Amasya İtimat

KEM ALET…

KEM ALET…


 


Haberler değil sanki acı haberler bülteni. Arka arkaya verilen trafik kazaları, yangın, hırsızlık, yaralama ve cinayet haberleri ve yürek yakan görüntüler…


Sadece felakete ayarlı ve uyarlı kameralarımız görüntüleri ile medyamız cinnet ve şiddet haberleriyle ruhumuzu karartıyor.


Akl-ı Selim iklimine bu haber ve görüntülerle göç edebilir miyiz?


Güzeli, güzellikleri, soylu olanı yansıtmak yerine bir şeytan gözü takmış kameralar her akşam felaketleri göstermekten usanmıyor.


Allah aşkına bu ülkede güzel şeyler yaşanmıyor mu? Medya haberciliği bu mudur? İnsan denince aklınıza çatışma ve kavga mı geliyor? İnsan demek huzur demek değil midir?


Geçen günlerde bir dostla sohbet ettik. Bana fırından aldığı sıcak ekmeği öyle bir güzellikte anlattı ki koşup fırından sıcak ekmek alasım geldi. Gidin be kardeşim fırına orada sıcak ekmek muhabbeti yapacak birini bulun. Akşam haberlerinde bir güzellik seyrettirin bu ülkenin insanlarına… Sıcak ekmekle mutlu olan ülke insanının saadetini gösterin bize. Azla mutlu olan, kanaatkâr insanların saadetini…


Yaşı 95 e gelmiş ama hala dinç, dostlarına ziyareti eksik etmeyen, onları memnun edecek kadar uzun, sıkmayacak kadar kısa tuttuğu ziyaretlerinde kendi elleriyle yaptığı tahta kaşığı hediye ederek gönül alan, uzun ömründe acılarda yaşayan “Koca Şapka” Mehmet Amcayı da çekip görüntüleyin biraz… Uzun ömrün onurlu bir ömrün sırlarını öğretin bu millete…


“Ömür Dediğin” adıyla bir programa denk gelirim ara sıra. Yaşlı insanlar acısıyla, tatlısıyla yaşadıklarını anlatırlar. Bir ihtiyar karı kocayı dinlemiştim. Yaşlı kocanın söyledikleri unutulacak gibi değildi. Anadolu’muz köylerinin acı gerçeğini yansıtıyordu söyledikleri;


“Fakir geldik, fakir gideceuk”


Kaybolan mesleklerin son temsilcilerini bulun. Mesela; maddi alışverişten ziyade manevi alışverişin yapıldığı, dostluğun sohbetin koyulaştığı yerlere, terzi dükkânlarına gidin.


Bu toprakların sanatını yoğuran, meslek geleneğini yaşatan bir ömre iğne ucuyla büyük hizmetler sığdıran gayretin, azmin ve onurlu bir hayatın temsilcileri terzilerimizi görüntüleyip haber yapın.


Bir ömür sürdürdükleri, iğne ucuyla kazanıp çoluk çocuklarına istikbal temin ettikleri terzilik mesleğini vergi dairesine vermiş oldukları kısa bir dilekçeyle sonlandırmanın nasıl bir duygu olduğunu sorun kasabamızın son terzisi İzzet Akın ağabeye…


Kameralarınızı birazda tüm çocuklarına iğne ucuyla gelecek kazandıran bir sanat emekçisine yöneltin çünkü bir daha terzi İzzet’leri göremeyeceğiz çarşı dükkânlarında…


Akşam haberlerinizden biri de örneğin Pazar esnafı olsun. Pazarlarını 40 yıldır dua ile açan esnafın haberini verin bize.


Kütahya’nın Emet ilçesinde kurulan halk pazarında Pazar esnafı kazançlarının bereketli olması için belediye hopörlerinden yapılan duaya eşlik ediyormuş:


“Ya Rab. Senin mübarek isminle pazarımızı açıyoruz. Bizlere bereketli kazançlar ihsan eyle. Tartı ve ölçüde hata yapmaktan, aldatmaktan ve aldatılmaktan bizleri muhafaza eyle.”


Cinayeti, cinneti, kaza ve şiddeti haberde tek malzeme olarak gören ve bunların üzerinden gerçekleştirilen bir habercilik anlayışını doğru bulmuyoruz ve diyoruz ki; “Kem aletle kemalat olmaz”


Bu ne menem bir habercilik ve televizyon yayıncılığıdır. Güzel ülkemiz, canım insanımız medyanın haber bültenlerinin yeşerttiği cinnet, cinayet, şiddet kültürü ile her akşam biraz daha geliştirilerek duyarsız bir toplum haline getirilmektedir. Bu ülkenin televizyonları bu işi yaparken usta ve yetişmiş kadrolarla kitlelere ümit, cesaret ve moral aşılamalı, beyin ve kalplerimize her akşam felaket acıları şırınga etmemelidirler.


İnsanlarımızı reyting uğruna huzursuz etmeyelim. Medya kendi öz denetimini yapmalı, kameralarını reyting için değil toplum huzuru için ve meslek ilkeleri doğrultusunda kullanmalıdır.


2012’yi uğurladığımız 2013 yılı ocak ayının ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde mutlu ve huzurlu bir hayatın görüntülerini haberleyen bir medya yayıncılığının gerçekleşmesini temenni ederek yeni yılın insanımıza ve tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini diliyor yazımızı Prof. Mehmet Kaplan’ın dörtlüğü ile sonlandırıyoruz:


Çok isterdim amma bitmemesini


Ne çare bu yılda tez bitti gitti


Sanmayın yalınız elbisemizi


Bizi de bir hayli eskitti gitti.


 


İyi bir yıl dileklerimizle…


 

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.