Hırant Dink adında Ermeni asıllı bir vatandaşın bundan yaklaşık beş yıl önce Yasin Hayal adlı bir genç tarafından öldürülmesinin ardından yazılıp söylenenler sanırız ansiklopedi çapında bir eser olacak boyuta ulaştı. Eylemler, protestolar, yürüyüşler hatta kavgalar gürültüler, paneller açık oturumlar neler yapılmadı neler…
Bu olayla ilgili olarak bizimde bir şeyler söylememiz gerektiğini düşünerek siz okuyucularımızın dikkatine arz etmek üzere bu satırları kaleme aldık.
Peşinen kabul etmeliyiz, bu olay hem milliyetçiliğimizi, hem insani yaklaşımlarımızı hem devletimizi ve hem de milletimizi dünya kamuoyu karşısında zora sokmuştur. Keşke böyle bir olay yapılmamış olsaydı. Bu olayın yapılmasıyla milliyetçiliğimiz, devletimiz, milletimiz ne kazanmıştır ki? Ya da bu olayı gerçekleştiren kişi (Yasin Hayal) ne kazanmıştır? Bir anlık duygusallığının esiri mi olmuştur acaba? Yoksa birileri bu delikanlıyı kullanarak kendilerine ikbal temin etme yolunu mu seçmişlerdir?
Görüntü bu şekilde olduğu yolunda. Tekrar söylüyoruz “hiç kimseye hiçbir şey kazandırmayan bu olay keşke hiç olmasaydı.”
Bu olay;
Devletle sorunu olan kadrolu eylemcilerin malzemesi oldu. Hükümetle sorunu olanların malzemesi oldu. Milletle sorunu olanların malzemesi oldu. Devlet millet ve her türlü kutsal değerlerle sorunu olan herkes bu olay etrafında birleşerek, sanki içindeki kini öğürerek kustu ve kusmaya da devam ediyor. “Hepimiz Hırant’ız, hepimiz Ermeni’yiz” pankartları, yürüyüş kollarının biribirlerinin gözlerine batarcasına sıklaştı.
Demokratik hak olarak kullanılan yasal yürüyüşlere kimsenin diyeceği bir şey olamaz, olmamalıdır da. Ancak; bu olaya dayalı yürüyüşlerin demokratik hak olmaktan çıkmış ideolojik bir tepki boyutuna ulaşmışlığı kanaatini taşıdığımızı bildirme gereği duyduğumuzu belirtmeliyiz.
Şunu itiraf etmeliyiz. Bu menfur olayın bir kazananı var. Devletle, milletle, sistemle sorunu olan kadrolu eylemciler. Onlara bol malzeme çıktı. Her vesile ile kin kusuyorlar.
Olayla ilgili olarak yargı bir karar vermiştir ve verilen bu kararın son aşaması devam etmektedir.
Yargının verdiği kararı sevsek de sevmesek de kabulden başka çaremiz var mı? Kararı eleştirme hakkımız var, diğer yasal yolları zorlam hakkımız da var ama ona uymama hakkımız yok.
Yok, eğer bu olayın arkasında bir örgüt ya da çete varsa, bu örgütü ya da çeteyi ortaya çıkaracak da yine yargı ve onun emrindeki icradır, siyasi iradedir.
Temennimiz; hiçbir kazananı olmayan öldürme yaralama gibi fiili eylemlere tevessül edilmemesidir.
Bizim, “Silah Kürtlerin sigortasıdır” diyen hainlerden, soytarılardan, şarlatanlardan daha bilmem nelerden, nelerden farkımız olmalıdır.