Amasya İtimat

BİLİNMEYEN TARİHİMİZ: Taşova’da Çay Yetiştiriciliği

İnsanoğlunun çayla tanıştığı tarihi M.Ö. 2737, Çin İmparatoru Shen Nung sarayının bahçesinde su içerken iki yeşil yaprak imparatorun fincanının içine düştü. Suyun tadının değişmesi üzerine bu durum araştırıldı ve çay vazgeçemeyeceğimiz bir içecek olarak hayatımıza girdi. Çinliler’den sonra 9. yüzyılda Japonlar çay yetiştirdi. 1800’lü yıllarda Hollanda sömürgesi olan Cava adası ile İngiliz sömürgesi Kuzey Hindistan’da çay ekimine başlandı. Seylan 1870’de, Batum’da ise 1897’de çay yetiştirildi.

Osmanlı döneminde çayın günlük hayata girişi Tanzimat dönemine denk gelir. O dönemde ithal edilerek hayatımıza giren çayın tarımı ise II. Abdülhamid döneminde başlar. Uzakdoğu’dan ithal edilen çay tohum ve fidanları İstanbul, Bursa ve Selanik gibi yerlerde ekilerek yetiştirilmeye çalışılır. Ancak başarı sağlanamaz. 1878’de Artvin-Hopa ve Arhavi’de çay ekimi başarılı olur.

Aynı dönemlerde bölgemizde çay bitkisi bilinmekte ve ekimi yapılmaktadır. 1878 yılında Tokat(Taşova) çayı ticari amaçla piyasaya sürülür ve ülke genelinde dikkat çeker. 1890 yılında bu çayın İstanbul’a sevki için tüccarla mukaveleler imzalanır. Bunun üzerine dönemin Tarım Bakanlığı işlevini gören Ziraat Nezareti Tokat’ın bağlı bulunduğu Sivas ili Ziraat Örgütüne talimat vererek bitkinin vilayet numune tarlasına ekilmesini ister. Bir süre sonra ise Taşova çayının İstanbul’a sevkiyatının gerçekleştiği Samsun Limanı Rusumat İdaresi bitkinin gümrükten çıkışını yasaklar. 1898 yılında ise Ziraat Nezaretine gönderilen numune bitkilerin incelenmesini istenmiş, sonucunun olumlu bulunması halinde bu yasağın kaldırılması talep edilmiştir. Mekteb-i Tıbbiye Laboratuvarında yapılan incelemelerde bitki yaprağının, biçim, büyüklük gibi fiziki özelliklerinin hakiki çay ile aynı olduğu görülür. Haşlandıktan sonra elde edilen sıvının da renk, koku ve tat bakımından hakiki çay ile aynı özellikleri taşıdığı anlaşılır. Fakat yaprakların anatomik tahlili olumlu sonuç vermez. Çünkü başta çayın etkin maddesi kafein olmak üzere diğer bileşiklere rastlanmaz. Sonuç olarak kimyagerler bu bitkinin çay bitkisi olmadığı, ağaç yapraklarının işlenmesiyle çay görünümü veren bir madde olduğunu belirtirler. Bununla beraber kullanımının sağlık açısından bir risk taşımadığı belirtilir ve bu kararla konulan yasakta kaldırılır. Bitkinin ekimine ve yapraklarının alım-satımına izin verilir. Bu kararın ardından bitkinin satışı beklenmedik şekilde artar. Ve ihracatı da başlamış olur. 1905 yılında Bulgaristan’a 112 kilogram Taşova çayı ihraç edilir. Yine bu yıllarda başkent İstanbul’a yıllık 5-7 ton arası Tokat(Taşova) çayı gönderilir. İlerleyen yıllarda bu çaya olan ilgi kaybolmaz. Akşam Gazetesi’nin 29 Ekim 1932 Memleket Haberleri köşesinde Taşova çayının ekonomik değerinden bahsedilerek bu çayın ıslah edilerek üretiminin artırılması yönünde haberler yapıldı. 20 Aralık 1936’da yapılan Tokat CHP Kongresinde ise bu çayın uzmanlarca incelenerek ıslah edilmesi ve üretimin devamının sağlanması yönünde karar alınır.

Ülkemizin Doğu Karadeniz kıyılarında çay tarımı 1878 yılında devlet teşvikiyle başlayıp başarı sağlandıktan sonra bölgede çay tarımı yaygınlaşmış 1940 yılına gelindiğinde ise bu bölgede çay tarımının zenginleşmesi için Taşova çayının ekimi yasaklanmıştır.

Akşam Gazetesi sayfasının PDF dökümanını görüntüleyebilirsiniz

Kaynak: Kemalettin Kuzucu – Tokat Çayının Serüveni

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.