Amasya İtimat

CUVAPÇI İLE SEÇİM SOHBETİ…

Naci Konyar
Uzun bir zamandır muhabbetinden uzak kaldığımız Cuvapçı Memet Aga’yı dene pazarının çay ocağında gördüğümüzde yanına çöktük. Şeraiti selase (Lebrenk, lebsuz, lebriz) çayları yudumlarken seçim öncesi memleketin durumunu sorduk.
Memet Aga söze tuhaf zamanlarda yaşıyoruz diye başladı. “Herkesin sadece kendisi için yaşadığı bir dünyada kötülerin kaybetmediği, suçluların hak ettikleri cezayı almadıkları bir dünyada istikbalimiz olan gençlere ahlakı öğretemeyiz.
Bir ülke hala kendi içinde konuşma kültürünü yerleştirememiş, herkes birbirinin sesini kesmek için uğraşıp, siyasi rekabet bel altı videolara kadar inmişse demokrasinin erdeminden bahsedemeyiz.
İnsanın insana itimadının kalmadığı, siyasetin haram lokmadan fazla nasiplenmek için örgütlendiği, yağlı sofradan kalkmak istemeyenlerin çoğaldığı bir zamanı yaşıyoruz.
Para ve iktidarın her şeyi satın almaya gücünün yetmediği zamanlar vardı. İdealist öğretmenler idealist gençler idealist iyi insanlar vardı. Devletin verdiği maaşı hak etmek için çok çalışan insanlarımız vardı. O insanların varlığı tahta sıralarda oturan öğrencilerin yüreklerine heves düşürürdü.
İyiliğin kazanacağı inancını kaybettik, masumiyeti yitirdik. Anne babalar çocuklarına erdem ve ahlak önceleyen hayatı öğütlemeden önce o kurstan bu kursa yarışı ve kazanmayı öğütler oldular.
Bu ülkede ötekini yok ederek kendine varlık alanı açacağını düşünen şu katı particilik anlayışına bir son vermemiz gerekiyor. Ortak akla ortak hayallere ideallere, ortak bir tarihe ihtiyacımız var.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı bu yıl Cuma gününe denk geldi. Diyanetimizin hutbesinde bu devletin kurucusu için bir rahmet bir Fatiha esirgendi.
“Türk milleti, millet olarak varlığını sürdürmek, bu coğrafyada ayakta kalmak, tarihe millet olarak direnmek istiyorsa iki “Mustafa”sına ve onların temsil ettiği iki temel değere (din ve milliyet) sahip çıkmalıdır.
Hz Muhammed Mustafa (S.A.V), Türk milletine din ve maneviyat vererek kozmik anlamda varoluşuna anlam kazandırmıştır. Mustafa Kemal Atatürk Kuvay-ı Milliye direnişine önderlik ederek ülkemizi emperyalist batılı işgalcilerin zulüm ve sömürüsünden kurtararak hür bağımsız ve bağlantısız bir vatan hediye etmiştir.”
Eskiden İslamiyet bir ideoloji değildi. İnsanların hayat tarzı idi ve İslamiyet’i toplumsal çatışmanın tarafı haline getirme çabası yoktu. Şimdilerde emekli olan imamları siyasetin ön saflarında görür olduk. Oysa Osmanlı’nın zarifleri, salihleri imama, hafıza, hocaya, müezzine, vaize Kelam-ı Kadim gözüyle bakmışlar, onlarla görüşecekleri zaman abdest almışlardır.
Cuvapcı Memet Aga soğuyan çayından bir yudum çektikten sonra sözlerini güzel bir cümle ile taçlandırdı. “Hafızı, hafızamda muhafaza etmeyi şeref kabul ediyorum” dedikten sonra seçimden nasıl bir Türkiye, nasıl bir ülke beklediğine dair düşüncelerini sıraladı;
“Çocuklarımıza, gençlerimize umut ve merhameti miras bırakabildiğimiz yarın başka ve yeni bir ülke olsun. Herkesin kendini özgürce ifade edebildiği, ötekinin benim için tehdit değil zenginlik olduğu, aynı topraktan, aynı tarihten beslenen bir ülkenin yurttaşları olmanın kıvancının duyulduğu, adaletin herkesin ortak değeri ve inancı olduğu, kendim için istediğimi komşun için de isteyeceğim bir mesuliyet ahlakını, acıtmayan onaran bir barış ve sevgi dilinin varlığını, ahlaksızlığın çalıp çırpmanın lanetlendiği, helal kazancın bir değer olarak yükseldiği, yoksulun hakkının gözetildiği zenginliğin adaletle paylaşıldığı bir ülke olsun”
Cuvapçı Memet Aga bu söylediklerinin gerçekleşmesi için siyasetin cin fikirlilerle, iyi kurgulanmış gösterilerle, yaratıcı sloganlarla, videolarla, etkili dezenformasyon ve manipülasyonlarla değil, bunların bir yere kadar etkisi olsa da her şeyden çok maddi hayat, toplumsal ilişkiler ve gerçek hayatla kurulması gerektiğini anlattı. Sonra da siyasetin bizi getirmiş olduğu noktadan duyduğu rahatsızlıkla ilgili olarak bazı tavsiyelerde bulundu ve toplum olarak diyaloga ihtiyacımız olduğunu anlattı;
“İnsanlar sağlıklı bir diyalog için önce ön kabullerini askıya almalıdırlar. Görüşlerini beğenmediğimiz insanlara düşüncelerinizi öfke ile ifade etmeyelim. Onunla kendinizin aynı gemide olduğumuzu unutmayalım. Hepimiz birbirimiz için bir aynayız, kimse ötekinden düşüncelerini değiştirmesini talep etmesin. Derdimiz sadece kendimizi en iyi şekilde anlatmak ve diğerini de en iyi şekilde anlamak olmalıdır. Birbirimizi sabırla dinleyerek derdimizin ötekini yok etmek değil, onunla birlikte var olduğunu hatırlatmak olmalıdır.
Yaşadığımız bu topraklarda sohbet kültürünü diriltmemiz gerek. Ön yargıları geride bırakıp vicdanın yol göstericiliğinde bir konuşma içinde olmalıyız. Oysa ülkede bir kör dövüşüdür gidiyor. Zaman diyalog zamanıdır. Ötekinin sesinin de senin sesin kadar değerli şeyler söyleyebileceğini teslim etmek gerek” sözleriyle sohbeti tamamlayan Memet Aga’ya son olarak bu güzel muhabbeti hangi cümlelerle noktalarsınız sorumuza yine dilekte bulunan bir yanıtla cevap verdi;
“Yarınlar daha barışçıl, daha temiz, daha güzel, doğanın çevrenin kirletilmediği yeşil bir dünya olsun, hayatın kutsal sayıldığı, her hayatın yasının tutulduğu, her insanın yaşama hakkı bakımından eşit sayıldığı bir dünya olsun.”
Cuvapçı Memet Aga’ya yorum ve tavsiyelerde bulunduğu bu güzel sohbeti için teşekkür ettik, yeni konularda yeni sohbet ve muhabbetlerde buluşmak dileğiyle vedalaştık…

Yorum Ekle