Amasya İtimat

KARDELEN OLMAK… (1)

0
515

KARDELEN OLMAK… (1)

Osman BAŞ

Havalar yavaş yavaş ısınıyor. Şehrin caddeleri, sokakları ve dahi kaldırımlarında

buzlar eriyor, aralıklarla yağan yağmur sıcaklığı mevsim normallerine teslim ediyor.

Gece ve gündüzlerdeki eksi soğuklar yerini gülümseyen, ılık serinliğe bırakıyor.

Balkonun bir köşesine kuşların rahatlıkla ulaşabilecekleri, uygun bir kab içinde

yiyecekler koyuyoruz. Sabahtan başlayan kuş sesleri aralıklarla gün boyu bizi mutlu ediyor.

Konya yolundaki araçların rutin sesleri artık gündelik hayatımızın bir parçası oldu.

Telefon görüşmelerimde ve televizyon ses ayarlarında yüksek orantılı değiştiğim söyleniyor.

Ana yol üzerinde oturuyor olmanın bıraktığı izler. Tedbir almamızı öneriyor dostlar.

Karşı yamaçlardaki orman aralıklarla beni köyüme götürüyor. Kardelen kokulu

bahara uzanıyorum aralıklarla. İçinde barındırdığı hayvanları canlı yayında izliyorum. Sesleri

sanki aileden çocukluğum kadar tanıdık, köyüm kadar bizden olan canlılar. Köy günlerinin

artıları ve eksileri hayatımızın içerisinde hatırladığımız ve unutulmazlarımız için de olan

yaşadıklarımızdır.

Kuşlar gibi uçmak, uçak ve helikopter ihtiyacını sıfıra indirmek demekse ne kadar

güzel olurdu.

Keşke insanlara kendi tenleriyle uçma emri verilseydi. İstediğimiz an gökyüzüne çıkar

istediğimizce uçar ya da suya dalar yüzerdik. Bu imkânlar günümüzde lüks de değildir.

İnsanın kendi dünyasında kısa hayatının istek ve arzuları insan gibi yaşamanın

ötesinde mutlu ve huzuru olmazsa olmazlarındandır.

Mutluluğu ve huzuru yakalamayan insanın vay haline, vay ki vay…

Dünyalık bilinmesi gerekenlerin içinden ne kadar az şey bilir, ne kadar az şeyle iştigal

eder, yorumlar, konuşur, yazarsanız bir okadar sağlıklı yaşarsınız denilmektedir.

Çoklarla uğraşmak, yaşamak, mutsuzluğun merkezi diyenlere önemli oranda

katılıyorum. Lakin kendi hayatımda ise katıldıklarımı uygulayamıyorum.

Hani ne kadar bilirsek bilelim, bildiklerimizi paylaştıklarımızın anladıkları kadar

aktarıyoruz. Öyleyse hizmet anlamı taşıyor, görev aşkıyla, ibadet şuuruyla faydalı olduğuna

inandıklarımızı aktarmak mecburiyetindeyiz.

Zayıf düşmek, kilo vermek, hasta olmak, başarısız olmaya alt yapı hazırlamaz. Başarı

inanmakla birlikte hareket ettiği sürece her yeni günün bir anlamı ve önemi de birlikte hayatın

bir parçası olacaktır.

Önemliler ile önemsizlerin bir araya gelip sohbet ettiklerini varsayarsak, sonucun

olumsuz olacağı düşüncesi bizi istemediğimiz noktaya ulaştıracaktır.

Yenilmeyeceğim, başaracağım, göreceksiniz ideali ile planlı ve programlı çalışmalar

başarıya götürecektir. Yenilme ve yenmek varsayımını bilen ve hazırlıklarını ona göre

tamamladıktan sonra işe başlayanlar, başarılı olacaklardır.

Her iki sonuçtan da önemli bilgilere ulaşacak, tahlil yapacak, bütün yaşadıklarını ve

gözlemlerini gözden geçirecek, sonraki çalışmalar ve hamleler için son hazırlıklarını

tamamlayacaklardır.

Çocukluğumdan itibaren merak ettiğim horozların ötüş ve ötüş vakitleridir. İmsak

vaktiyle başlayan ötüşlerin güneş doğumuna kadar hatta daha ilerisine vaktinde de devam

ettiği görülür.

Vaktin karıştığı anlar mı, horozların bilgisizliğimidir vakitli vakitsiz ötüşler biliyorum.

Karışımlar hoş görü ile karşılandığında horozların güzel seslerinin kulağa ne kadar hoş

geldiği de görülecektir.

Merakımın ötesinde bu seslerden hiç rahatsız olmadığımdır.

Hoş görü ve huzur, bilgi ve muhabbet, sevgi ve sohbet, her yaş grubu insanda

mutluluğu da beraberinde getirecektir.

Osman BAŞ.

Yorum Ekle

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz