Amasya İtimat

ÇEVRE FELAKETİ “Yeşilırmak’ın Kirletilmesi Anayasal Bir Suçtur.”

Amasya’nın önemli su kaynaklarından olan Yeşilırmakta yaşanan su kirliliği bölge halkını rahatsız edici boyutlara ulaştı. Bir çevre bilimci olan Dr Emrah Akyuz’ün  Yeşilırmak’ta yaşanan su kirliliği ile ilgili toplumsal bilinci arttırmak için hazırladığı demeç:

 YEŞİLIRMAK’TA ÇEVRE FELAKETİ

  Çevre Sorunlarında Bilinmeyen 100 Bilimsel Gerçek kitabının yazarı olan çevre bilimci
Dr. Emrah Akyüz, Yeşilırmak’ta yaşanan su kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığına
vurgu yaptı. Yeşilırmak’ta yaşanan su kirliliğinin ekoloji dengeyi bozacak seviyelere
ulaştığını belirten Dr. Emrah Akyüz, kirliliğinin önlenememesi durumunda
Yeşilırmak’ın yok olabileceği uyarısında bulundu. Temiz çevrede yaşamanın temel bir
insan hakkı olduğunu belirten Dr. Emrah Akyüz, Yeşilırmak’ın kirletilmesinin
anayasal bir suç olduğunu aktardı.

“Yeşilırmak Türkiye’nin En Stratejik Su Kaynaklarından Bir Tanesidir.”
519 km uzunluğundaki Yeşilırmak, Türkiye’nin en önemli su havzalarından bir tanesidir.
Türkiye yüz ölçümünün %5'ine karşılık gelen Yeşilırmak, Anadolu’da yaşayan insanların
önemli su kaynağıdır. Yeşilırmak geçiş yaptığı Sivas, Tokat, Amasya ve Samsun bölgelerinin
can damarıdır. Bu bölgede yaşayanların su ihtiyacının temin edilmesinde kullanılmaktadır.
Aynı zamanda Yeşilırmak üzerinde çok sayıda baraj bulunmaktadır. Yeşilırmak üzerinde
kurulan 20 adet baraj ve/veya HES sayesinde bölgenin enerji ihtiyacı karşılanmaya
çalışılmaktadır. Bundan dolayı Yeşilırmak’ın korunması ve geliştirilmesi bölge halkı için
hayati öneme sahiptir.

“İklim Değişikliği Nedeniyle Kuraklık Riski Yaşanabilir.”
İklim değişikliği günümüz dünyasının en önemli çevre sorunudur. Türkiye, iklim
değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden bir tanesidir. Özellikle İç Anadolu bölgesi iklim
değişikliğinin neden olduğu kuraklık sorunu ile karşı karşıyadır. Tatlı su kaynakları açısından
zengin bir coğrafyaya sahip olmayan Türkiye, iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık
sorunu ile mücadele edebilmesi için mevcut su kaynaklarını koruması gerekmektedir.
Türkiye yüz ölçümünün %5'ine karşılık gelen Yeşilırmak, iklim değişikliği ile mücadelede
korunması gereken en önemli su kaynağıdır.

“Yeşilırmak Yok Olma Riski İle Karşı Karşıya.”
Son zamanlarda Yeşilırmak’ta yaşanan su kirliliği tüm bölge halkını rahatsız edici boyutlara
ulaştı. Yeşilırmak’taki suyun doğal rengi toprak rengidir. Fakat son dönemlerde
Yeşilırmak’taki suyun rengi yeşile dönmüştür. Bu yeşil görüntü Yeşilırmak için

tehlikeli
boyutlara ulaşan su kirliliğinin habercisidir. Yeşilırmak’ta yaşanan su kirliliğinden dolayı
mavi-yeşil alg adını verilen su yosunları artmakta ve bu durum su havzasının renginin

değişmesine neden olmaktadır. Yeşilırmak bu şekilde kirletilmeye devam eder ise orta
vadede bu su havzası yok olma noktasına gelebilir.

“Yeşilırmak’ta Sanayi Tesislerinin Neden Olduğu Kirlilik Yaşanmaktadır.”
Yeşilırmak’ta yaşanan kirliliğin birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en önemlisi
sanayi tesislerinin neden olduğu atıklardır. Yeşilırmak’ın geçtiği bölgelerde bulunan sanayi
tesislerindeki atık sular hiçbir arıtmaya tabi tutulamadan su kaynakların bırakılmaktadır.
Sanayi tesislerinin atıkları yüksek oranda kimyasal maddeler içermektedir. Bu kimyasal
maddelerin arıtılmadan su kaynaklarına deşarj edilmesi, suyun doğal yapısını bozmakta, yani
su kirliliğini tetiklemektedir.

“Yeşilırmak’ta Yaşanan Kirliliğin Bir Diğer Nedeni Kentsel Atıklar.”
Yeşilırmak su havzasında yaşanan kirliliğin ikinci en önemli sebebi ise kentsel atıklardır.
Yeşilırmak çok sayıda kentin topraklarından geçmektedir. Kentlerdeki atık sular bu su
havzasına deşarj edilmektedir. Nitekim Yeşilırmak’a baktığımızda çok sayıda açık deşarj
borularının olduğunu görmek mümkündür. Hiçbir arıtma yapılmadan kentsel atıkların
doğrudan Yeşilırmak’a salınması, bu su havzasının kimyasal ve biyolojik atıklar ile
kirletilmesine neden olmaktadır.

“Yeşilırmak’ın Kirletilmesi Anayasal Bir Suçtur.”
Türkiyede çevrenin korunmasına yönelik önemli haklar güvence altına alınmıştır. Temiz
çevrede yaşama hakkı Türkiye’de yasal güvenceye altındadır. 1982 Anayasası’nın 56.
maddesine göre “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”.
Vatandaşların sağlıklı bir çevrede yaşayabilmesi için temiz su kaynaklarına sahip olması
gerekmektedir. Bu nedenle Yeşilırmak’ta yaşanan kirlilik, bu su kaynağının etrafında yaşayan
insanların 1982 Anayasası ile güvence altına alınan “temiz çevre hakkının” ihlal edilmesi,
yani anayasal suç işlenmesi manasına gelmektedir. Yeşilırmak’ta yaşanan kirliliğe neden olan
herkes, bölge halkının temiz çevre hakkını ihlal ettiği için anayasal suç işlemektedir.

 

Yorum Ekle