla’nın sebebine bestelediği her türkü, her eser koca Türkiye’nin gündemine oturur. Leyla’dan ümidini kesen kor yürekli hoca, eline bağlamasını alıp çaldığı bir akşam üstü “gökteki güneşi de koynuna alarak” çıkıp gelir Neşet’in Leyla’sı…
Şaşırıp kalan usta,
“ah Leylam, sen Leyla mısın, ay mısın” der. Leyla, bu özel yürekli adamın gökyüzüne yaydığı o kusursuz enerjiye daha fazla kayıtsız kalamayarak teslim olmuştur.
Mutluluktan ne yapacağını şaşırmış olan Neşet Ertaş, Leyla’yı orda bırakıp Babasının yanına giderek
Leyla’ya olan kıymet yüklü sevdasından bahseder.
Bu aşka karşı çıkan baba Muharrem Ertaş, “türkücüden, gazinocudan gelin olmaz” diyerek kovar büyük ustayı.
Aylar geçtikçe Leyla’nın aşkı
Neşet’in aşkının daha üstüne çıkar. İki aşık birbirini çok severler ve herkesin karşı olduğu bu sevdayı evlilikle taçlandırırlar.
3 ÇOCUĞUNUN ANNESİ
Ama ‘Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş için Leyla bambaşkadır. Çünkü Neşet Ertaş, bütün türkülerini en büyük aşkı, karısı, 3 çocuğunun annesi Leyla için yakmıştır. 8 yıl evli kalıp ayrılmalarına rağmen Neşet, Leyla’sından hiç vazgeçmemiştir. Neşet ile Leyla’nın yolu 1959’da Ankara’da kesişir.
Neşet, 1957’de ilk plağı “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül”ü İstanbul’da yaptıktan sonra 2 yıl Beyoğlu gazinolarında çalışır. Daha sonra Ankara’ya gelir. Çalıştığı pavyonda kendisi gibi şarkı söyleyen Leyla’yı tanır. Çabucak aşık olur bu güzel kadına, hemen evlenmek ister.
ASKER DÖNÜŞÜ AYRILIK
Muharrem Ertaş’ın bu evliliğe karşı çıkmasının nedeni Leyla’nın bir pavyon şarkıcısı olması değildi aslında. Leyla Boluluydu. Oysa Muharrem Ertaş, Kırşehir Abdallarındandı, Bektaşi’lerdi. Abdallar hep kendi aralarında evlenirdi. Muharrem Ertaş oğlunun kendilerinden bir kadınla evlenmesini istiyordu. Bu evliliğe karşı olan sadece Neşet’in babası değildi. Leyla’nın ailesi de istememişti. Buna rağmen evliliklerinin ilk yıllarında çok mutluydular. Döne, Canan ve Hüseyin adını verdikleri üç çocukları oldu. Neşet askerliğini evliliği sırasında yaptı. O askerdeyken, Leyla’nın ailesi bu evliliğin üzerine kabus gibi çöktü. Neşet askerden döndüğünde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. O mutlu yuva yoktu. Aşkın olmadığı yerde de Neşet olmazdı elbette. 1968’de ayrıldılar. Leyla, şarkıcılığa döndü. Birkaç kaset yaptı ama başarılı olamadı.
Neşet ise Leyla’nın ardından yaktığı türkülerle bir efsaneye dönüştü. “Vefasız Leyla”, “Azdı Yaralarım Sar Leyla Leyla”, “Yazımı Kışa Çevirdin”, “Sevda Gitmiyor Serde Amanın Leyla”, “Bir Leyla Misali Mecnun Olanlar”, “Gitme Leylam Gitme Yolumuz Irak”, adında ve içinde Leyla geçen türküleriydi.
Büyük usta, 7’den 70’e herkesin bildiği “Evelim Sen Oldun Ahirim Sensin”, “Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen” ve “Kendim Ettim Kendim Buldum” türkülerini de Leylası için yakmıştı.
MEZARINA GELDİ
Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012’de Leyla’ya hasret olarak göçtü bu dünyadan. Leyla’ya şöyle seslenmişti: “Ben yandım aşkın narına Meyletmem dünya malına Ben ölürsem mezarıma Gelme gayrı gelme leyli leyli.”
Leyla, Neşet Baba’nın “Mezarıma gelme” demesine rağmen gitti o mezara. Neşet Ertaş, vasiyeti üzerine babasının Kırşehir’deki mezarına, ayak ucuna defnedilmişti. Leyla o mezarda bir zamanlar çok sevdiği Neşet için dua etti, gözyaşı döktü. Bu aşktan geriye, nesiller boyu söylenen ve söylenecek olan birbirinden yanık, birbirinden içli türküler, bozlaklar kaldı…
Birbiriyle konuşmayan Baba ve oğul aynı gazinoda çalışıyorlardı.
Bir gün baba Muharrem Ertaş, “Evladım“ diye bir türkü besteler.
İçinde “aslı bozuk alma dedim evladım” sözü yer alan türküye Babasının Leyla’ya “aslı bozuk” demesi Neşet Ertaş’ın yüreğini yangın yerine çevirir.
Kızar, kırılır, küser atasına.
Leyla’dan vazgeçmeye niyeti yoktur.
Oğlu da Babasına bir türküyle cevap verir:
“Analar insandır, biz insanoğlu” der büyük usta.
O gecenin sabahı Leyla’nın hamile olduğunu öğrenen
Neşet Ertaş, “Ulu arıyorsan analar ulu, sevmişiz biz onu,
olmuşuz kulu” türküsünü besteler ve ailesiyle bağları tamamen koparır…
Sevdiği kadından üç çocuğu olur ustanın.
