İzninizle bugün ki yazımda biraz hemhal olmak isterim…
Birazdan paylaşacağım Nasreddin Hoca fıkrasını ilk okuduğumda cok şaşırmistim koskoca hoca bunu mu nasihat etmiş diye düsünmüştüm.
Fıkra şöyle:
Hocanın kızı evleniyormuş. Gelin tam babasına veda ederken,hoca kizina son bir nasihat vereceğini söyleyerek kızın kulağına bir şeyler fisildamis..Bu önemli nasihati merak eden damat gece sormuş;”-Baban sana ne dedi”?..
“-Ne diyecek,”kızım ipliği iğneye geçirdikten sonra düğüm atmayı sakın unutma”dedi..
Bu fıkrayi ilk kez duyanlar da muhtemelen benim gibi yarı tebessüm etmişlerdir. Ben ve oğlum ilk okuduğumuzda ” ne alaka” demiştik.
Ancaak zaman geldi çattı hayat döngüsü beni de bu yol ayrımına getirdi.
Ne desem oğluma hayatla ilgili hangi nasihati versem, biliyorum ki bir gün hepsi ona lazım olacak. Hangisini söylesem veya hangisine öncelik versem bilemedim..Ama yeni yaş almış ölüm var kalım var anababa nasihati vermek lazım…Hayat yolunda karşısına taşlar çıkacak bu taşların ne anlama geldiğini bilmedi lazım…
Õnce selam sonra kelam mı desem?
Ben yapamam ki deyip kaytarma mı desem?
Bitmeyen iş yoktur oğlum her iş biter;
Eğer biri sana şu daği yalayarak bitireceksin dese Bismillah de başla mı desem?
Hayat dediğin; dünden bahsedip, bugünü yaşamak ve yarın için plan yapabilmektir mi desem?
Hayati nasıl karşılaştığımız önemlidir tepkilerimiz iyimser olmalı mı desem?
Önce Can sonra Canan mı desem?
Hayatin gerçekleri peşini bırakmaz bir ayağın havadaysa bir ayağın mutlaka yerde olmalı
Bugün dost olan yarın düşmanın, bugün düşmanın olan yarın dostun olabilir, hayat bu mu desem?
Bir lafa laf katip anlatana güvenme mi desem?
Birisi sana tavsiyede bulunuyorsa seni adam yerine koymuş sana vakit ayırmış demektir saygı duy mu desem?
Kisi karşısındakini kendi gibi bilirmiş mi desem?
Kendi yapabileceğin bir işi bir başkasına yaptırma kendin yap mı desem?
Bir başkasına imrenme ne çekiyor olduğunu bilemezsin mi desem?
Günahkarın günahını kınama belki hemen Tevbe etmiştir mi desem?
Her devirde, odun kesicinin bir de “hınk” deyicisi vardır mı desem?
(Bir işi yapan vardır bir de ona efekt vereni vardır: Emek vermeden para kazanan, çıkar sağlayan kişiler için halkın söylediği manada).
Her padişahın bir
dalkavuğu vardır mı desem?
Gittiğin yerde kapı kapalı ise 2 kez seslen ve birkaç dakika bekle gelen olmazsa uzaklaş mı desem?
Hayatta en az 7 kisi olmalı etrafında: Eşin- sevgilin, Çocuğun, Ailenden en az biri, Arkadaşın, Komşun, Müdürün, İş arkadaşın mı desem?
Bu şekilde ard arda mı sıralasam?
Bilemedim….Zira hayat yaşanarak öğrenilir derler.
Ama daha pratiği vardir bu işin; acısını çekmeden veya daha az çile çekerek öğrenmek.
Tecrübelerden yararlanma. Tecrübeli insanlarin bilgisini aklından geçirerek bir similasyon yaparsın. O yüzdendir ki yaşlıların bilgi birikimi kıymetlidir. Tabii aldığın eğitim, bilgin, görgün bu similasyonu zenginleştirir. Yani eskilerin tabiriyle tefekkür edersin. Ve daha yaşamadan çileyi çekmeden tedbir alir öyle yola çıkarsın. En azından karşılaşacağın zorlukları az buçuk tahmin eder gardını ona göre alırsın. Kendini hazırlarsın.
Ne demiş eskiler; evvel refik sonra tarık.
Yani önce yoldaş sonra yol. Yoldaşın iyi bir rehberse korkmadan çile çekmeden hedefine varırsın. Bilgi iyi bir yoldaştır. Hedefine ulaşmanda işlerini kolaylaştırır.
Nasıl ki önünde giden birini bir çukura düştüğünü gördüğünde sen tedbirli davranıp onun geçtiği yerden geçmeyerek çukura düşmekten kendini kolluyorsan işte bu tavsiyelerde başına gelecek sorunlardan kurtulmana yardımcı olacak.
Yani demem o ki illa ki çukura düşmen gerekmez: bak, gör, dinle!
İyi insanlarla iyi yollara çıksın yolumuz inşallah.
Zümrüt Aysun Caba
5 Ocak 2022