Amasya İtimat

Amaç Üzüm Yemek mi, Bağcıyı Dövmek mi ?

0
83

“Laiklik; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.” deriz hep, ancak laiklik bu kadar kısa bir tanım değildir. Aksine laikliğin tanımı çok geniş alanlara yayılır. Bu sebeple laikliğin bugün saptırılmış olduğunu düşünüyorum ama bundan önce asıl dikkat çekilmesi gereken konu Atatürk’ ün de saptırılmış olmasıdır. Çünkü Atatürk tanıtılmak istendiği gibi ateist bir din düşmanı değildir. Sadece TBMM’nin açılışı için hazırlattığı bildiri ya da Balıkesir’de verdiği hutbe bile, tek başına Atatürk’ün dindar kişiliğini gözler önüne sermek için yeterlidir. Şüphesiz Atatürk; tarihin şahit olduğu en büyük komutan ve devlet adamlarından biridir. Bunu tüm dünya kabul etmektedir.


Hepimizin de seçim zamanında basından takip ettiğimiz gibi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oy oranı Cumhuriyet Mitingleri’nden önce % 30’un altındaydı bu oran Cumhuriyet mitingleri’nden sonra %46’ya ulaştı. Yani türban gibi kamuoyunda tartışma yaratacak konular halkta tepkiye yol açar, bu tepkilerde oy olarak döner. Yani bildik bir deyim vardır “Bağa giren bağcıyı dövmeye mi giriyor üzüm yemeye mi?” Bu deyimi açıklamaya gerek yok her şey çok net bazı şeyleri görmek gerek. Dikkat edelim rejim tehlikede! Bugün ileri görüşlüğü ile ün salmış Atatürk’ün laiklik ilkesi türbanla yıkılmak istenmektedir. Gerçi Cumhurbaşkanının ve Baş Bakanın eşinin kapalı olduğu bir ülkede bunu tartışmak ne getirir demeyeceğim ama çözümün bizim elimizde olduğunu düşünmüyorum.


Son olarak amaç saçı başı kapamaksa bunu şapkalarla ve kapalı kıyafetlerle yapabilirler. Yani demem o ki “Türban yasak tesettür serbest”. Sonuçta Cumhuriyetçi Müslüman bir ülkede yaşıyoruz, herkes pekâla devletine ve Atatürk değerlerine sahip çıkarak dinini yaşamalı.


Bugün türbanı savunan bazı kesimlerden Atatürk’ün hanımı Latife Hanım’ın bile başı kapalıydı gibi söylemler duyuyorum. Latife Hanım’ın başı bir iki kere kapalı göründüyse onun bu davranışı bugüne örnek olabilir mi? Kaldı ki Latife Hanım Atatürk’ten ayrıldıktan sonra yaşamını devamlı olarak başı açık olarak sürdürmüştür. Atatürk’ün Hanımı’nın bile başı kapalıydı, biz de öyle yapalım demenin “askere ‘fes’ giydirelim” 3. Selim’in devrimleri de öyleydi” demekle ne farkı var?

Yorum Ekle

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz