HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
İnguşetya Özerk Cumhuriyeti gezimizi tamamladıktan sonra Çeçenistan’a doğru yola çıkıyoruz. Yollar geniş ve bakımlı. Yolların etrafında ağaçlar nizamlı bir şekilde dizilmiş durumda. Uçsuz bucaksız ovalarda inekler ve koyunlar otluyor. Çeçenistan bağımsızlık savaşından sonra aklımız hep orada kaldı. Oraları görmek ve havasını teneffüs etmek istedik. Bu arzumuz yerine gelmek üzere. Bizim hayalimizdeki Çeçenistan dağlık, geri kalmış ve gelişmemiş bir şekilde bulunuyordu. Çeçenistan’a yaklaştıkça bunun yanlış olduğunu gördük. Sonunda Çeçenistan sınırına girişte Ahmet Kadirov ve oğlu Ramazan Kadirov’un büyük posterlerini görünce Çeçenistan’a geldiğimizi anladık. Doğrudan doğruya Çeçenistan’ın başkenti Grozni’ye vardık. Eskiden buranın adı Çaharkale imiş. Şehir Sunja nehrinin kıyısında yer almaktadır. Şehrin ismi Rus Çarı Korkunç İvan’a ithafen Grozni olarak seçilmiş. Grozniyi savaştan çıkmış, yıkık dökük bir kent olarak beklerken modern bir şehir olarak bulduk. Çeçen savaşları sırasında neredeyse tüm şehir yerle bir olup yıkılmış ve daha sonra yeni baştan modern bir şekilde yapılmıştır. Şehrin nüfusu üç yüz bin civarındadır. Şehirde tarihi bir bina yoktur. Çeçen savaşları sırasında hepsi yıkılmıştır. Çok geniş ve temiz caddeleri insanı hayran bırakıyor. Grozni merkezde devasa bir çiçek parkı turistlerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca mağazaları, restoranları ve kafeleriyle cazibe merkezi halindedir. Grozni zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahiptir. Sanılanın aksine Grozni ve Çeçenistan düz bir arazide bulunmaktadır. Halkın büyük bölümü Çeçen ve Müslüman olmakla beraber az da olsa Ruslar bulunmaktadır. Bulunduğumuz süre içinde hiçbir kavga, gürültü ve trafik olayına şahit olmadık. Şehirde bir sükunet hakim. Mevcut yönetim sadece Rus-Çeçen savaşında bulunan mücahitlerden bahsedilmesini istemiyor. Herkes emniyetli bir şekilde hayatını sürdürüyor. Çünkü kurallar çok katı ve kesin. Gezdiğimiz caddelerin Avrupa’nın ve Türkiye’nin caddelerinden daha temiz ve bakımlı olduğunu gördük. Yerlere çöp atanlara ciddi anlamda cezalar verildiğini öğrendik. Her yerde resmi ve sivil polislerin olduğunu bilenler hal ve hareketlerine dikkat ediyorlar. Rusya’nın güneyinde yer alan Çeçen Cumhuriyetinin başkenti Grozni, Hazar Denizinin yüz elli kilometre doğusunda yer almakta. Ilıman karasal iklim özelliklerine sahip olan şehirde kış mevsimi soğuk ve yağışlı, yaz mevsimi ise sıcak ve kurak geçiyor. Çeçenistan deyine aklımıza ilk önce Şeyh Şamil, Gazi Muhammet, Hamzabek, İmam Mansur gibi önemli isimler geliyor. Yakın zaman önce Çeçenistan bağımsızlık savaşı sırasında pek çok mücahit şehit olmuştur.
Şehri gezmeye ve keşfetmeye başlıyoruz. Öncelikle yakın zamanda Türkiye tarafından yaptırılan Grozni’nin merkezindeki Ahmet Kadirov camisini ziyaret ediyoruz. Cami tam merkezi bir yerde ve çok büyük. Osmanlı mimarisiyle Türkler tarafından yapılmış. Caminin şadırvanı ve tuvaletleri temiz bir durumda. Abdest alıp öğle namazını cemaatle kılıyoruz. Çeçenler bizim gibi Hanefi mezhebine mensup. Caminin içi cemaatle dolu durumda. Namaz sonrası imamla Rus-Çeçen savaşını ve mücahitleri konuşmak istiyoruz, ama imam konuşmak istemeyip başka konulara giriyor. Daha sonra rehberimiz İbrahim bey bizi Türk yemeklerinin yapıldığı güzel bir restorana götürüyor. Burada et ve hamur işleri yoğunlukta. Porsiyonlar sanki iki kişilik gibi. Yemeğimizi yiyip gezilmesi gereken başka yerlere de gittikten sonra akşam oluyor ve otelimizde istirahate çekilip yarınki planlarımızı yapıyoruz.