“Leylam da Leylam” der gezer usta.
Yere göğe sığdıramaz güzel gözlüsünü. Neşet’e sevgisi biten Leyla bir gün ustayı terk eder…
Aklını yitirmiş gibi gezen bu değerli üstat,
“Boşa mecnun eylemişim ben beni” diye bir türkü düşürür herkesin bağrına. Peşine “cahildim dünyanın rengine kandım” türküsü gelir ve sonunda; “Evvelim sen oldun, ahirim sensin” der…
Bu arada yıllardır oğluyla konuşmayan babadan,
“Küsmedim Neşetim, kahrettim sana” diye bir ağıt gelir. Babasının çok hasta olduğunu duyan Neşet Ertaş,
eline küçük bir valiz alarak Almanya’ya babasını görmeye gider ama yetişemez. ”Beni babamın ayaklarının dibine gömün” diye vasiyet eder. Yıllar sonra Neşet Ertaş hayatını kaybeder ve babasının ayaklarının ucuna gömülür…
Neşet Ertaş yaşadığı onca zorluktan sonra para kazanma hayalleriyle İstanbul’a gelir. İstanbul’a geldikten sonra bir radyoda türküler söyleyerek yaptığı bir programda ünlenmeye başlar. Bir yandan pavyon ve düğünlerde sahne alarak para kazanmaya çalışırken aynı zamanda devlet radyosunda haftada 2 gün 15’er dakikalık program yapmaya başlar. Çalmaya çıktığı pavyonda Leyla ile tanışır, birbirlerine aşık olurlar. Kısa bir süre sonrada babası Muharrem Ertaş’ın pek rozası olmasa da evlenerek hayatlarını birleştirirler.
“Leyla Ertaş ile evleneceğini duydum. ‘Neşet evleniyormuş’ dediler. Dedim ‘Yahu bu nasıl, neyin nesi? Bizim de haberimiz olması gerekir.’ Buradan gittim, Ankara’da bir saz dükkanı vardı, oraya vardım. Benim sonradan aldığım aileyle beraber vardım. Orada oturuyoruz, o anda iki tane kadın geldi oraya. Geldiler efendim, Neşet dedi ki, bizi takdim etti ‘Şu annem, şu babam’ dedi o kadınlara. Neyse geldiler benimle toka yaptılar, gittiler. Gidince, bizim bu aile dedi ki ‘Sen tanıyor musun Neşet’in alacağı kızı?’ ‘Ben ne bileyim, görmeyince Neşet’in alacağı kızı nereden tanıyayım, nereden bileyim’ falan dedim. Yavrum gel sen bu ailedekini alırken alma, vazgeç demiştim. O da bir defa kapılmış bir defa kırdı beni, aldı. Alınca da tabii, başına da benim söylediklerimin aynısı geldi. Acı insana her şeyi söyletiyor.”
Muharrem usta bu içinden geçenleri ne kadar sazla türküyle anlatmaya çalışsa da oğlu Neşet Ertaş’a bir türlü anlatamaz, aşktır bu ötesi yoktur Neşet Ertaş için. Bir süre Neşet Ertaş ve babası Muharrem Ertaş aşık atışmasına devam eder. Bu süre zarfında Neşet Ertaş’ın Leyla ile 3 çocukları olur. Çocuklarına Döne, Canan ve Hüseyin isimlerini verir.
Yaklaşık 10 yıl süren evliliğin artından boşanırlar. Neşet Ertaş’ın en büyülü türküleri de bu ayrılık sonrasında çıkar aslında. Bunlardan bazıları; Kendim Ettim Kendim Buldum, Hata Benim, Ahirim sensindir. Son olarak da Yazımı Kışa Çevirdin (Leylam) Türküsünü seslendirir Neşet Ertaş…
Her ne kadar babasıyla aralarında husumeti olsa da Neşet Ertaş’ın vasiyetinde babası ve büyük ustası Muharrem Ertaş’ın ayakları ucuna defnedilmek olmuştu ve öyle de yapıldı. Neşet Ertaş, Babası Muharrem Ertaş’ın mezarının hemen önüne, ayak ucuna defnedildi. Bozkırın tezenesi artık toprak olmuştu. Binlercesi gibi biricik aşkı Leyla’da onun cenazesindeydi…
Aslında Neşet Ertaş için yazılacaklar elbette ki bu kadar değil. Neşet Ertaş’ın hayat hikayesi için onun lakabı olan “Garip” belgeselini izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Son olarak sitemizde yayınlamış olduğumuz Yazımı Kışa Çevirdin (Leylam) Türküsünün Sözlerini bu sayfada da paylaşalım;
Yazımı Kışa Çevirdin
Karlar yağdı Başa Leyla’m
Viran oldu Evim Yurdum
Ne söylesem Boşa Leyla’m
Her an Gözümde Perdesin
Nere baksam Sen Ordasın
Mevlâ’m Ayrılık Vermesin
Göğde uçan Kuşa Leylâ’m
Yarden Ayrı Kalmak Ölüm
Söyle Ne Olacak Halım
Böyle Kader Böyle Zulum
Gelir Garip Başa Leyla’m
Yıl 1970 ulus Konya sokakta Şereflikoçhisarlilar gecesi vardı. Leyla Ertaş sahne aldı, türküler söyledi. Şimdi ise Antalya Zeytin köy mahallesi de yaşıyormuş.

Yorum Ekle