Kurtuluş Savaşımızın gururla anlatılan Maraş’ımızın manalı kurtuluşunu bu ülkenin tarihini okuyan her Türk yurttaşı iyi hatırlar.
Maraş, Fransız askerleri tarafından işgal edilmiş, kalesine Fransız bayrağı asılmıştır. Fransız askerleri hamamdan çıkan iki Türk kadınını taciz eder. Düşmana karşı isyan başlatan SÜTÇÜ İMAM, tacizi görünce Fransız askerlerine ilk kurşunu atar. Günlerden cumadır. Camide okunan ezanın ardından Cuma namazı için toplanan cemaatin önüne çıkan imam;
‘Burada Cuma namazı için toplanmadık. Kalemizde Fransız bayrağı dalgalandığı sürece zaten kılınmaz, sizi cihada davet ediyorum’ der. Cemaatte silahlarını çekip ‘Allah Allah’ sesleriyle kaleye saldırır, indirilen Fransız bayrağının yerine bayrağımız asılır.
Yine üç mart günü kutlanan Aşkale de o zaman ki ermeni çetelerinin halkımıza yaptığı katliam ve zulmü anlatan bebeklerin süngülenmesi, imamın darağacında sallandırılması görüntülerinin temsili olarak canlandırılması bir kısım medyanın eleştirisine neden oldu. Neymiş efendim çocukların gözleri önünde bir imamın asılması, çocukların süngülenmesi sahneleri çocukların psikolojisini olumsuz etkiliyormuş…
Bu nedenle medyamızın bazı yazarları ülkenin geleceğini düşünerek çocuklarımızı bu olumsuz şartlardan korumak için manasını yitirmiş bu tür kurtuluş törenlerinin artık yapılmamasını istiyorlar. Bir başka gerekçeleri de Türkiye’nin AB ye giriş yolunda kendini Avrupa’ya adapte etmeye çalıştıkları bu tür törenlerin bu çabaya ve dostluğa uygun düşmeyeceğini ileri sürüyorlar.
Önce Avrupa birliğine kabul edilme adına tarihimizin şeref levhalarından olan kurtuluş törenlerini manasız bulan, kendilerini ülkenin aydını gören bu düşüncedeki köşe yazarlarını, dostluk kavramının ne manaya geldiğini araştırmaya davet ediyoruz.
Dost görerek incitmeyelim dediğiniz Fransızlara bakalım. 25 yıldır PKK’ya destek veren, sözde ermeni meselesini dünya gündemine ısıtıp ısıtıp sunan, Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyen tek ülke…
Ermenilere gelince, Osmanlının en güvendiği teba-ı sadıka iken ona ihanet eden, 1915 yılının karşılıklı mukatelesini dünyaya soykırım olarak kabul ettirme gibi sadece ermeni diasporasını canlı tutma amacını güden dipsiz bir davanın tedavi görmez savunucuları…
Kurtuluş törenlerini manasız bulan aydınlarımız Yunanistan’ın Kavala şehrinde hakim bir tepede bu gün dahi asılı duran bir levhadan haberdar değiller mi?
‘Ey Rum genci!… Türk işgali altındaki Kıbrıs’ı unutma’ yazan, Kıbrıs’ın resmi çizili bir levha oraya hangi gaye için konulmuştur dersiniz. Yunanın vazgeçemediği megalo ideası size bir şeyler hatırlatmıyor mu.
Kurtuluş günleri kutlamaları çocuklarımızı olumsuz etkiliyormuş
Peki sevgili medyamız!… değişik TV kanallarında seyrettirdiğiniz magazin, paparazi programlarıyla, saygısızlık, kayıtsızlık örnekleriyle dolu haber programlarınızla çocuklarımıza verdiğiniz zararları nasıl izah edeceksiniz?…
Artık ülkemiz, batıya ayarlı tek yönlü pusulayı bırakmalı diye düşünüyoruz. Kurduğumuz imparatorluklar, fetihlerimiz, Bizans’ı yıkmamız, Viyana kapılarına dayanmamız tarih kitaplarında ve hafızalarda iz bırakmıştır.
Birtakım yazarlarımızın, gazete sütunlarında zaman, zaman unutturmaya çalıştıkları tarihi gerçekleri yabancılar unutmamaktadır. Bize aralamayı düşünmedikleri Avrupa Birliği kapılarının arkasında tarihimizin izleri vardır.
Kurtuluş günleri tüm gerçeğiyle kutlanmalıdır. Batıya hoş görünmek adına kendi tarihimizin üzerine kül dökmemiz, unutturmaya çalışmamız yanlıştır.
