Amasya İtimat

HEP BÜYÜK, TEK BÜYÜK ALLAH

VÜCUDUYLA MEVCUD SIFATIYLA MUHİT ESMASIYLA MALUM EF’ALİYLE ZAHİR ASARİYLE MEŞHUDDUR.

Hiçbir tasavvur Allah’ı olduğu gibi algılıyamaz.

Hiçbir akıl Allah’ı mutlak ve mükemmelliğiyle kavrayamaz. Hiçbir lisan Allah’ı gereği gibi anlatamaz.

Vahyin inşa ettiği hayatın merkezinde Allah vardır. Her şeyin bir kalbi vardır, Allah ismi esmaül hüsnanın kalbidir.Diğer tüm isimler ve sıfatlar Allah ismine dönüktür. Kur’ana göre Fatiha ne ise esmayı hüsnaya görede Allah odur. Allah ismi esma ve sıfat katarının lokomotifidir. Allah ismi 99 rakamıyla temsil edilen sınırsız tecelli teşbihinin imamesidir. Varlık bu teşbihi kendi lisanıyla okur. Yunus Emre bunu şöyle dillendirir:

Dağlar ile taşlar ile çağırayım mevlam seni

Seherlerde kuşlar ile çağırayım mevlam seni

Allah ismi diğer esmadan farklı olarak has isimdir. Ne mecazen ne de hakikaten diğer varlıklar için kullanılamaz. Diğerleri kullanılabilir. Mesela merhametli kişiye rahim, bilgili kişiye alim denebilir. Fakat yalnızca Allah, Allah’tır. Zaten la ilahe illallahın manası da budur. Allah isminin kökeni el-ilahdır. Allah, lillah, lehu, hu hepsi aynıdır. İhlas sureside zaten bunu anlatır.

Dirilten -öldüren,ağlatan-güldüren ,genişleten-daraltan hep ve her şey odur.Böylece mahlukat çift kutuplu yaratılmış olup celal ve cemal sıfatları bunu temsil eder. ALLAH en büyük değil, hep büyük ve tek büyüktür. Allahu ekberin doğru anlamı budur. Allah lafzı Kur’anda 2697 kez geçer. Allaha atfedilen zamirleride sayarsak 6000 i geçer. Buda onun şanına yaraşır. Kur’anda Allah tasavvurunu inşa eden ayet ve sureler vardır.Bunların başında ihlas suresi ve Ayetel kürsi gelir.

İslam aklında Allah alemi yaratan ve yaşatandır. Yani RABBÜL ALEMİNDİR.

En üstün ve en yüce olandır. Yani EL-AZİZ VE EL-ALİYYDİR.

Sonsuz rahmet ve merhametin kaynağıdır. Yani ERRAHMAN VE RAHİMDİR.

Mülkün yegane malikidir. Yani MALİKÜL MÜLKTÜR.

Kainatı yaratan ve yönetendir. Yani HALİK VE RABDIR.

Kur’ana göre Allah hem aşkın(Müteal) hem de içkindir.Cahiliye arap toplumu Allah’a inanıyor, onu yaratıcı olarak kabul ediyor ve evrendeki tasarruflarını tasdik ediyorlardı.Ama müşriklerdi. Onları müşrik yapan ise Allah tasavvurlarındaki yanlışları idi. Allah’a inanıyorlar fakat onun çok uzak olduğunu düşünüyorlardı.Bu sebeple kendilerini ona yaklaştıracak aracılar aradılar. Bunun sonucunda melek ve cin gibi görünmeyen varlıkların Allah katında kendilerine aracılık yapıp kendilerini Allah’a yaklaştıracaklarını düşündüler. Böylece saptılar.Melekleri Allanın kızları olarak tasavvur etmeye başladılar.Putlarını yaptıkları melekleri memnun ederlerse, onlarında kendilerini Allah’a yaklaştıracaklarına inandılar.Şirk ve putçuluk olayı böylece başlamış oldu. Putlara, Allah’a yakın olduklarına inandıkları meleklerin yeryüzündeki simgesi olarak tapıyorlardı. Lat, menat ,uzza isimlerindeki üç büyük puta bu yüzden dişil isimler koymuşlardı.

Allah tasavvurundaki her türlü beşeri sapmanın temelinde uzak Allah inancı yattığı için Kur’an kuluna şah damarından daha yakın bir Allah tasavvuru inşa etmeyi amaçladı.Allah resulü uzak Allah tasavvurunun yol açtığı sapmaya karşı namazı bir kalkan olarak görüyordu.’Namaz mü’minin miracıdır’ hadisi bu yüzden önemlidir.Sonuçta Allah hem aşkın (müteal) hemde içkindir. Bunu bize en iyi anlatacak somut örnek güneştir.Güneş bize yüzelli milyon km. uzak iken aynı zamanda sıcaklığıyla saçlarımızı okşayacak kadar yakındır.

HASAN APAYDIN

Yorum Ekle