Amasya İtimat

ART NİYETSİZ İŞBİRLİĞİ VE İMECE= MUTLU VE HUZURLU KALKINMA

0
953

Orhan Polat

Kalkınma; gelişme süreci ve eylemidir, büyüme ve ilerleme olarak da ifade edilebilir. Birleşmiş Milletler (BM)’de yapılan çalışmalarda sürdürülebilir kalkınma; bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin yaşam kabiliyetini bizden şikâyet etmeyecek şekilde karşılayarak gelişmek olarak tanımlanmaktadır.  BM, 2015 yılında 2030 yılına kadar gerçekleştirmek istediği sürdürülebilir kalkınma hedeflerini; 1) Yoksulluğa son, 2) Açlığa son, 3) Sağlıklı bireyler, 4) Nitelikli eğitim, 5) Toplumsal cinsiyet eşitliği, 6) Temiz su ve sıhhi koşullar, 7) Erişilebilir ve temiz enerji, 8) İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme, 9) Sanayi, yenilikçilik ve altyapı, 10) Eşitsizliklerin azaltılması, 11) Sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları, 12) Sorumlu tüketim ve üretim, 13) İklim eylemi, 14) Sudaki yaşam, 15) Karasal yaşam, 16) Barış ve adalet, 17) Hedefler için ortaklıklar şeklinde belirlemiştir. Belirtilen süre içerisinde bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için nitelikli eğitim kapsamında belirlenen alt hedefler; temel, teknik, mesleki ve yükseköğretimi içeren kaliteli eğitim, hayat boyu öğrenme fırsatları, eğitim gerekli altyapı ve nitelikli öğretmen arzı olarak özetlenebilir.

Kalkınma, ekonomik, sosyal ve insan kalkınması olarak üç boyutta ele alınmaktadır. Ekonomik kalkınma; insanların refahını ve mutluluğunu artırmak için onların ihtiyaç duydukları mal ve hizmetlerin gelişmiş bir ekonomik yapı içerisinde üretilerek karşılanmasıdır. Sosyal kalkınma ise; insanların sosyal yaşamlarının iyileştirilmesi için sağlık, eğitim, altyapı, kent ve çevre sorunları gibi hizmet yönlü alanlardaki gelişme olarak ifade edilmektedir. İnsan kalkınması da; insanların kişisel ve toplumsal olarak sahip oldukları potansiyellerini kalkınma için kullanmaları ve ülkenin gelişmesinde yapıcı rol oynanmasıdır. Bu bağlamda eğitim, kalkınmada önemli bir yere sahiptir.

Kalkınmada hedef,  ilçelere sadece büyük işyerleri, fabrikalar açmak değil, üreticilerin ürettikleri ürünleri işleyebilme ve pazarlayabilmesi olmalıdır. Bunun için alışılagelmiş merkezi bütçe ile kalkınma değil YERELDE HALKIN BİR ARAYA GELEREK KOLLEKTİF YAŞAM ÖRNEKLERİ sergileyerek kalkınması çok önemlidir. Örnek verecek olursak 1 kilogram buğday 90 kuruştur, işlenerek 1 kilogram una dönüştürülmüş buğday 5 ₺’dir, işlenerek 1 kilogram mantıya dönüştürülmüş un 30 ₺’dir. Bu domatesle,  çeltikle, sütle vb. pek çok kırsal alanlarda üretilen ürünlerle örnekleyebiliriz.  Geçmişte büyüklerimiz bunları hep kendileri işleyebiliyordu. Yani yapabilme becerileri vardı. Ancak günümüzde giderek yapabilme bilgilerini kaybediyor, tüketebilme becerileri kazanıyoruz. İlçelerimizde kazanılanlar, başka yerlerde başka yerlere harcanıyorsa giderek fakirleşeceğimiz ve göç vereceğimiz bir gerçektir. Kırsal alanlarda zaman ve hammadde bol,  nitelikli işgücü çok, sadece bunları yapacak veya destekleyecek yöneticilere ve insanlara ihtiyaç her zamankinden daha çoktur. Art niyetsiz işbirliği ve imece= mutlu ve huzurlu kalkınma.

Yorum Ekle