Ağaçlarda insanlar gibidir, sevilmek, beslenmek, korunmak… isterler. Ağaçlar ve diğer bitkiler olmasa, insanlar bu dünyada yaşayamazlar. Ağaçlar bizlere meyve verir, oksijen verir, kereste olur, yakacak olur, havayı temizler, toprak kaymasını önler, gölgesinden ve güzelliklerinden yararlanırız. Ağaçların yararları belki de saymakla bitmez.
İnsan, genellikle kendi bağında bahçesinde bulunan ağaçların bakımını yapar ve korur. Ancak, doğal ortamda kendiliğinden yetişen, tüm insanların ortak değeri olan ağaçların korunmasına gerekli özeni göstermezler.
Elbette ki gerektiği zaman ağaç kesilir, fakat insan kestiği her ağacın doğada bir eksiklik oluşturduğunu, doğanın dengesini bozduğunu bilmeli ve kestiği ağacın yerine mümkün olduğu kadar fazla ağaç dikmeli ve nerede olursa olsun ağaçları korumalıdır. Bu şekilde düşünürsek gelecek nesillerimize yaşanabilir bir ülke, yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.
Bizim evin yakınında tahminen doksan dönüm köy merası mevcut. Meranın on dönüm yerinde atalarımızdan bize kalmış bakımsız, korumasız, dikenler içerisinde her türlü güçlüğe karşın, yine de varlığını sürdürmekte olan dişbudak, sakızlık, karaağaç, yabani armut, ayva, erik … türünde bir sürü büklükler halinde ağaçlar vardır. Bunlar korunursa kasabamızda güzel bir koru oluşacağını düşündüm. Yararlı olan bu düşüncemi uygulayabilmek için kasabamızın yetkili, yetkisiz birçok insanı ile görüştüm… Düşüncemi beğendiler. Durumu, ilgili makamlara da dilekçe ile bildirdim. Belediyeden, meradan ağaç kesilmemesi konusunda duyuru yapıldı. Çok sevindim. Talebimizi uygun gören, doğa sevgisinden emin olduğum sayın Belediye Başkanımıza teşekkürü bir borç bilirim.
Sayın Belediye Başkanımızdan bir talebim daha var. Eskiden meramıza, belki on çift leylek gelirdi. Ayrıca, burada bülbüller, kırlangıçlar, balıkçıl, sığırcık, baldırcın… gibi kuşlar da konaklarlardı. Şimdilerde bu kuşlar azaldı. Bu bölgede avlanmak, yasaktır diye duyuru yapılırsa memnun olacağım… Aslında gönül arzu eder ki, hepimizin ortak doğal değeri olan böyle yerlerdeki ağaçları, bitki örtüsünü, kuşları, tüm doğal varlıkları; kendiliğimizden, severek, isteyerek korumamız gerekir. Bu da eğitim yolu ile olur. Sayın öğretmenlerimizin, Belediyemizin, Kaymakamlığımızın, Tema Vakfımızın ve diğer kurum ve kuruluşlarımızın; konferans, seminer v.b. etkinliklerle halkımıza daha fazla aydınlatıcı, doğa sevgisini, koruma bilincini aşılayan bilgiler verilmesini arzu etmekteyim.
Bugün 3 Mayıs Bahar bütün güzellikleri ile her yerde kendisini gösterdi. Meramızda, yemyeşil çayırların üzeri beyaz papatya, adını bilmediğim san, mor, pembe… bir sürü çiçeklerle süslenmiş, Ağaçlık bölgede, armutlar, erikler, süt beyaz çiçeklerini açmış, dişbudak, sakızlık gibi ağaçlar da yeşilin farklı farklı tonlarında yapraklanmaya başlamış… Ben onları, onlar da beni seviyor, kasabadan ayrıldığım bazı günler inanın kasabamızın ağaçlarını, çiçeklerini, suyunu özlüyorum… Kasabamıza döndüğümde ilk işim meraya gidip, buradaki ağaçlara bakmak oluyor… Dilerim bu ağaçları kimse kesmez…
Eğer sizler de çevrenizde ağaçları, çiçekleri, kuşları, suları, saymakla tükenmez doğal güzelliklerin değerini bilir, severseniz, onlar da sizleri çok sevecek, aranızda mutlu bir ilişki kurulacaktır… Ne mutlu doğayı sevenlere ve koruyanlara, belki de onlar cennetin kapısını bu dünyada açacaklardır.
İnsan ve doğa birbirlerinden ayrı değillerdir. Erdemli insan; kendisine, topluma ve doğaya saygılı, tüm insanlığa ve doğaya yararlı, daima iyi işler yapmaya çalışan, iyi niyetli insandır kanısındayım.
Hoşça kalın.