Enver SEYHAN-Fotoğraflar: Oba’da Mevsim Güz
Malum olduğu üzere tarihi İpek Yolu’nun kollarından biri de Kelkit Nehri’nin kuzey kıyısını takip ederek Boğazkesen Köprüsü’ne ulaşıyor.
Bu yol “Ulu Yol” olarak da ifade ediliyor.
Boğazkesen Kalesi, Köprüsü ve yöresi her zaman ve her devlet için önem arz etmiştir.
Bu köprüden sonra Ulu Yol batıya doğru devam ediyor.
Bugün dahi kıymetsiz gibi görünen bu yöre stratejik ehemmiyetinden herhangi bir şey kaybetmiş değildir.
Lafı döndürüp dolaştırdıktan sonra İKİ YÜZ senelik tarihine rağmen hakkında bilgiden ve belgeden yoksun olduğumuz OBA KÖYÜ’ne gelebilirsem gelmek istiyorum.
Bu itibarla yine elimizde bulunan kısıtlı yazılı kaynaklara müracaat edeceğim.
Bu bölgede, belli bir süre Niksar’dan Destek’e kadar DÖRT tane Nahiye bulunuyor.
Sonisa
Taşabat / Taşova
Erek / Erbaa
Ziğdi / Karayaka
Sanırım Sonusa haricindeki bucaklar köylerle birlikte isimlendirilmiş.
Burada özel bir not gireceğim:
Taşova şu anda olduğu gibi her zaman iki geçeden ibaret bir şehir olarak yerleşim sağlamıştır. Çünkü ortasından adına Strabon’un İris dediği Yeşilırmak geçiyor.
Şehir dediğimde gözünüzün önünde çok büyük yerleşim yerleri biçimlenebilir.
Yüz sene, İki Yüz sene önce nüfus yoğunluğu bu derece değildi. Kasaba hatta şehir nüfusları Bin, On Bin veya Beş Bin kişiden ibaretti. Köylerin hane sayısı ve nüfus oranları azdı.
Bunun nedenleri var elbette. Ancak bizim konumuz bu değil.
Taşova adının aslı nereden geldi gibi konuları sorduğum eski insanlar bana şunu demişti. Çünkü Taşova’nın eski adı Yemişenbükü olarak biliniyordu. Yemişenbükü Yeşilırmak’ın ortadan böldüğü yerleşim yerinin kuzey tarafı olup diğer yarısı yani güney tarafı ise Taşabat olarak anılıyormuş. Belki de iki yakanın birlikte adı Taşabat da olabilir. Dört Nahiye’den biri olmasından anlaşılıyor ki Taşabat geçmiş yıllarda da belli bir nüfus oranına sahipmiş.
Bu yazdığım konu Lise yıllarımdan beri aklımdaydı. Bugün yeri geldi ki yazdım.
Sonra bir bilimsel çalışma ile konuyu ikmal edeceğim.
1872 yılında Erbaa ilçe statüsü almış ve Amasya’ya bağlanmıştır. 1892 yılında ise Tokat vilayetine bağlanmıştır.
Taşova 1944 yılında ilçe olmuş. O zaman idari yapı İl, ilçe, Nahiye ve Mahalle/ Köy şeklinde idi. Sonra Nahiye kayboldu gitti. Belki Belde Belediyesi teşkilat şekli gelince Nahiye önemini yitirdi.
1944 yılı kuruluşta TAŞOVA’nın Bucakları:
1-Sonusa nahiye hüviyetini kaybetmiş ve direk Taşova’ya bağlanmıştır.
2-Bidevi
3-Destek
4-Tekke
Yukarıda bahsettiğim Taşabat konusunda Gaziosmanpaşa Üniversitesi 3. Uluslararası Geçmişten Günümüze Merzifon ve Amasya Yöresi Sempozyumu’nda yapılan sunumdan bahsetmek istiyorum.
Bir yazıda gördüm. Diyor ki; Vali Çağpar Herizdağ Taşocağı’nı görmüş ve ilçenin adını Taşova koymuş.
Hayır.
Buna katılmak mümkün değil. Çünkü Taşabat yüzyıllardır bu yörenin adıdır.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Necati Çavdar’ın “1844-1845 yıllarında Taşabat Kazası Köylerinin İktisadi Şartlarına Dair Tespitler” konulu sunumunda yer alan Taşabat Köyleri:
Bidevi -42 hane.
Hacıbazar- 18 hane.
Devre
Ahur
Tasna – 40 hane.
Tekye – 40 hane.
Çalkara – 22 hane.
Dereli
Fidi – 41 hane.
Yenidere
Kiranpa – 20 hane.
Evyaba
Kalekale
Yolaçan – 8 hane.
Yerkozlu – 42 hane.
Yukarı Baraklı – 17 hane.
Aşağı Baraklı – 18 hane.
Tanoba – 56 hane.
Yonis – 17 hane.
Geydoğan – 32 hane.
Kuşeyh – Kuşuf
Darma – 35 hane.
Hacıbey – 10 hane.
Herizdağ
Kızöldüren – 2 hane.
Boladan – 23 hane.
Değirmenli – 90 hane.
Bu durumda Yeşilırmak’ın güneyindeki bölgenin adı Taşabat olarak adlandırılmış. Köylerini ve bazı köylerin hane sayılarını yazdım.
Yani Sonusa, Taşabat, Karayaka ve Erek adlarından oluşan Dört Bucak’ın Taşabat kazası bölgesini 1845 yılı itibariyle kayıt etmiş oldum.
Sanırım bu bölümde Oba Köyü’nün ve bölgesinin hikayesine giremeyeceğim.
Böyle bir çalışmayı Sonusa kazası için de bulabilmek için dua ediyorum.
Böyle bir çalışma Yeşilyurt Köyü hakkında daha geniş bilgi verecektir.
Osmanlı kayıtları bu bölge için 1530 yılından geçerli daha net bilgi içeriyor gibi.
Öncesinde İlhanlılar, Danişmendliler, Taceddinoğulları Beyliği ile ilişkilendirmek gerekiyor.
1428 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlanıyor.
1473 Otlukbeli Savaşı ile tam manasıyla Osmanlı Devleti’nin nufuz alanına giriyor.
Amasya için ise 1386 yılı dikkate alınabilir.