Geleceğimiz olan çocuklarımıza vatan sevgisi, devlete sadakat, ulusal heyecanlar temsili dahi olsa onların beyinlerine ve yüreklerine böyle kurtuluş günlerini yaşamak ve yaşatmakla kazandırılır.
Dünya; tarihini unutmayıp süper güç olan Japonya’nın atom bombası külleri üzerinden yükseldiğini biliyor.
Bizim kör ve vizyonsuz aydınlarımız, bir imparatorluğun küllerinden doğdukları muhteşem maziyi ‘çocuklarımız olumsuz etkileniyor’ zırvasıyla unutmaya ve unutturmaya çalışıyorlar.
Yazık… Çok yazık…
Bu nedenle medyamızın bazı yazarları ülkenin geleceğini düşünerek çocuklarımızı bu olumsuz şartlardan korumak için manasını yitirmiş bu tür kurtuluş törenlerinin artık yapılmamasını istiyorlar. Bir başka gerekçeleri de Türkiye’nin AB ye giriş yolunda kendini Avrupa’ya adapte etmeye çalıştıkları bu tür törenlerin bu çabaya ve dostluğa uygun düşmeyeceğini ileri sürüyorlar.
Önce Avrupa birliğine kabul edilme adına tarihimizin şeref levhalarından olan kurtuluş törenlerini manasız bulan, kendilerini ülkenin aydını gören bu düşüncedeki köşe yazarlarını, dostluk kavramının ne manaya geldiğini araştırmaya davet ediyoruz.
Dost görerek incitmeyelim dediğiniz Fransızlara bakalım. 25 yıldır PKK’ya destek veren, sözde ermeni meselesini dünya gündemine ısıtıp ısıtıp sunan, Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyen tek ülke…
Ermenilere gelince, Osmanlının en güvendiği teba-ı sadıka iken ona ihanet eden, 1915 yılının karşılıklı mukatelesini dünyaya soykırım olarak kabul ettirme gibi sadece ermeni diasporasını canlı tutma amacını güden dipsiz bir davanın tedavi görmez savunucuları…
Kurtuluş törenlerini manasız bulan aydınlarımız Yunanistan’ın Kavala şehrinde hakim bir tepede bu gün dahi asılı duran bir levhadan haberdar değiller mi?
‘Ey Rum genci!… Türk işgali altındaki Kıbrıs’ı unutma’ yazan, Kıbrıs’ın resmi çizili bir levha oraya hangi gaye için konulmuştur dersiniz. Yunanın vazgeçemediği megalo ideası size bir şeyler hatırlatmıyor mu.
Kurtuluş günleri kutlamaları çocuklarımızı olumsuz etkiliyormuş
Peki sevgili medyamız!… değişik TV kanallarında seyrettirdiğiniz magazin, paparazi programlarıyla, saygısızlık, kayıtsızlık örnekleriyle dolu haber programlarınızla çocuklarımıza verdiğiniz zararları nasıl izah edeceksiniz?…
Artık ülkemiz, batıya ayarlı tek yönlü pusulayı bırakmalı diye düşünüyoruz. Kurduğumuz imparatorluklar, fetihlerimiz, Bizans’ı yıkmamız, Viyana kapılarına dayanmamız tarih kitaplarında ve hafızalarda iz bırakmıştır.
Birtakım yazarlarımızın, gazete sütunlarında zaman, zaman unutturmaya çalıştıkları tarihi gerçekleri yabancılar unutmamaktadır. Bize aralamayı düşünmedikleri Avrupa Birliği kapılarının arkasında tarihimizin izleri vardır.
Kurtuluş günleri tüm gerçeğiyle kutlanmalıdır. Batıya hoş görünmek adına kendi tarihimizin üzerine kül dökmemiz, unutturmaya çalışmamız yanlıştır.
Geleceğimiz olan çocuklarımıza vatan sevgisi, devlete sadakat, ulusal heyecanlar temsili dahi olsa onların beyinlerine ve yüreklerine böyle kurtuluş günlerini yaşamak ve yaşatmakla kazandırılır.
Dünya; tarihini unutmayıp süper güç olan Japonya’nın atom bombası külleri üzerinden yükseldiğini biliyor.
Bizim kör ve vizyonsuz aydınlarımız, bir imparatorluğun küllerinden doğdukları muhteşem maziyi ‘çocuklarımız olumsuz etkileniyor’ zırvasıyla unutmaya ve unutturmaya çalışıyorlar.
Yazık… Çok yazık…