Bir süre önce mahkemeler balyoz sanıkları olarak kamu oyunda bilinen kişilerle ilgili mahkumiyet kararları verdi. bu kararlar temyiz edildi ve temyiz mahkemesi, mahkemenin kararlarını onayladı.
Bizim bildiğimize göre Anayasa Mahkemesi de Yargıtay gibi yüksek mahkemedir. Klasik olarak görevi kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek ve gerektiğinde Yüce Divan sıfatı ile yargılama yapmaktır.Bu defa tabiri caizse mahkemelere direktif verircesine bir karar vermiştir.Kısaca bir yüksek mahkeme, diğer bir yüksek mahkemenin kararını denetlemiş ve bozmuştur.
Hükümet kanadı da Anayasa mahkemesinin hak iade kararını alkışlamıştır. Madem ki hükümet kanadı hak ihlali olduğu düşüncesinde idi, niçin tashih-i karar yoluna başvurmadı.
Gelelim yargılamayı yapan mahkemeler ile ilgili kararı onaylayan Yargıtay ilgili dairesine; Evvela iddia makamından başlayalım. Hangi deliller ile iddianame düzenlediniz. Gerekli araştırmayı niçin yapmadınız. Niçin kendinize güveni bu kadar sarstınız. Eğer şahsi görüşleriniz suçun varlığı noktasında ise hangi deliller ile iddianame düzenlediniz.
Mahkemeye gelince; Mahkemelerin iddianame ili bağlı olmadıkları açıktır. Kendileri suç delillerini araştırır şayet suçun varlığı yönünde kesin ve inandırıcı deliller varsa buna göre karar verir. Ama bu kadar önemli bir davada bazı savunma tanıklarının dinlenilmemiş olması hatta talebe rağmen bu tanıkların dinlenilme talebini reddetmek adil yargılama ile ne ölçüde bağdaşır.Anayasa mahkemesinin hak ihlali olarak gördüğü durumları niçin fark etmediniz?Mahkemenin kararları temyiz edildive Yargıtay ilgili dairesi bu kararları onadı. Şimdi bu kararın onanmasına karar veren yargıtay ilgili daire üyelerine sormak lazım:Gerçekte siz size gelen dosyaları okumadan mı kararın onanmasına veya bozulmasına karar veriyorsunuz, kararlarınızı verirken hangi kıstasları kullanıyorsunuz? siz bir yüksek mahkemenin ilgili dairesisiniz Anayasa mahkemesinin kararı karşısında ne düşünüyorsunuz
ve vatandaşın güvenini neden bu kadar sarstınız?
Gelelim bireysel başvuruya; Bilindiği gibi Anayasa mahkemesinin görevi kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Fakat yargı kararlarını denetlemek diye değil bizim anayasamızda, diğer anayasalarda da bir hüküm yoktur. Fakat şimdi bireysel başvuru yapılmış ve daha önce bir yüksek mahkemenin verdiği kararı diğer yüksek mahkeme denetlemiş ve bozmuştur.Şayet balyoz davası sanıkları isnat edilen suçları işlemişlerse elbette yasada belirlenen cezalara muhatap olurlar. Böyle bir suçu işlememiş oldukları sabit olmakla beraber şayet mahkemeler bu kişiler hakkında mahkumiyet kararı vermişler ve bu karar da ilgili yargıtay dairesi tarafından onanmış ise bu takdirde iddianameyi düzenleyen savcı, mahkumiyet kararını veren mahkeme üyeleri ve onama kararını veren yargıtay daire üyelerinin hakimlik sıfatının kaldırılması gerekir.
Hakim cübbesini giydiği zaman bütün siyasi fikirlerinden ve varsa husumetinden sıyrılır. Halkımızın deyimi ile oturdukları koltut peygamber koltuğudur. Peygamberimizin hadisinde, “bir saat adalet ile hükmetmek, bir yıl nafile ibadetten evladır” İşte sadece hak ve yasa ihlal edilmemiş, bu hadiste ihlal edilmiştir.
Kısaca söylemek gerekirse ortada adil bir yargılama olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Bir tiyatro rezaleti vardır ve bu rezaletin kahramanları da görevlerinde kalmamalıdır. Hayırlı olsun.
Avukat Nail Eren