Amasya İtimat

”BENİ TAKİP ET AĞABEY” Hasan Öztürk

(Kardeşim Ali ve arkadaşlarına ithaftır)
Kümesteki yaşlı horozun kendini paralarcasına detone olmuş sesiyle herkesi uyandırmak için gösterdiği gayrete saygı duyduğumdan olsa gerek sabah yine erkenden uyanıyor ve yola revan oluyorum.
Erken kalkmak benim işim zaten…
İş hayatında ve emeklilikte dahi hep erken kalkmışımdır…
Aslında umursuzca ve horul horul uyuyanlara da imrenmişimdir de…
İstikamet Ordu-Taşova…
Bu sefer Akkuş üzeri gidiyorum..
Ünye’de Toyga çorbası içiyorum..Yani yayla çorbası…
Yaz aylarında Ünye-Niksar arasının manzarası ve havası fevkaladenin fevkinde..
Ünye- Akkuş arası yaklaşık 50 km. yol virajlı ve bir türlü bitmek bilmiyor.
Rakım yükseldikcede üşüyor ve hemen camı kapatıyorum.
Allah’ın bir lütfu işte.
-“Buralar sanki doğal bir klima” diyorum kendi kendime…
Bu arada Niksar’a doğru yaklaştıkça sıcaktan iyice bunalıyorum. Bir pınar başında alenip elimi-yüzümü yıkayıp kendime geliyorum..
Gürgen ağaçlarıyla kaplı orman ıssızlığında koro halinde ötüşen kuşların varlığı bir nebze olsun beni rahatlatıyordu..
En nihayet Niksar’a varabilmiştim.
– “Ne kadar değişmiş buralar” derken bir Polis otosu beni karşılıyor.
Arabayı süren polis memuru :
“Burası ters yol ağabey” diyor.
Birden Gölcük’te depremde kaybettiğim kardeşim Ali geliyor aklıma…
Kardeşim yerine koyduğum polis birden
“BENİ TAKİP ET AĞABEY” diyordu. Polis otosu önde, ben arkada dar sokaklardan geçerek yol alıyorduk.
Sanki; Alim birden karşıma çıkmışta, bana mihmandarlık yapıyordu.
Böyle bir duyguyu anlatabilmek için böyle bir olayı yaşamak lazımdı.
Kardeşimin arkadaşları da bana hep ağabey diye hitap ederler..
Bazıları “hocam” diye hitap etsede.. Ağabey denmesi sıcak ve kardeşcesine gelirdi bana…
Özellikle Türk Atilla Konyar komutanın bir seslenişi ve yorumları var… Samimiyet ve içtenlikle söylendiği ne kadar da belli..
Nihayet Niksar çıkışında Polis otosu durdu. Bende yanlarına teşekkür için yaklaştım. Arabayı kullanan Polis Memuru camı indirdi. Göz göze geldik.
-“Ne kadar da bizim Ali’ye benziyor, kardeşim niyetine gidip teşekkür için sarılsam boynuna” diye içimden geçmesine rağmen buna cesaret edecek gücü kendimde bulamadım..
-“Ağabey bu yol seni Erbaa’ya götürür iyi yolculuklar” derken, bende kardeşime teşekkür edip buruk bir şekilde onlara veda ederek yoluma devam ediyorum..
O bilmese de ben ona bizim Ali demiştim bir kere…
Evet, bizim Ali, sanki Niksar’da beni karşılamış, Taşova yolunu bulmama yardımcı olmuştu.
Rüyada gibiyim sanki…Bu kadar benzerlik ve bana ağabey deyişi aklımdan hiç çıkmayacak gibi…
Bu olay sonrası arabada çalan müzik ve gözyaşlarım artık bana eşlik ediyordu.
Çünkü bir Ali’mi Gölcük’te, diğer Ali’mi Niksar’da bırakmıştım.
Yolda başımdan geçen bu ilginç olayı anama anlattığımda onunda gözleri doldu ve bir süre hiç konuşmadan öylece kalakaldı…
Ali’msiz geçen yıllar…
Ne kadar da zormuş be kardeş acısı…
Hele de anam, acısını hep içine attı..
Hep güçlü durdu bize destek olmak için….
Asıl biz ona destek vermemiz gerekirken..
Garip anam; babamın emaneti can anam….
Yeri geldiğinde bir ARKADAŞ ve de SIRDAŞ olur bana…
17 Ağustos Gölcük depreminde vazife anında nöbetçi iken kaybettiğimiz Şehit Polis Ali Öztürk kardeşim seni hiç unutmadık. Unutmak ne mümkün?
Ne olursa olsun 3 yetimin, yani emanetin bizim kiymetlimizdir her daim…
“Sen rahat uyu” canım kardeşim…
Bizler ve arkadaşların seni hiç unutmadık….
Ağabeyin HASAN ÖZTÜRK
Bu vesile ile Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum…
Mekânları Cennet olsun…
11 Ağustos 2008 tarihli köşe yazısı..
TAŞOVA GAZETESİ..

 

Yorum Ekle