Amasya İtimat

Murat Akkaya Mahalli Sanatçı

Mahalli sanatçılardan türküler dinlerdik 50 sene evvelinde radyoda; daha sonra televizyonda da. Mihrican Bahar Reşadiye türküleriyle başı çekenler arasındaydı. Murat Akkaya biraz daha ileriki senelerde tanındı.
Dünyanın genel olarak gelişmiş ülkelerini ve onlara yakın çevre ülkelerini kasıp kavuran virüs belasından nice nice insan öldü. Haber aldığıma göre Murat Akkaya ve oğlu da bir sene önce Mayıs ayında bu dünyadan göçtüler bir hafta arayla.
Yüce Allah’tan rahmet ve merhamet niyaz ediyorum.
Mahalli sanatçılar fikri kimden çıktı ise çok da isabetli olmuş; birçok mahalli sanatçıyı ve halk aşığını o programlar sayesinde tanıdık millet olarak.
Neşet Ertaş Hacı Taşan Çekiç Ali Muhlis Akarsu Aşık Daimi Aşık Şekip Şahadoğru Aşık Ali Kızıltuğ Enver Demirbağ Seyfettin Tomakin Ali Ercan Aşık Şahturna Halit Arapoğlu gibi nice mahalli sanatçıyı Mahalli Sanatçılar programlarında tanıdık öğrendik aşina olduk.
Tabii ki kiminin adını hatırladığımız kiminin adını unuttuğumuz radyo sanatçıları da anılmayı hak ediyor. Ses sanatçıları olarak Yaşar Topçam Arif Meşhur Seyit Al Neriman Altındağ Tüfekçi ilk aklıma gelenler Amasya vilayeti dahilinden.
İrfan Özbakır ve Kutlu Payaslı da takıldı aklıma.
Çok var daha ama… Ama kelimesini bilerek yazdım; bir saz sanatçısı önceden bu mecrada memleketi koduna Amasya yazmıştı sonra takip ettim ki silmiş de İstanbul yazmış! Ben yanlış görüp yanlış okumuş da olabilirim; şaşmış yanılmış da olabilirim; kimsenin günahına girmek istemem asla ve kat’a.
Bizim köyde anası Boraboylu babası Şıhlılı veya Şıhlı karakolunda komutan denilerek bizdenleştirilen Bedia Akartürk’ü anmadan olmaz. Oysa kendisi Ödemişli olduğunu çok defa beyan etti. Orada müzesi dahi var. Ödemiş’e Bozdağ’a birçok kere gittim ama müzeyi ziyaret etmek ve kendisi oradaysa eğer bir iki kelam etmek hiç aklımdan geçmedi.
Rahmetlik babamgilin deyimiyle Ayşe halamgilin Ali dayının radyosu vardı ben üç beş yaşındayken; babaannem onlara çok giderdi, komşu idik ben de peşine düşerdim ve bazan radyonun arka kapağını açardı da “gel seni de sokayım içine, sen de türkü söyle” derdi. Hiç unutmam!
Bir de “Çarşamba’yı sel aldı” adlı türküsüyle Yıldıray Çınar geçer hayal dünyamdan. Öldüğü haberini arabanın radyosunu açtığımda sanırım 7 Haziran 2007 günü duyunca babam ölmüş gibi üzülmüştüm. Kırk küsür sene oldu babam da ahiret âleminde zaten!..
Kış gecelerinde amcamla koyunumuzu hayada -ağıla sokmadan eve gitmezdim 12 yaşıma kadar; koyundan ayrılmak bana hüzün verirdi. Amcam gençti daha. Bu türküyü söylerdi akşam kararınca ve yatsı da okunup karanlık iyice bastırınca. Köyün ilkokulunun köyün alt başından üst başına yeniden inşa edildiği küçük tepenin adı Düntepe idi. Düntepe’den de
Sohuların Ahmet’in üfrük sesi gelirdi ve bir de “uykuda mısın sevgili yarim uyan uyan” dizesiyle başlayan bir türkü söylerdi. Benim hayatı yeni yeni tanımaya başladığım senelerdi. İlkokula gidiyordum; 1974’de Kıprıs Barış Harekâtı vardı; okulun lojmanlarını babamla Veli Usta ve sanırım Ziya Usta inşa ediyorlardı. Uçaklar Merzifon’dan kalktıktan dakikasında bizim köyün üstünden geçerek menzile doğru uçarlardı. Laflarlardı, ben de duyardım uğradıkça yanlarına. O sene ilkokul dördü bu yeni okulda okumaya başlamıştık. Kimler vardı; dört ve beşinci sınıfları rahmetlik Mehmet Hoca okutuyordu.
Fazla uzattım gine. Hatırladığım saz sanatçılarının adlarından da bahsedip keseyim burada:
Mehmet Erenler Ali Ekber Çiçek Şenel Önaldı Yücel Paşmakçı Emin Aldemir Talip Özkan Necat Buhara Orhan Dağlı Kenan Şavklı Yılmaz İpek Musa Eroğlu Metin Eryürek Binali Selman Atilla Mayda ve Hüseyin İleri.
Burada “ve” bağlacını bilerek yazdım zira sunucu herhalde en son adını geçtiği davul veya darbuka -bizim köyde tömbeki diyorduk – sanatçısını böyle takdim ediyordu. Bunu da Atilla Mayda’yı tanıyınca anladım veya kendim düşünce dünyamda öyle bir vehme kapıldım.
Sunucu dedim de:
Orhan Boran Halit Kıvanç Şengül Kılıç Tuna Huş Mustafa Yolaşan Necati Karakaya Can Akbel Çiğdem Tunç Mehpare Çelik Orhan Ayhan Sezen Cumhur Önal Bülent Özveren Güntaç Aktan Cenk Koray
Radyo tiyatrolarında;
Anlatan:
Bozkurt Kuruç
Çetin Tekindor
İrfan Özbakır’ın adını anınca o güzel şarkısından iki dize yazmasam olmazdı:
“Pişman olur da bir gün dönersen bana geri
Gönül kapım açıktır çalmadan gir içeri”
Sözlerinden bir iki kıtasını aşağıya aldığım Murat Akkaya’nın yorumladığı türkü bu yazıya ilham kaynağım oldu:
Aman yaaarr!
Yüce dağ başında da üzüm kol atmış
Nazlı yar saçlarını yana daratmış
İkimizde bir meyvenin dalından
Seni datlı beni acı yaratmış
Seni muhanet!
Seni hayırsuz!
Seni divane seni!
Aşağıdan gelir yaylı makine
Goyverin gır atı girsin ekine
Canım canımmm
Alsayıdım nazlı yari terkime
Gır at yorulur da göňül yorulmaz
Canım canımmm!
 Enver Seyhan

Yorum Ekle